Türkiye´de ithalatta sıfır gümrük uygulanması ve gerekli desteğin verilmemesi nedeniyle üretim bir türlü artırılamazken, üreticiler izlenen ithalat politikasının değiştirilmesini istediler.

Bu yılı et, süt, peynir, sebze ve meyveye gelen yüzde 50´ye yakın zammın neden olduğu mutfaktaki yangınla kapatacak olan vatandaş, 2018´i de en az yüzde 15 artacak olan vergi ve harçlarla karşılayacak.

1980 li yıllara kadar, iktisadi gelişme veya ekonomik kalkınma teorileri, iktisat literatüründe önemli bir yer tutmuştur.

Şu günlerde 2018 yılında asgari ücretin ne olacağı tartışılıyor. Ücretlinin, özellikle asgari ücretle çalışanların beklentisi farklı, işverenin beklentileri farklı.

Gümrük vergisi düşürülerek gerçekleştirilen gıda ürünleri ithalatına 9 ayda 1.18 milyar dolar harcanırken bu dönemde 4.9 milyon ton gıda ürünü ithal edildi.

Açıklanan üçüncü çeyrek Gayri Safi Yurt İçi Hasılada (GSYH ) büyüme oranı ile Türkiye Dünya büyüme şampiyonu oldu. Geçici de olsa hepimiz için sevindirici bir sonuçtur. Ne var ki bir toplumun mutluluğu için büyüme tek başına yetmiyor.

Temmuz- Ağustos –Eylül aylarını kapsayan 2017 yılı üçüncü çeyrekte Gayri Safi Yurt İçi Hasıla yüzde 11.1 büyüdü. Büyüme kısmen baz etkisi ile meydana geldi.

Kasım ayında yıllık Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE ) oranı yüzde 12.98‘ e yükselince, ekonomi yönetimi panikledi.

Enflasyonda yükseliş sürüyor. Döviz fiyatlarındaki artış maliyetlere yansıdı. Bu da birçok ürün fiyatının zamlanmasına yol açtı.

Hükümet ‘geçici’ diyor ancak dolardaki artış vatandaşı vurdu. Ekonomi gündemde ilk sıraya yerleşirken, dolardaki artış her ürüne zam olarak yansıyor.

Türkiye ekonomisi ithalata bağımlı olduğu için döviz kurundaki her değişim devletin bütçesini de 80 milyon vatandaşın cebini de doğrudan etkiliyor.

Siyasi iktidar makro göstergeleri işine geldiği gibi yorumluyor. Söz gelimi ihracat patladı diyor ve fakat ithalatın ve sonuçta cari açığın daha fazla arttığını gizliyor.