11.09.2013
TAŞERON İŞÇİLER EYLEM HAZIRLIĞINDA
Kamu ve özel sektörde çalışan 1 milyonu aşkın taşeron işçisi, kıdem tazminatı, yıllık izin, iş güvencesi ve maaşların gününde yatırılması gibi sorunlarına çözüm bekliyor.
03.08.2013
İNSAN SAĞLIĞININ GIDAYLA TAHRİBİ
İNSAN SAĞLIĞININ GIDAYLA TAHRİBİ
İnsan sağlığının gıdayla tahribi Gıda reklamları ve şirketlerin sponsorlukları I Türkiye´de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı´nın temel meşgalesi, gıda sağlığı ile ilgili politikalar üretmek değil; helal gıda patentleri vermek, bitkisel sözde ilaçları ruhsatlandırmak, GDO´lu ürünlere denetimsiz patentler vermek, früktoz kullanım ve oranlarının arttırılmasını sağlamak gibi skandal niteliğinde uygulamalar olageldi. HANDE ARPAT Emek yoğun bir örgütlenme gerektiren gıda sektörü, hammadde kullanması ve üretmesi, istihdama katkısı ve toplumların beslenmesi açısından en önemli sektörlerden biridir. GSYİH´ye katkısı, istihdam, ithalat ve ihracat kapasiteleri ile ülke ekonomisi içinde de öncü sektörlerden olan gıda sektörü, 1980´li yıllardan beri neredeyse tüm sektörlerde olduğu gibi ciddi bir yapısal dönüşüme uğratıldı. Bu yapısal dönüşümün en temel dinamikleri olan özelleştirme, rekabet, serbest piyasacılık, hızlı tüketime özendirme, tekelleşme ve esnek istihdam uygulamaları uluslararası sözleşmelerle teminat altına alındı, halk sağlığını ana eksenine oturtan tanm ve gıda politikaları ancak burjuva siyasetçilerinin konuk edildiği televizyon programlarında çerez propaganda malzemesi oldu. Mart 2009´da bir televizyon programında Gıda güvenliğine yalnız sizin başkanınız olduğum için değil aynı zamanda bir aile reisi olduğum için çok önem veriyorum diyen Obama´mn bu beyanından iki ay önce genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) şirketlerine verdiği hayat öpücüğüyle ünlenen Tom Vilsack´ı Tarım Bakanı yaptığını hatırlatmadan geçmeyelim. Bu hızlı yapısal dönüşümü, kontrolsüz özelleştirme ve tekelleşmeyi ve rekabetin gıda sektöründe yarattığı can alıcı yıkımı pek çok açıdan incelemek mümkün. Meseleye halk sağlığı, emekçiler, çevre, kültür gibi birçok açıdan bakılabilir. Genel olarak, bu yıkımın temelinde uluslararası tekellerin öncülüğündeki kâr arttırma politikalarının ve şirketlerin elinde kulda olan devletlerin mevzuat değişikliklerinin olduğunu söylemek abartılı olmaz. SENTETİK GIDALAR VE İNSAN SAĞLIĞI Gıda politikalarının tek amacı kâr arttırmak olduğundan gıda güvenGıda sektöründe tarihsel olarak en büyük reklam ve sponsorluk kampanyaları McDonald´s ve Coca Cola tarafından başlatıldı. Devletin özel girişimlere müdahale etmesine şiddetle karşı olan Walt Disney de, reklamlar, tüketime özendiren görseller, mekanlar açısından özellikle fast-food tekelleri için azımsanamayacak katkılar sundu. Bu reklam kampanyalarının ana hedef kitlesi geleneklere en az bağlı tüketici kitlesi olan çocuklar olarak belirlendi. Hala okullarda dersliklere eğitim materyalleri temin etmeleri, kantinlerde zorunlu satış hakkı elde etmeleri, diledikleri reklam kampanyasını yapabilmeleri dışında şenlikler, yarışmalar, kültür-sanat etkinliklerine sponsor olarak da sürekli reklamlarını yapıyorlar. Aynı zamanda McDonaldsIaştırma diye tabir edilen bir yaşam ve tüketim tarzını tüm dünyaya yaymak için ayrılan ciddi fonlarla ne yazık ki pek çok doktor, akademisyen ve bürokratı da satın alıyorlar. ligi ciddi derecede ihmal edilmektedir. Devletlerin uluslararası tekellere verdiği desteğin yanında, tüm dünyada kabul edilen kararlar veren ve bilimsel anlamda tarafsız olması beklenen FDA´mıı (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) da bu konuda sicili oldukça kabarık. Kolalı içecekler, katkı maddeleri, GDO´lu gıdalar, fast-food ürünler, bebek mamaları gibi konularda son derece şaibeli raporlar sunan FDA´dan pek çok bilim insanı istifa etmek zorunda kaldı veya işten atıldı. Türkiye´de gıda sektörünün yaklaşık % 80´i kayıt dışıdır. Halihazırda denetim, etiketleme gibi uygulamalarda olan eksikliklere kayıt dışı sektör de eklendiğinde halk sağlığıyla ilgili ciddi endişeler doğmakta. Bu açıkların neden olduğu en güncel olaylardan biri de yakın zamanlardaki okul sütü skandalidir. Ancak ne yazık ki Türkiye´de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının temel meşgalesi, gıda sağlığı ile ilgili politikalar üretmek değil; helal gıda patentleri vermek, bitkisel sözde ilaçlan ruhsatlandırmak, GDO´lu ürünlere denetimsiz patentler vermek, früktoz kullanım ve oranlarının arttırılmasını sağlamak gibi skandal niteliğinde uygulamalar olageldi. Tüm dünyaya hakim olan fastfood ürünler, kolalı içecekler, dondurulmuş gıdalar, seri üretilen ve kontrolsüz hormon ve antibiyotik yüklemesi yapılan tavuk ve danaların neden olduğu sağlık problemleri ise buraya sığdınlamayacak denli geniş bir konu. Bu sektörün kâr marjını arttırmak için yapabileceklerinin sınırı yoktur; öyle ki, trans yağları aşırı deFast-food´un özellikle de çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini tartışmaya gerek var mı´ recede kullanan fast-food şirketlerinin sağlığa son derece zararlı olan bu yağların ağız içindeki kayganlığı arttırıp çiğneme sayısını dakikada 25´ten 10´a indirmek suretiyle daha çok ve daha hızlı yemeyi/tüketmeyi özendirmeye çalışması diğer bir skandaldir. SEKTÖRDEKİ EMEK SÖMÜRÜSÜ VE ÇEVRE TALANI Türkiye´de olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinde kayıt dışı ve esnek istihdamın yoğun olduğu gıda sektöründeki emek sömürüsü özellikle uluslararası dev şirketlerde dikkat çekiyor. Örneğin, Coca Cola ABD´de mesai ücretlerinin yatmaması gibi nedenlerin yanında siyahi çalışanlarına ırk ayrımcılığı yaptığı gerekçeleriyle de milyonlarca dolar tazminat ödedi.Şirketin Hindistan, El Salvador gibi ülkelerde çocuk işçi çalıştırma açısından da sicili bayağı kabarık. Türkiye´de ise 2005 yılında sendika üyesi oldukları için işten atılan 110 işçinin günler süren direnişleri ve çevik kuvvetin coplu, biber gazlı, darplı müdahalesi ile anılan Coca Cola, çevreye verdiği zararlarla da sıkça haberlere konu oldu. Kolalı içeceklerin 1 litresi için 2.5 litre (kimi fabrikalardaki özel tekniklerle 1.54 litre) su kullanan kola şirketleri, doğal su kaynakları için en az HES´ler kadar tehlikeli görünüyor. Bunun yanında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013´ün ilk yarısına ait Gıda ve İçecek Sektörü Raporu´nda sektördeki emek sömürüsü, sağlık ve çevre sorunları, denetimsizlik, etiketleme açığı gibi konulara değinmiyor; raporun ağırlığını küresel yatırımcılara sunulan kârlı yatırım fırsatları, helal gıdanın önemi ve doğuracağı harika fırsatlar, Türkiye´nin tarım ve gıda alanında öncülük potansiyeli gibi konulara yapılan vurgular oluşturuyor. Bir yanda tüm dünyada 870 milyon insanın yetersiz beslenmesi, beş yaş altı çocuk ölümlerinin % 4 5´inin yetersiz beslenme nedenli olması ile gıda sektörünün gittikçe devasa bir boyuta ulaşması arasında ciddi bir çelişki var. Ana ekseni insan yerine kâr olan gıda politikalan ile dünyadaki açlık, yetersiz beslenme, gıda güvenliği gibi temel sorunlar çözülecek gibi görünmüyor. İnsanın varolabilmesi için şart olan tüm gereksinim ve haklar için geçerli olduğu gibi, gıda ile ilgili sorunların da çözümü ancak sosyalizmde gibi görünüyor.
18.07.2013
TAŞERONA SENDİKA VİZESİ
Dev Sağlık-İş tarafından açılan ve Türkiye´de 585 bini kamuda, 419 bini özel sektörde çalışan 1 milyona yakın taşeron işçiyi ilgilendiren davadaki gelişmeyle sağlık sektöründe çalışan ve Dev Sağlık-İş üyesi olan emekçiye toplu iş sözleşmesinin yolu açılacak.
03.07.2013
‘İSÇİ SENDİKAYI TÜRK-İŞ İŞÇİYİ TANIMIYOR’
Bugün sayfamızda İstanbul İkitelli Organize Sanayi’de işçi olarak çalışan Türkan Sayın’ın mektubuna yer veriyoruz.
01.07.2013
YATAĞAN İSÇİSİNDEN TURK-İS MEKTUBU
TES-lş üyesi Yatağan Termik Santral işçisi Muhammet Altın gazetemize gönderdiği mektupta, Hükümetle kol kola Türk-İş istemiyoruz dedi.
27.06.2013
TÜRK-İŞ’İN GÜNAHI BÜYÜK
Aydınlık, Türk-İş nerede? sorusunun yanıtını işçiyle aramaya devam ediyor. Türk-İş yönetimi hükümete karşı sessizliğini korurken kamuya ait yüzlerce kurum satıldı
26.06.2013
TÜRK İŞ AYAĞA NASIL KALKAR
Aydınlık, Türk-İş nerede?´ dosyasıyla işçi sınıfına öncülük edemeyen Türk-İş´i tartışıyor, tartışmaya açıyor Çözümü size soruyoruz
09.05.2013
İZMİR’DEKİ TÜTÜN ŞİRKETLERİ SÖZLEŞMESİNDE UZLAŞMAYA VARILDI
Sendikamızın grup olarak Tütün İşverenleri Sendikası ile yürütmekte olduğu özel sektör tütün işletmeleri toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmaya varıldı.
09.05.2013
YURTTAŞA GÖRE TÜRKİYE’DE PARLAMENTO ‘TEMİZ DEĞİL
Küresel Yolsuzluk Araştırması’na göre Türkiye’de halkın büyük kısmı parlamento, siyasi partiler, din adamları medya ve özel sektörün yolsuzluk yaptığına ve bu kurumların temiz olmadığına inanıyor.
17.04.2013
PİYASALAŞMAYA KARŞI GREV ZAMANI
Türkiye 2001 Krizi´nden sonra büyük bir serbestleşMe ve piyasalaşma saldırısına tanık oldu. Bu saldırının en önemli aracı özelleştirmeler oldu. İmalattan tarıma, enerjiden hizmet sektörlerine tüm alanlarda sermayenin çıkarları için piyasacı reformlara imza atıldı. Bu saldırıların yoğunlaştığı dönemde, ülkede büyük bir iktidar hesaplaşmasının yaşanması elbette tesadüf değildi.
07.04.2013
AYAK SESLERİ DAHA SERT VE DERİNDEN!
‘89 Bahar Eylemleri’yle başlayan süreçte olduğu gibi kamu ve özel sektör işçilerinin mücadelelerinin ortaklaşmasını gündeme getirebilecektir. Üstelik bu sefer bu sürece, iki milyon kamu emekçisinin iş güvencesi ve insanca yaşayacakları bir maaş ve daha iyi çalışma koşulları talebiyle harekete geçmesi de eklenecektir.
15.03.2013
PTT’NİN YENİ ADI: POSTA TAŞERON TEŞKİLATI
Telefonun özelleştirilmesinden sonra PTTnin resmi adı Posta ve Telgraf Teşkilatı oldu. Bu ayın başında Meclis´e sunulan Posta Hizmetleri Kanunu Tasansı ile de posta sektörünün serbestleştirilmesi amaçlanarak kurum bir anonim şirkete dönüştürülüyor.