27.12.2011
TÜTÜN NEREYE GİDİYOR?
2008’de Tekel’in piyasalardan çekilmesiyle, tütün sektöründe özel sektör faaliyetleri arttı. Sektör şimdi rekabetçiliğini ve verimliliğini artırarak ihracatını büyütmeye çalışıyor.
17.12.2011
TEMSİLCİ EĞİTİMİMİZİ GENEL MERKEZİMİZDE YAPTIK
Türkiye’nin dört bir yanındaki özel sektör işletmelerinde çalışan 63 baş temsilci ve temsilcimizi Genel Merkezimize davet ettik.
04.12.2011
ŞEKERDE 10 MİLYON MAĞDUR
TÜRKİYE Şeker Fabrikalarina ait 10 fabrikanın özelleştirilmesi kararından, 10 milyon kişinin etkileneceği ve özelleştirmelerin sektöre darbe vuracağı belirtildi.
02.12.2011
TEMSİLCİ EĞİTİMİMİZİ GENEL MERKEZİMİZDE YAPTIK
Türkiye´nin dört bir yanındaki özel sektör işletmelerinde çalışan 63 baş temsilci ve temsilcimizi Genel Merkezimize davet ettik. 2 Aralık 2011 tarihinde düzenlediğimiz seminerimizle, hem temsilcilerimizle daha sıcak bir ilişki kurmak, hem de sendikal çalışmaları sırasında ihtiyaç duydukları çeşitli bilgileri aktarma fırsatı yakaladık.
01.12.2011
GİDİN BAŞKA İŞ YAPIN ÖĞRETMENLİK Mİ KALDI!
4 bin küsur dershanenin toplam lise sayısını geçtiği özel okul ve sınav sektörünün Milli Eğitim´in paralı alternatifi haline getirildiği Türkiye´de, Milli Eğitim Bakanı da sonunda öğretmen adaylanna gidin başka iş bulun dedi!
22.11.2011
İKİ ÜNİVERSİTEDE BUGÜN GREV VAR
Hedef Türk Tabipleri Birliği Adalet Bakanlığı tam teşkilat tam gün . . TNİVERSİTEDE öğretim üyesi ? bir doktor, her gün hastaneye geliyor, onlarca hastası var. Şimdi tam güne geçiyor, sabah 9 akşam 17´ye kadar hastanedeki odasında oturuyor. Sekiz saat boyunca artık ne hastaya bakabiliyor, ne reçete yazabiliyor, sadece ders veriyor. Tıbbın herhangi bir alanında uzmanlaşmış, yetişmiş bir hocaya, tam güne geçtiği için, şimdi ceza verir gibi, hastaya bakamazsın, deniyor. Oysa, asıl ceza hastaya verilmiş oluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan kanun hükmünde kararname ile sağlık sektörü yeniden yapılandırılıyor. Yeni sistem en çok üniversite hastanelerini vuruyor. Özel sağlık kuruluşlarına geniş alan açıyor. İki gün önce İstanbul Tıp ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde görev yapan hocalar yeni yapılanmaya dönük bilgi vermek amacıyla bir gurup gazeteciyi davet ediyor. Benim de yer aldığım toplantıda, anlatılanlara göre, manzara hoş değil. DEVLET ÇEKİLİYOR Devletin verdiği sağlık hizmeti azalıyor, yerine karı ön planda tutan sağlık piyasası geliyor. – Hastaneler kar amaçlı işletmelere dönüşüyor. Tıp hizmetinden önce, yatak hizmeti (otelcilik)önemseniyor. Hastane değil, pastane lafı geçerli. – Devlet hastanelerinde ameliyat sayısı ve uzman doktor sayısı azalıyor. Örneğin, bir hastanede göz hastalıklarında 21 uzman doktordan 7´si, ürolojide 11 uzman doktordan 3´ü, onkolojide 6 uzman doktordan 2´si kalıyor. Bazı servisler kapanıyor. Ben hastaneye gideyim diyen bir hasta, böyle devam ederse, gidecek devlet hastanesi bulamayacak hale geliyor. – Çok sayıda tıp fakültesi açılıyor. Hocalar üniversitelerden aynlıyor, SAĞLIK Bakanlığının öngördüğü yeni sisteme İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi karşı çıkıyor. Yeni düzeni protesto emek amacıyla her iki üniversitede görev yapan öğretim üyeleri, uzman ve asistan doktorlar, öğrenciler ve sağlık çalışanları uyan amacıyla bugün greve gidiyor. Bu iki fakültede acil vakalar dışında bugün hizmet verilmiyor. Sağlık Bakanlığının bu sorunları dile getirenleri dinlemesinde yarar var. BAROLAR avukatların, odalar mimarların, mühendislerin, sendikalar işçilerin, Türk Tabipleri Birliği (TTB) doktorların meslek örgütü. Anılan örgütlere üye olan meslek sahiplerinin çeşitli hakları, istekleri, yetkileri örgütleri üzerinden işliyor. Örgütlerin de üyeleri üzerinde söz hakkı var. Söz hakkı, meslek sahipi ağır bir suç işlemiş ise, meslekten men cezasına kadar gidebiliyor. Doktorlarda son sözü Türk Tabipler Birliği söylüyor. Hayır, artık değil. Sağlık Bakanlığı kendisine ters düştüğüne inandığı TTB´nin yetkilerini kısıyor, meslekten men cezası verilmesini kendisine bağlıyor. Böylece, mesleki nedenle verilen ceza esniyor, şimdi siyasal nedenle verilebilir hale geliyor. yeni doktorlar nasıl yetişecek, sorusu çıkıyor ortaya. VATANDAŞ MEMNUN Oysa, vatandaş hastaneye erişim bakımından hayatından memnun. Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte hastanelerde performans sistemine geçiliyor. Buna göre, doktorlara baktıkları hasta, yaptıkları ameliyat sayısına göre ücret ödeniyor. Hastalığın ağırlığı ya da ameliyatın güçlüğü değil, hasta sayısı önem taşıyor. Devlet hastanelerinde beş dakika arayla randevu veriliyor. Daha çok hastaya bakmak için. Doktor da hata yapmamak için daha çok tahlil istiyor. Bu sağlık harcamalarını artırıyor. 2002´de 4.7 milyar dolar olan sağlık harcamaları 2010da 47 milyar dolara yükseliyor. Garip bir artış. Hocalar şunu iddia ediyor: Belki istenilen hastaneye daha kolay gidiliyor, daha kolay reçete yazılıyor, ancak size artık hasta değil, müşteri olarak bakılıyor. Yıllardır istenen ve beklenen tam güne geçiiyor ama, devlet hastaneleri perişan. İddia bu. ADALET Bakanlığı deyince akla adaletle bağlantılı kurumlar, kurallar, yasalar geliyor. Artık değil. Meslek sahibi askerler, üniversitelerdeki doktorlar, öğretim üyeleri de Adalet Bakanlığı Teşkilatıdan sayılıyor. Nasıl oluyorsa oluyor, sayılan üç gurubun kaderi Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yeniden çiziliyor. Meslek sahibi askerler ve Adalet Bakanlığı. Doktorlar ve Adalet Bakanlığı. Öğretim üyeleri ve Adalet Bakanlığı. Memur oldukları için onların yeni çalışma koşulları 26 Ağustos 20ll´de yayınlanan Adalet Bakanlığı Teşkilatı ile ilgili kanun hükmündeki kararnamede yer alıyor. Mesleki faaliyet ve serbest meslek icrası yasağı başlığı altında Adalet Bakanlığı kararnamesinde doktorlara tam gün geliyor. Garip bir düzenleme. Adalet Bakanlığı tam teşkilat, tam gün gidiyor.
02.11.2011
AB KURTARMA PLANI VE SONRASI
Avrupa Birliği geçen çarşamba günü Yunanistan’ın özel sektöre olan borcunun yarısının silinmesi kararı aldı. Brüksel’den gelen bu haber bütün finans piyasalarında sevinçle karşılandı.
13.07.2011
TÜRKİYE’DE SENDİKAL HAKLAR KISITLANDI
ITUC’nin ‘Sendikal Hak İhlalleri’ raporunda Türkiye’de özellikle kamu sektöründe toplu pazarlık yetkisi alabilmek için var olan temsil barajının çok yüksek olduğuna dikkat çekildi.
03.07.2011
TRABZON ŞUBEMİZ 2.OLAĞAN GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ.
Karadeniz Bölgesinde ÇAYKUR ve Özel Sektörde faaliyet gösteren Trabzon şubemiz 02.07.2011 Cumartesi günü 2.olağan Genel kurul Toplantısını gerçekleştirmiştir.
10.06.2011
KAMU TİS’LERİ VE TÜRK-İŞ YÖNETİMİ
Kamu toplusözleşmelerinde tıkanma ve Türk-İş üst yönetimi ve hükümetin, sözleşme görüşmelerini sürüncemede bırakarak bir oldubittiye getirme tutumu işçiler tarafından protesto ediliyor.
Geçtiğimiz haftalarda, Petrol-İş üyesi kamuda çalışan işçilerin “işe geç başlama” eyleminden sonra, son birkaç gündür de Harb-İş üyesi işçiler sokağa çıkarak hükümetin ve Türk-İş üst yönetiminin tutumuna karşı tepkilerini ifade ediyorlar.
Burada, artık “sermaye yanlılığı”, “emek düşmanlığı” tescilli bir hükümetin sözleşme görüşmelerinde ayak sürümesi, esnek çalışma dayatmalarında, taşeronlaştırma girişimlerinde, işçilerin örgütlü gücünü dağıtacak maddelerde ısrar etmesi anlaşılırdır! Ama Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak Türk-İş üst yönetiminin hükümetin bu tutumunda birleşmesi ve sendikalardan, şubelerden ve geniş işçi tabanından gelen tepkilere rağmen hükümetin peşinden sürüklenmesi anlaşılır değildir. Tabi, eğer ki, Türk-İş üst yönetimi bu TİS sürecini işçilerin hükümetin ve sermayenin dayatmalarına boyun eğdirmek isteyen tutumunda hükümetle anlaşmış değilse!
Ne var ki bugün Türk-İş üst yönetiminin kazandığı bileşim ve en azından geçtiğimiz yılki TEKEL işçilerinin Ankara eyleminden sonra hükümetle iş birliğinde atılan adımlar dikkate alındığında Türk-İş üst yönetiminin tutumunu, bilinçsiz ve plansızca atılmış bir tutum olarak açıklayamayız. Tersine bu durumu, Türk-İş’in son genel kurulda AKP’nin “Türk-İş’i hükümetin arka bahçesi” yapma planında başarılı olmasının bir sonucu olarak görmek gerekir.
Onun içindir ki, alanlara çıkan Harb-İş üyesi işçiler (Ve onları desteklemek için alana gelen diğer iş kollarından işçiler ve sendikacılar) tepkilerini asıl olarak Türk-İş üst yönetimine yöneltmişler, bu tutumlarını “Türk-İş istifa!” sloganlarını sıkça haykırarak göstermişlerdir.
Bu köşede daha önce de çeşitli vesilelerle ifade edildi; kamuda TİS’ler, sadece kamu işçileri için değil özel sektör de dahil tüm işçilerin ve kamu emekçilerinin yakında başlayacak TİS görüşmeleri içinde referans olacağından tüm işçi sınıfı ve emekçiler için önemlidir.
O zaman işçi ve kamu emekçisi sendikaları, ve konfederasyonları bu öneme uygun olarak davranmak zorundadır.
Kamudaki sözleşmelerin önemine ek olarak; ağustosta kamu emekçilerinin ilk TİS görüşmelerinin başlayacağı ve bu yılın sonunda Türk-İş’in olağan genel kurulu olacağı dikkate alındığında; şunlar ayrıca önem kazanmaktadır.
1) Bugün kamudaki sözleşmelerin doğrudan muhatabı olan iş kollarında, şubeler düzeyinde birleşmesi ve ildeki bütün diğer iş kollarından sendikaların şubeleriyle mümkün olduğu kadar geniş bir ittifak içinde mücadeleyi örgütlemeleri belirleyici önemdedir. Bu yapılmazsa sorunun gündemde bile tutulamayacağı Petrol-İş ve Harb-İş’in eylemleriyle görülmüştür.
2) Tes-İş başta olmak üzere Türk-İş’e bağlı sendikaların önemli bir bölümü, Türk-İş üst yönetimiyle aynı çizgidedir. Bu yüzden de Türk-İş’e bağlı ve Türk-İş’i mücadeleci sendikacılık çizgisine çekmek için ortak hareket edeceğini ilan eden sendikalar, bu sözleşmelerin yürütülmesinde de öne çıkmak, Türk-İş’in genel kurulunu bu TİS mücadelesi etrafında örgütlemek, hükümetçi sendikacılık anlayışını bu mücadele içinde tasfiye etmeyi amaçlayan bir tutum almak durumundadırlar. Aksi halde iddiaları sadece iddia düzeyinde kalır.
3) Bu TİS mücadelesi, kamu emekçilerini TİS ve grev hakkı mücadelesiyle birleştirmemek, işçi ve kamu emekçisi sendikalarının ortak mücadelesine dönüştürmeyi ihmal etmek bir adım sonrasını hesap etmeyen bir tutumu olur. Tersine bu birliğin sağlaması için dönem son derece uygundur. Türk-İş içinde birleşen 11 sendika bu gerçekliği de hesap etmek durumundadır.
Seçimin sonucunun ne olacağı elbette sürecin kolay ya da zorluklarının artırıcı olması bakımından önemlidir. Ancak bugünkü koşullarda sürecin zorluklarla dolu olacağını, uzlaşmacı, hükümet yandaşı sendikacılıkla hesaplaşma içinde sendikaların dönüşebileceğini de görmek gerekir.
21.03.2011
KAPİTALİST TEDAVİ ŞİRKETLERİ YAYILIYOR / YAZI DİZİSİ 3
Sağlık yatırımlarının yüzde 75’ini özel sektör gerçekleştiriyor. SGK’nin yaptığı sağlık harcamalarından özel hastaneler şimdiden yüzde 30 dolayında pay alacak kadar ‘sektörel gelişme’ göstermiş durumdalar.
22.12.2010
KALİFİYE İŞÇİNİN PARASI İŞÇİDEN ÇIKACAK
Kalifiye işçinin parası işçiden çıkacak ÇALIŞMA Bakanlığı Müsteşarı Birol Aydemir, endüstri meslek liselerini özel sektöre devredeceklerini açıkladı. Böylece eğitimin içeriğini patronların ihtiyaçları belirleyecek.