Türkiye’deki meraların toplamı 1976 yılından bu yana 21 milyon hektardan 11 milyon hektara geriledi. Bunun da büyük kısmı kullanılmıyor. Kapalı devre hayvancılık yapılması nedeniyle yem fiyatlarının dövize endeksli olması et fiyatları üstünde de belirleyici oluyor.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Başkanı Ahmet Hacıince döviz maliyetlerini ortadan kaldırmak için meraların kullanıma açılması gerektiğini söylüyor. Hacıince bu gerçekleşirse, 5 yıl içinde yerli et fiyatlarının ithal eti yakalayacağını savunuyor.
DÜNYA Gazetesi’ni ziyaret eden UKON Başkanı Ahmet Hacıince, hayvancılıkla uğraşanların feragat etmesi gerektiğini söyleyerek, bu işin kurumsal olarak yapılamayacağını belirtiyor. ABD’de 250 bin başlık büyükbaş hayvan çiftlikleri olduğunu anlatan Hacıince, bunun altında kooperatifleşmenin yattığına değinen Hacıince, “Bizde daha yeni 50 bin başlık çiftlik kuruldu. Bunun da verimli olmadığı belirtiliyor. Çünkü tamamen dışa bağımlı bir yapıdayız” diyor.
Yerli dana beslenmediği için kesilen hayvanın yerine yenisinin yine dövizle getirildiğini, yem, enerji gibi masrafların da dövize endeksli olduğunu ifade eden Hacıince, bu durumda TL ile satıp, para kazanmanın çok zor olduğunu kaydediyor. Kasaptan alınan 1 kilogram kıymanın fiyatını doların belirlediğini dile getiren Hacıince, şöyle devam ediyor: “Bundan kurtulmanın tek yolu var, mera hayvancılığı. Bugün 8 aylık danayı satıp parayı alınca, o parayla aynı danayı yerine koyamıyorsunuz. Bu dışa bağımlılık yüzünden işlerin babadan oğula geçme oranını minimize etti. Yüzde 17’ye düştü. 2000’li yılların başında yüzde 50’lerdeydi. Ben 3 bin liraya çoban bulamıyorum ama asgari ücretli gıda mühendisi arasam kaç tane geliyor. Suriyeli ve Afganlar olmasa çoban yok.”
“Elimizden alırsınız diyorlar meraları kullandırtmıyorlar”
1976’da 21 milyon hektar olan mera alanının bugün 11 milyon hektara düştüğünü belirten Hacıince, bunun da büyük bir kısmının kullanılamadığını kaydediyor. Köylülerin ‘elimizden alırsınız’ korkusuyla meraları işletmelere kullandırmak istemediklerini söyleyen Hacıince, “Mera devletin ama o köylünün kullanıma açılmış. Kullanılmayan yerde ‘Merayı bana kiralayın’ dediğimizde, ‘olmaz elimizden alırsınız’ diyorlar. Sana hayvan verelim sen yap diyoruz, köyde genç kalmadı’ diyor. Hayvan otlamadığı için otların kuruması nedeniyle çıkan yangınlar her yıl yüzlerle ifade ediliyor. Bu milli servettir. Hayvan o otu yediğinde et yapıyor. Biz onun yerine yem ithal ediyoruz. Et doğal zenginliklerimizi kullanmadığımız sürece ucuzlamaz. Ürettiği sütü tüketemeyen, tükettiği eti üretemeyen bir ülkeyiz” dedi.
Meraların gerçek anlamda kullanılması halinde 5 yıl sonra hayvancılıkla ilgili sorunun çözüleceğini anlatan Hacıince, bu süreç sonunda yerli et fiyatının da 30 liranın altına düşerek ithal et fiyatlarını yakalayabileceğini vurguluyor.
"Tarım Bakanlığı’nın destekleri ihtisaslaşmalı"
Ahmet Hacıince, sektöre yönelik bir çok tespit ve çözüm önerileri:
¦ Et tesislerinin kapasitesi yüzde 50, meralarda kullanım oranı yüzde 25 bile değil.
¦ Bütün dünya Sudan’da arazi kiralıyor ama içeri bakmalıyız. Kullanılmayan o kadar arazi var.
¦ Meralar kullanıma açılırsa et 20 TL olur.
¦ ABD’deki doğrudan işlem borsası gibi bir yapı ile insanlar önünü görebilir.
¦ Tarım bakanlığı destekleri daha fazla ihtisaslaşmalı. İnsanların doğduğu yerde ikame etmeye yönelik olmalı.
¦ Mera hayvancılığı yapılan bütün illerin bir peyniri vardır. Kars, Van gibi. Mera ile yem hayvancılığı maliyetleri tutmaz birbirini.
¦ Kurban bayramında.1.5 milyon büyükbaş hayvan kesiliyor. Bunu küçükbaşa kaydırmalıyız.
¦ Yarın paramızla et de hayvan da alamayacağız. Gıda her ülkenin milli meselesidir.
Melezleme yaparak dövizden kurtuldu
Hacıince, kendi şirketinde döviz maliyetinden kurtulduğunu kaydediyor. İlk olarak ABD’lilerin ‘Siz süt hayvanından et üretiyorsunuz’ uyarısıyla 2008 yılında angus ithal eden Hacıince, kârlılığı ilk zamanlar yakalamakta zorlanmış. Daha sonra Sudan ziyareti esnasında büyük çiftlik sahipleriyle yaptığı görüşmede ‘kendi ırklarınızla melezleme yaparak üretim yapın’ önerisi alıyor. Kars- Ardahan’dan hurda diye tabir edilen 7- 8 doğum yapmış inekleri alarak, etçil ırklarla melezleme yapmaya başladıklarını söyleyen Hacıince, “Bu yolla ilaç masraflarını minimize ettik. Çünkü bu bölgenin hayvanları. 4’üncü doğumdan sonra orijinal ırkı yakalayabiliyorsunuz. Türkiye’de Güneydoğu Kırmızısı diye bir hayvan vardı, yok oldu. İsrailliler bu hayvanları alarak, İsrail Kırmızısını üretmişlerdi” diyor. Hacıince, meraların kullanılmasıyla da hayvanların günlük yem ihtiyaçlarının 25 liradan 1 liraya düştüğünü ifade ediyor.