Ağustos ayı işsizlik oranı yüzde 12,1, işsiz sayısı 3 milyon 963 bin olarak açıklandı.

Merkez Bankası’nın 122 milyar dolar olduğu belirtilen rezervi akla bir dizi soru getiriyor:

Belki bin defa yazdık, söyledik, anlamak istemeyenler için bir kez daha yazayım, gıda fiyatlarındaki artışın tek bir nedeni yok.

Doğalgaza olan talebin artmasına bağlı olarak yükselen fiyatlar, özellikle amonyak üretiminde büyük bir krize neden oldu.

Türkiye gibi tarımsal üretim potansiyeli çok yüksek, ihracat pazarlarına yakın olan bir ülkenin tarımdan zenginlik üretmek yerine, kendi ihtiyacını bile karşılayamaz duruma getirilmesi uygulanan yanlış politikaların sonucudur.

Bir vatandaş, naylon poşette biriktirdiği dolarlar, “Saat 2’yi bekliyorum, Cumhurbaşkanımız söyledi, faiz inecek ya, dolar daha da artacak, o zaman satacağım” diyor.

Artan girdi maliyetleri üreticiyi ekimden vazgeçiriyor. Üstüne kuraklık da eklenince birçok üründe arz sıkıntısı ve verim kayıpları yaşandı.

Artan pahalılık nedeniyle ücretlilerin gelirleri her geçen gün eriyor. Milyonlar artık temel ihtiyaçlarını karşılamak için dahi kredi çekmeye yöneliyor. Bankalardan çekilen kredilerin yüzde 75’i ücretlilere ait.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) ikinci çeyrek raporunda enflasyondaki yükselişin gıda ve temel mal gruplarından kaynaklandığını açıkladı.

Artan gıda fiyatlarına karşı iktidar çözümü market baskınlarında arıyor.

Eski bir Hazine çalışanı Hazine’nin nakit dengesindeki kasa artışının iki kurumda nasıl farklı görünebileceğini sorguluyor: “Artışın Hazine’ye göre 71 milyar, Merkez Bankası hesaplarına göre 151 milyar olmasını birileri izah etsin.”

1946 yılından günümüze 12 kez toplanan Çalışma Meclisi bir danışma organıdır; ancak bazı toplantılar, Türkiye’de çalışma mevzuatının düzenlenmesi açısından verimli tartışmalara imkân sağlamıştır.