Makina Mühendisleri Odası, "28 Nisan Dünya İşçi Sağlığı ve Güvenliği Günü" dolayısıyla iş güvenliği alanına yönelik önerilerini kamuoyu ile paylaştı. Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener yaptığı açıklamada, ülkemizdeki işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) mevzuatının çok sorunlu oluşunun, mevzuatın yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret ettiğini söyledi. Mevzuat ile işverenlerin önlem alma yükümlülüğünün ve devletin denetim görevinin azaltılarak sorumluluğun iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve çalışanlara yüklendiğine dikkat çeken Yener, önerileri şöyle sıraladı:
‘ÇOCUK İŞÇİLİĞİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ’
* "Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi" bileşenleri, iktidar ve işveren ağırlıklı bir yapıdan çıkarılmalı; sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB ağırlıklı hale getirilmeli ve kararları tavsiye değil bağlayıcı olmalıdır.
* İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve ilgili mevzuat esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getirdiği, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budadığı için iptal edilerek denetim mekanizmalarıyla birlikte yeniden düzenlenmeli; bütün tarafların katılımı ile ekseni insan olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.
* Yapılacak tüm düzenlemelerde asıl sorumluluğun işverende olduğu hususu yer almalıdır.
* Çocuk işçiliğin önüne geçilmeli, çocuklar örgün eğitime yönlendirilmelidir.
* İşçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) ile ilgili düzenlemeler ve uygulamalar, sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsamalıdır.
* Kamu kuruluşlarında ve 50’nin altında çalışanın olduğu az tehlikeli işyerlerinde, uzman ve hekim çalıştırılması uygulaması, 2020 yılı beklenmeden hemen başlatılmalıdır.
‘SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI’
* Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıtdışı çalışma yasaklanmalı; sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, çalışanların sosyal ve ekonomik koşulları iyileştirilmelidir.
* İş kazalarının büyük çoğunluğunun küçük ölçekli işyerlerinde olduğu gözetilerek İSİG Kurulu oluşturma zorunluluğu en az 30 çalışanın bulunduğu işyerlerini de kapsamalı, bu sayı kademeli olarak daha da aşağıya çekilmelidir.
* İşyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması bir ekip işidir. Bu ekipte hekimler, mühendisler, teknik personel, sağlık personeli ve iş hijyenisti, ergonomist, psikolog vb. personel yer almalıdır. İş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve İSİG konularında görev yapan tüm personelin mesleki bağımsızlık, çalışma süreleri, yıllık izinleri, kişisel gelişim eğitimleri vb. hususlar yeniden düzenlenmelidir.
* Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki, 100’den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde "tam zamanlı" iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir. 10’dan az çalışanın bulunduğu işyerlerinde İSİG hizmet bedelinin karşılanmasında SGK prim kaynakları kullanılmamalı bütçede bu kalem için ayrı bir kaynak tahsis edilmelidir.
‘OKULLARDA İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ VERİLMELİ’
* İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalıdır. Bakanlık kamusal denetim yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
* Uzman ve hekim tarafından “tespit ve öneri defteri”ne yazılan hususların, İSİG KATİP sistemine girişinin yapılmasını sağlayacak altyapı oluşturulmalı; girilen bilgiler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından anında izlenmelidir.
* EĞİTİM-öğretim müfredatı, temel eğitimden başlanarak, İSİG konusunu da içerecek şekilde yeniden düzenlenmeli, bütün okullarda İSİG eğitimi yapılmalıdır. Üniversitelerde İSİG alanında yaygın olarak uygulanan yüksek lisans ve doktora programları sertifika yükseltme aracı olmaktan çıkarılıp akademik bilimsel bir konu olarak görülmelidir.