Hükümet seçimlerde taşeron işçilerine vadettiği kadro yerine “özel sözleşmeli personel” adı altında yeni bir statü getiren düzenlemeyle taşeron işçilerini bir kez daha güvencesizliğe mahkum etme yoluna başvurdu.

Davutoğlu, önceki gün AKP grup toplantısında kendisini alkışlata alkışlata ´taşeronları kadroya alacağız´ dedi.

Hafta başında açıklanan mart ayı Tüketici Güven Endeksi, hem olumsuz baskıların kırılamadığını düşündürüyor ve bu yılın makroekonomik hedeflerini desteklemiyor.

Şiddet ve terörün ulusumuzu dört bir yandan çevrelediği günler yaşıyoruz.

Dokuma işçisi kadınların “eşit işe eşit ücret” mücadelesinin bir kazanımı olan 8 Mart, sömürünün derinleştiği ve Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiği günümüzde, daha bir anlam ve önem kazanmaktadır.

Yazımın başlığı çok gereksiz, anlamsız bir vurgulama biliyorum. Çünkü rejimi demokrasi olan tüm ülkelerde, gelişmiş, evrensel, ILO sözleşmeleri, tüm ilkelerini kucaklayan boyutlarıyla olmasa da, hakların en vazgeçilemezlerini kapsayan, yani sendikal örgütlenme, toplu pazarlık hakları, özgürlüklerinin varlığının yadsınamayacağını içeren bir hukuk düzeninin işlerliği söz konusudur.

Haribo Gıda Fabrikası´nda iki işçinin işten atılması üzerine başlayan iş bırakma eyleminden işçiler kazançlı çıktı. Atılan işçiler geri alınırken, taraflar arasında toplusözleşme de imzalandı.

Kapıdaki, çalışma hayatını kökten değiştirecek, işçilerin ve sendikal hareketin 100 yıllık kazanımlarını ortadan kaldıracak olan büyük saldırıdır. Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırısı bu…

Sendikamız ve üyelerimiz açısından mücadeleler ve kazanımlarla bir yılı geride bırakırken yeni bir yıla merhaba demenin heyecanını yaşıyoruz.

Hükümetin 2016 Yılı Eylem Planı açıklandı. Plan üç ay, altı ay ve bir yıl içinde gerçekleştirilmesi planlanan vaatleri ve reformları içeriyor. Bir bölümü seçim beyannamesi ve hükümet programında yer alan vaatler ve hedefler somut bir takvime bağlanıyor.

Sınıf mücadelesinin karmaşıklığını kavrayamayanların ürettiği bazı sloganlar tekrarlandıkça gerçek sanılıyor.

Pazar günü yeniden sandığa gidiyoruz. Türkiye’yi kimler yönetecek sorusu, 7 Haziran seçimlerini de hesaba katarsak uzunca bir zamandır gündemimizde. AKP’nin içeride ve dışarıda savaş konjonktürü, her yurttaşın artık öncelikli sorununun can güvenliği olmaya başladığı bir yaşamı dayatıyor.