Küresel krizin etkisiyle 2009’da yüzde 27 daralan Türkiye’nin dış ticareti, 2010’da yeniden eski hacmine ulaşmaya çalışıyor.

İhracat yılın ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.9 artarak 54 milyar 822 milyon dolara, ithalat yüzde 33.6 artarak 83 milyar 324 milyon dolara yükseldi.

Büyük durgunluk (great recession) kavramı 2008’den bu yana küresel ekonominin içine sürüklendiği kriz olgusunu betimlemek için kullanılmakta.

Dünya Ticaret Örgütü, geçen yıl küresel ticaret hacminin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek oranda yüzde 12.2 daraldığını açıkladı. Türkiye en büyük 23. ithalatçı

Tüketici, 100 tonluk damızlık olmayan et ithalat izni ve dünkü ihalenin ardından yeniden umutlandı ama…
Düşük fiyatla sağlığa zararlı satan da var, tüketiciyi bu konuda uyaran da. Kasaplar Birliği’nin indirim haberi verdiği ette EBK, fiyat artışlarının spekülasyondan arttığını ve izin verilmeyeceğini ileri sürdü.

Ekonomi 2010 yılının ilk 3 aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.7 oranında büyüdü.

´Mayısta fiyatlar düşecek´ kehaneti doğru çıkmadı, hükümet 100 bin tonluk daha canlı hayvan ithalatına izin verdi.

Samimiyetsizlik, mayıs ayı bütçe verileri açıklanırken de yaşandı. İktidar, yandaşları ve yağdanlıkları ile sığ yorumcular, bütçede faiz dışı fazlanın 14 milyar TL’ye çıktığı müjdesini(!) verdiler

ÇAYIN DİLİNDEN EN ÇOK ÜRETEN ANLAR

Nüfusumuz artıyor. Tarımda üretim nüfus kadar artmıyor. İşte o nedenle, tarım ürünlerinin ve dolayısıyla gıda maddelerinin fiyatı yükseliyor. Et pahalılaşıyor, sebze pahalılaşıyor. Et üretimi, ayçiçeği üretimi, pamuk üretimi yetersiz olunca ithalat zorunluluğu ortaya çıkıyor.

Fahiş fiyat sadece et için değil; sofraya gelen ya da gelemeyen, birçok üründe fiyatlar son 4 yıldır fahiş biçimde artmış ve artmaya devam ediyor.

SON YILLARDA YABANCI ŞİRKETLER TARAFINDAN SATIN ALINAN YERLİ ŞİRKETLER