17.09.2013
İYİ HABERLERİN (ŞİMDİLİK) SONUNCUSU
Türkiye’ye dönük dış kaynak hareketleri Mayıs’ta inişe geçti ve bu yeni eğilim hâlâ süregelmektedir. Bu olumsuz etken üretime, milli gelire altı ay civarında bir gecikmeyle yansıyacaktır.
13.09.2013
BU PARA NEREDEN GELDİ?
Faiz lobisi, dış mihraklar gibi söylemlerin ardından hızlanan sermaye çıkışının sonuçları ekonomik verilere yansımaya başladı. Fed etkisinin yanı sıra artan siyasi riskler, düşen turizm gelirleri ve artan altın ithalatı da buna eklenince cari açık 55.8 milyar dolara çıktı.
12.09.2013
İŞ BİRLİKÇİ SENDİKANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI
Uzun süredir olağanüstü genel kurul tartışmaları yaşanan Türk-İş’te tam “Uzlaşma sağlandı galiba, sular durulmuş görünüyor” derken, Genel Başkan Mustafa Kumlu istifa etti. Kumlu’nun istifasıyla boşalan genel başkanlık makamına Ergün Atalay getirildi. “Getirildi” diyoruz, çünkü
11.09.2013
AKP, NEREDE HATA YAPTI, NEDEN UMUTSUZ VAK’A?
Pek sevmem ama atasözü işte; “Tatlı tatlı yemenin acı acı geğirmesi de var”…AKP rejiminin 10 yıllık cafcaflı büyüme sürecinin şimdi hesabını ödeme zamanı geldiği için başımıza gelecekleri anlatıyor.
23.08.2013
KARADENİZ ÇAYA alterNATİF ÜRÜN ARIYOR…
Çay Karadeniz´in özellikle Rize.Trabzon, Giresun´un önemli gelir kaynaklarından birisi. Çay üretiminde yaşanan sorunlar nedeniyle yıllardır alternatif ürünler deneniyor. Kivi´den sonra şimdi de süs bitkileri üretimi alternatif olarak deneniyor. Dünyada soğuk iklimde çay yetiştirilen tek bölge Karadeniz´de bu nedenle tarım ilacı kullanılmıyor.
19.08.2013
AB SEVDASININ FATURASI: 221 MİLYAR DOLAR
Türkiye’nin 1996 yılında üye olduğu Gümrük Birliği’nin bugüne kadar ülkemize verdiği zarar, 221 milyarı doları aşmış durumda. AKP döneminde fatura daha da kabardı. Sadece son 5 yılda ülkemizin Avrupa Birliği’yle ticarette karşılaştığı açık, 100 milyar dolardan fazla. Bunun değişeceğine dair hiçbir emare yok.
19.08.2013
DÜNYA AÇLIĞININ KÖRÜKLENMESİ: KÜRESEL BİYOYAKIT ENDÜSTRİSİ KİTLESEL YIKIMLARA NASIL YOL AÇIYOR?
Fransız profesör Jean Ziegler´ın yeni kitabı Kitlesel Yıkım, biyoyakıt endüstrisinin dünyada nasıl kitlesel yıkımlara yol açtığını irdeliyor. Kitabın Global Research sitesinde yayınlanan pasajlarını okurlarımızla paylaşıyoruz.
14.08.2013
HAYVANCILIKTA DIŞA BAĞIMLILIK ARTIYOR
Türkiye, 12 Eylül sonrasında ve AKP iktidarında uygulanan politikalarla, tarım ve hayvancılıkta yıkım yaşıyor.
13.08.2013
OTOMOBİL KEYİFSİZ, BEYAZ EŞYA LİMONİ…
TÜİK açıkladı; sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 1,4; bir önceki yılın aynı ayına göre de yüzde 4,2 arttı. Madencilik sektörü endeksi yüzde 2,1 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 5,4 arttı, enerji sektörü endeksi ise yüzde 0,5 azaldı.
03.08.2013
İNSAN SAĞLIĞININ GIDAYLA TAHRİBİ
İNSAN SAĞLIĞININ GIDAYLA TAHRİBİ
İnsan sağlığının gıdayla tahribi Gıda reklamları ve şirketlerin sponsorlukları I Türkiye´de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı´nın temel meşgalesi, gıda sağlığı ile ilgili politikalar üretmek değil; helal gıda patentleri vermek, bitkisel sözde ilaçları ruhsatlandırmak, GDO´lu ürünlere denetimsiz patentler vermek, früktoz kullanım ve oranlarının arttırılmasını sağlamak gibi skandal niteliğinde uygulamalar olageldi. HANDE ARPAT Emek yoğun bir örgütlenme gerektiren gıda sektörü, hammadde kullanması ve üretmesi, istihdama katkısı ve toplumların beslenmesi açısından en önemli sektörlerden biridir. GSYİH´ye katkısı, istihdam, ithalat ve ihracat kapasiteleri ile ülke ekonomisi içinde de öncü sektörlerden olan gıda sektörü, 1980´li yıllardan beri neredeyse tüm sektörlerde olduğu gibi ciddi bir yapısal dönüşüme uğratıldı. Bu yapısal dönüşümün en temel dinamikleri olan özelleştirme, rekabet, serbest piyasacılık, hızlı tüketime özendirme, tekelleşme ve esnek istihdam uygulamaları uluslararası sözleşmelerle teminat altına alındı, halk sağlığını ana eksenine oturtan tanm ve gıda politikaları ancak burjuva siyasetçilerinin konuk edildiği televizyon programlarında çerez propaganda malzemesi oldu. Mart 2009´da bir televizyon programında Gıda güvenliğine yalnız sizin başkanınız olduğum için değil aynı zamanda bir aile reisi olduğum için çok önem veriyorum diyen Obama´mn bu beyanından iki ay önce genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) şirketlerine verdiği hayat öpücüğüyle ünlenen Tom Vilsack´ı Tarım Bakanı yaptığını hatırlatmadan geçmeyelim. Bu hızlı yapısal dönüşümü, kontrolsüz özelleştirme ve tekelleşmeyi ve rekabetin gıda sektöründe yarattığı can alıcı yıkımı pek çok açıdan incelemek mümkün. Meseleye halk sağlığı, emekçiler, çevre, kültür gibi birçok açıdan bakılabilir. Genel olarak, bu yıkımın temelinde uluslararası tekellerin öncülüğündeki kâr arttırma politikalarının ve şirketlerin elinde kulda olan devletlerin mevzuat değişikliklerinin olduğunu söylemek abartılı olmaz. SENTETİK GIDALAR VE İNSAN SAĞLIĞI Gıda politikalarının tek amacı kâr arttırmak olduğundan gıda güvenGıda sektöründe tarihsel olarak en büyük reklam ve sponsorluk kampanyaları McDonald´s ve Coca Cola tarafından başlatıldı. Devletin özel girişimlere müdahale etmesine şiddetle karşı olan Walt Disney de, reklamlar, tüketime özendiren görseller, mekanlar açısından özellikle fast-food tekelleri için azımsanamayacak katkılar sundu. Bu reklam kampanyalarının ana hedef kitlesi geleneklere en az bağlı tüketici kitlesi olan çocuklar olarak belirlendi. Hala okullarda dersliklere eğitim materyalleri temin etmeleri, kantinlerde zorunlu satış hakkı elde etmeleri, diledikleri reklam kampanyasını yapabilmeleri dışında şenlikler, yarışmalar, kültür-sanat etkinliklerine sponsor olarak da sürekli reklamlarını yapıyorlar. Aynı zamanda McDonaldsIaştırma diye tabir edilen bir yaşam ve tüketim tarzını tüm dünyaya yaymak için ayrılan ciddi fonlarla ne yazık ki pek çok doktor, akademisyen ve bürokratı da satın alıyorlar. ligi ciddi derecede ihmal edilmektedir. Devletlerin uluslararası tekellere verdiği desteğin yanında, tüm dünyada kabul edilen kararlar veren ve bilimsel anlamda tarafsız olması beklenen FDA´mıı (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) da bu konuda sicili oldukça kabarık. Kolalı içecekler, katkı maddeleri, GDO´lu gıdalar, fast-food ürünler, bebek mamaları gibi konularda son derece şaibeli raporlar sunan FDA´dan pek çok bilim insanı istifa etmek zorunda kaldı veya işten atıldı. Türkiye´de gıda sektörünün yaklaşık % 80´i kayıt dışıdır. Halihazırda denetim, etiketleme gibi uygulamalarda olan eksikliklere kayıt dışı sektör de eklendiğinde halk sağlığıyla ilgili ciddi endişeler doğmakta. Bu açıkların neden olduğu en güncel olaylardan biri de yakın zamanlardaki okul sütü skandalidir. Ancak ne yazık ki Türkiye´de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının temel meşgalesi, gıda sağlığı ile ilgili politikalar üretmek değil; helal gıda patentleri vermek, bitkisel sözde ilaçlan ruhsatlandırmak, GDO´lu ürünlere denetimsiz patentler vermek, früktoz kullanım ve oranlarının arttırılmasını sağlamak gibi skandal niteliğinde uygulamalar olageldi. Tüm dünyaya hakim olan fastfood ürünler, kolalı içecekler, dondurulmuş gıdalar, seri üretilen ve kontrolsüz hormon ve antibiyotik yüklemesi yapılan tavuk ve danaların neden olduğu sağlık problemleri ise buraya sığdınlamayacak denli geniş bir konu. Bu sektörün kâr marjını arttırmak için yapabileceklerinin sınırı yoktur; öyle ki, trans yağları aşırı deFast-food´un özellikle de çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini tartışmaya gerek var mı´ recede kullanan fast-food şirketlerinin sağlığa son derece zararlı olan bu yağların ağız içindeki kayganlığı arttırıp çiğneme sayısını dakikada 25´ten 10´a indirmek suretiyle daha çok ve daha hızlı yemeyi/tüketmeyi özendirmeye çalışması diğer bir skandaldir. SEKTÖRDEKİ EMEK SÖMÜRÜSÜ VE ÇEVRE TALANI Türkiye´de olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinde kayıt dışı ve esnek istihdamın yoğun olduğu gıda sektöründeki emek sömürüsü özellikle uluslararası dev şirketlerde dikkat çekiyor. Örneğin, Coca Cola ABD´de mesai ücretlerinin yatmaması gibi nedenlerin yanında siyahi çalışanlarına ırk ayrımcılığı yaptığı gerekçeleriyle de milyonlarca dolar tazminat ödedi.Şirketin Hindistan, El Salvador gibi ülkelerde çocuk işçi çalıştırma açısından da sicili bayağı kabarık. Türkiye´de ise 2005 yılında sendika üyesi oldukları için işten atılan 110 işçinin günler süren direnişleri ve çevik kuvvetin coplu, biber gazlı, darplı müdahalesi ile anılan Coca Cola, çevreye verdiği zararlarla da sıkça haberlere konu oldu. Kolalı içeceklerin 1 litresi için 2.5 litre (kimi fabrikalardaki özel tekniklerle 1.54 litre) su kullanan kola şirketleri, doğal su kaynakları için en az HES´ler kadar tehlikeli görünüyor. Bunun yanında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013´ün ilk yarısına ait Gıda ve İçecek Sektörü Raporu´nda sektördeki emek sömürüsü, sağlık ve çevre sorunları, denetimsizlik, etiketleme açığı gibi konulara değinmiyor; raporun ağırlığını küresel yatırımcılara sunulan kârlı yatırım fırsatları, helal gıdanın önemi ve doğuracağı harika fırsatlar, Türkiye´nin tarım ve gıda alanında öncülük potansiyeli gibi konulara yapılan vurgular oluşturuyor. Bir yanda tüm dünyada 870 milyon insanın yetersiz beslenmesi, beş yaş altı çocuk ölümlerinin % 4 5´inin yetersiz beslenme nedenli olması ile gıda sektörünün gittikçe devasa bir boyuta ulaşması arasında ciddi bir çelişki var. Ana ekseni insan yerine kâr olan gıda politikalan ile dünyadaki açlık, yetersiz beslenme, gıda güvenliği gibi temel sorunlar çözülecek gibi görünmüyor. İnsanın varolabilmesi için şart olan tüm gereksinim ve haklar için geçerli olduğu gibi, gıda ile ilgili sorunların da çözümü ancak sosyalizmde gibi görünüyor.
16.07.2013
NEO-LİBERALİZMİN ÜÇ DÖNEMİ: DIŞ DENGESİZLİKLER
2000 yılı sonrasında hızla yükselen dış kaynak girişleri dış açıkları kamçılamakta, bunların ana nedeni olmaktadır. Daha da kötüsü, milli gelirin küçülmesi dahi, dış açıkları ortadan kaldıramamaktadır.
15.07.2013
GIDA SEKTÖRÜ ABD’YE İHRACATI SUMMER FANCY FOOD İLE ARTTIRACAK
DÜNYANIN en büyük gıda ithalatçısı ülkesi konumundaki ABD´ye ihracatını arttırmak isteyen Türk gıda sektörü, New York´ta düzenlenen Summer Fancy Food Show´a 46 firmayla katıldı.