MISIR, ‘DEVRİM’ VE TORBA YASA
MISIR, ´DEVRİM´ VE TORBA YASA
Türkiye’de gördükleri yerde taşladıkları ‘laneti’ Arap ülkelerinde görünce ‘işte demokratik muhalefet’ diye coşan tarih yazdıran demokrasi mümessillerimizin taşkın heyecanları diz boyu.
Dikta rejimlerine karşı Tunus ve Mısır’da büyük halk isyanlarını ‘yaşlı!’ gözlerle izleyen demokratlarımızın, Ankara Valiliği’nin Torba Yasa’yı protesto yürüyüşünü bugün engelleyeceğinden haberleri var mı?
Ya da neoliberal demokrasinin ‘sermaye güvenliği ve karlılığı’ nedeniyle kapsam dışı bıraktığı emekçi ve sosyal hak direnişleri, Arap coğrafyası kadar onları heyecanlandırmıyor mu?
Torba Yasa’nın Meclis’ten geçmesiyle çalışanların tüm zamanların en ağır hak saldırısına uğrayacağı ve eski sömürge otokratik Arap coğrafyasından daha beter sosyal adaletsizlik ve hak ihlallerine uğrayacaklarının farkındalar mı?
Torba Yasa sadece çalışanlara açlık sınırında ücretlerle, güvencesizliği, örgütsüzlüğü dayatmıyor, gelecek kuşakların da emeğini prangalayıp, hayatlarını ‘yeni sahiplerine’ bağışlıyor…
Arap gençlerinin iş, aş ve özgürlük taleplerini ‘sosyal uyanış’ ve ‘devrim’ diye niteleyenler ülke gençliğini güvencesiz, küresel ucuz işgücüne dönüştürecek yasaya ‘gık’ bile diyemediler.
Başbakan grup toplantısında Mübarek’e ‘halkın taleplerine kulak ver’ ve Mısır halkına ‘özgürlüklerinizin peşinden’ gidin derken bugün Ankara’da emek örgütlerinin düzenleyeceği eylemin yasadışı ilan edilip güvenlik güçlerince engelleneceği açıklandı.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB öncülüğünde 81 ilden emek örgütlerinin Ankara’da Torba Yasa’yı engelleme eylemine Ankara Valiliği, ‘asayiş ve genel güvenlik’ bahanesiyle izin vermedi.
Hiçbir demokratik hakkın şehir asayişinden daha önemli olmadığı da dikkat çekilmişti…
Ne de olsa sermaye huzuru, piyasa istikrarı devlet güvencesi altındaydı.
TBMM’nin 1 km uzaklıktaki alanlarda bile toplantı ve gösteri yapılması halinde meydana gelecek olaylardan eyleme katılanların sorumlu olduğunu ve toplantıya mutlaka güvenlik güçlerince müdahale edileceğini ve yasal işlem yapılacağını açıklamış.
Mısırlılara ‘özgürlüklerinizin haysiyetli mücadelesini verin bu sizin en demokratik hakkınız, bu insani haktır’ diyen Başbakan’ın ülkesinde ‘ekmek direnişi’ dahil bütün hak arayışları yasaklanıyor.
Ve bizler de anayasal demokratik hak ve hukukunu savunanların günbegün nasıl ‘teröristlikle’ eşleştirildiğinin talihsiz tanıklarıyız.
Denizli’de potansiyel protestocu olabilme şüphesiyle hiçbir eylem girişim ve hazırlığı olmayan 18 kişi gözaltına alındı.
Başbakan’ın geçen hafta sonu üniversite temsilcileriyle yapacağı toplantıyı protesto etmek üzere Erzurum’a yola çıkan öğrencilerin otobüsleri yollarda sekiz kez durdurulup arama yapıldı ve Erzurum’a sokulmadılar.
Demokrasinin temel haklarından ifade özgürlüğü sıralamasında 127. olan Mısır’ın arkasından 138. sırada olduğumuzu da geçerken söyleyelim…
Türkiye’yi siyasi dönüşüm eşiğindeki yoksul, işsiz Arap halklarına ‘örnek demokrasi’ modeli olarak lanse eden ultra liberaller, Türkiye’nin geçen yıl insan hakları ihlallerinde şampiyon olduğunu da muhakkak bilmiyorlardır…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hakkında en fazla mahkumiyet kararı çıkardığı ülke Türkiye ve Türkiye hakkında verdiği 228 kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri’nin her bir maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş.
Türkiye’yi 217 davayla Rusya, 143 davayla Romanya izliyor.
Lafı uzatmanın alemi yok, Türkiye’ye ve Başbakan’a Arap halk hareketinde tarihi ve demokratik misyon biçen siyasi körlüğe Başbakan’ın sarf ettiği şu özlü sözler gereken cevabı veriyor, ‘Direnmek eşkıyalıktır, ancak demokrasi istemeyenler sokağa dökülür, direnişten yana olmak ‘darbecilik’ direnişçiler de teröristtir’
Post-demokrasi böyle bir şey olsa gerek…
var tmp;
tmp = document.getElementById(“author_article_content”).getElementsByTagName(“a”);
for(i=0; i<tmp.length; i )
tmp[i].target = "_blank";
Kaynak: Akşam Gazetesi