Türkiye dün yeni bir ses kaydıyla çalkalanıyordu. Yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama sarmalında dönen düzen siyasetinden yeni kirler akmaya devam ediyordu. 17 Aralıkları bu yana ortaya dökülen, oradan oraya taşındığı, sıfırlandığı, elden ele rüşvet parası olarak dolandığı anlaşılan paralar büyük bir servet birikimine neden olmuş. Bakan oğullarının 3-5 kuruş dediğinin milyon, sıfırlanamayan paraların ise on milyonlarca avro olduğunu anlıyoruz.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Kadın Meclisinin düzenlediği 2. Kadın Kurultayı’nda bir araya gelen işçiler, bir kez daha ‘Çalışırken ölmek istemiyoruz’ dedi.

Eylemliliğimizin ve mücadeleyle dolu sendikal geçmişimizin bir parçası olan sanat ve emek buluşması, sendikal tarihimizin sayfalarını dolduran bir gelenek olarak her zaman karşımıza çıkmıştır.

Türkiye gibi çok kısa süre içinde ekonomik-siyasal koşulların bir anda değiştiği, her şeyin açıkça ortada olduğu zamanlarda bile, yalanların gerçekler üzerindeki egemenliğinin bu kadar baskın olduğu bir ülke daha bulmak kolay değil.

Emek mücadelesini izleyen okurlarımız hatırlayacaktır; hava iş kolunun Hükümetin torba yasaya koyduğu bir maddeyle grev yasağı olan iş kolları kapsamına alınmasına tepki gösteren THY´de çalışan Hava-iş üyesi işçiler greve çıkmış, bunun üzerine de 305 çalışan THY yönetimi tarafından işten atılmıştı.

Sene 1991. Ankara´da, Alman ortaklı bir özel şirkette çalışıyorken, sendika getirmek istediğimiz için işten atılmıştık. Genel Müdür, ´Ya ben ya sendika demişti. Belki sendikaya razı olacaktı, ama makul göreceğine gitmemiştik üstelik.

Sendikacılığımızın temel sorunlarından biri de emeği ile geçinenlerde bir sınıf bilincinin olmamasıdır. Sendikaların üye sayısının azlığının nedenlerinden biri de sınıf bilinci yokluğu nedeni ile işçilerin sendikalaşma olgusuna sıcak bakmamalarıdır.

THY´de 305 için son perde THY Yönetimi ile Hava-İş Sendikası arasında yapılan protokolle işten atılan 305 işçiden 256´sı işlerine dönebilecek. Ancak açtıkları davadan feragat etmek şartı ile ve kıdemleri sıfırlanarak

Taşeron işçi sayısı, 11 yılda 6-7 kat artarak yaklaşık 2,5 milyona çıktı. Uyguladığı ve teşvik ettiği istihdam politikalarıyla bu tablonun sorumlusu hükümet değilmiş gibi, son birkaç yıldır hükümet diline taşeron işçisinin sorunlarını dolamış durumda.

Mustafa Kemal Paşa´nın 1919 yılı Haziran ayında Havza´da yaşadığı olay bilinir. Bir köylü, vatanı kurtarma mücadelesinden söz eden Kemal Paşa´ya, benim için vatan, tarlamın sınırlarında biter türü bir söz eder.

Özelleştirmeye karşı Muğla Yatağan´dan Ankara´ya doğru yola çıkan Yatağan işçilerinin yollarının kesilmesi Ankara´daki eylemi gölgeleyemedi. Zonguldak´tan gelen işçiler ile birlikte binlerce işçi Yatağan işçilerine destek olmak ve özelleştirmeleri protesto etmek için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı´na yürüdü.

Maden ve enerji işçileri, Ankara´da yaptıkları eylemde özelleştirmeye karşı mücadelelerinin süreceğini açıkladı. Hükümet istifa sloganının sık sık atıldığı eylemde yapılan konuşmalarda, işçilerin Ankara´ya gelmelerine izin verilmemesine tepki gösterilerek, Biz yola devam edeceğiz mesajı verildi.