Suriye’nin Tel Abyad bölgesinden 20 bin ton hububat ithal edileceği öğrenildi.

Yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, tarımda üretim, kendine yeterlilik çok önemli. Bazılarının iddia ettiği gibi kendine yeterlilik palavra değil. Kendine yeterlilik bu dönemde bağımsızlıktır. Gıda güvenliğinin ve güvencesinin vazgeçilmezidir.

Yıl boyunca mazot ve gübre destek ödemelerini bekleyen pamuk üreticisinin cebi boş kaldı. Ödemeleri yapılmayan üreticilere resmi bir açıklama yapılmıyor. Destek ödemelerinin gecikmesinin prim ödemelerini de geciktirebileceği kaydedildi.

Yine, “böylesi ancak Türkiye’de olur” dedirten bir durumla karşı karşıyayız. Türkiye, Japonya gibi çok önemli bir pazara peynir ihraç ediyor. İç piyasada ise, sahte, içinde süt bile bulunmayan peynirler tüketiliyor.

Gürer, patates üreticilerinin yanı sıra patates işinde çalışanların da mağdur olduğunu söyledi. İki yıldır 80 lira yevmiyeye çalışanların işsizlik ve yoksulluk kıskacında kaldığını vurguladı.

TÜİK Ocak ayı tüketici fiyat enflasyonunu Aralık ayına göre yüzde 1,35, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,15 ve 12 aylık ortalamaya göre ise yüzde 14,52 olduğunu açıkladı.

Türkiye ekonomisi bir yılı aşkın zamandır süren krizin etkileriyle yön buluyor. Dün açıklanan üç önemli endeks dipten dönüşün ürkek adımlarla sürdüğünü gösterdi

TMO, Suriye´nin Tel Abyad bölgesinden 20 bin ton hububat alacak. Kurum Hububatın Tel Abyad bölgesinden Şanlıurfa´ya taşınması için 1.3 milyon TL harcayacak.

İthalatı serbest olan patates ve kuru soğanın ihracatına kısıtlama getirildi.

Toplantılar, istatistikler, verilerin değerlendirilmesi, uzadıkça uzuyor; asgari ücret belirleme komisyonunun çalışmaları sürüp gidiyor.

Türkiye Ziraatçiler Derneği tarafından hazırlanan 2019 raporunda, yeni yılda girdi maliyetlerinde düzenleme talep edildi. Küçük üreticilerin korunmasına vurgu yapılarak, Tarım ve Orman Şurası´nda alınan kararların uygulanması gerektiği bildirildi.

Kemalist Devrim’in niteliği tartışılırken gündeme getirilen ve katılmadığım bir iddia, Türkiye’de devletçiliğin 1930’lu yıllarda başladığı ve amacının Türkiye’de milli burjuvaziyi geliştirmek olduğudur.