Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
23 Ocak 2014
PARALEL FAİZ

Merkez Bankası, faiz, kur, RTE ve lobi canavarları eşliğinde ekonomide iplerin iyice koptuğu dönemlerden geçiyoruz. Merkez Bankası, ekonomide paralel uygulama nasıl oluyormuş gösteriyor bizlere. Üstelik Erdoğan´ın direktifleriyle. Tarih, faiz artırımına gitmeden faizleri arttıran bir Merkez Bankası örneğini şaşkınlıkla ve bir o kadar da alaycı bir gülümsemeyle izliyor.

PARALEL FAİZ

Merkez Bankası, faiz, kur, RTE ve lobi canavarları eşliğinde ekonomide iplerin iyice koptuğu dönemlerden geçiyoruz. Merkez Bankası, ekonomide "paralel uygulama" nasıl oluyormuş gösteriyor bizlere. Üstelik Erdoğan’ın direktifleriyle. Tarih, faiz artırımına gitmeden faizleri arttıran bir Merkez Bankası örneğini şaşkınlıkla ve bir o kadar da alaycı bir gülümsemeyle izliyor.
Kendi yarattığı ekonomik düzenin kendi rejimini vurduğu noktada, faizleri artırmanın kaçınılmazlığına çaresizce teslim olan Erdoğan, sadece lafla imaj kurtarmaya çalışıyor. Tanıdık mı tanıdık bir senaryo… Dünün Davos’u bugünün Brüksel’i, yine aynı şov, sahnede Erdoğan ve yine öylesine bir kabadayılık senfonisi. "One minute, alkışlar Merkez Bankası’na"
Gerçekte ne oldu? Merkez Bankası merakla beklenen Para Politikası Kurulu toplantısında hiçbir faizi değiştirmediğini açıkladı. Lakin gerekli gördüğü durumlarda (ek parasal sıkılaştırma gerekli görülürse) bankalararası piyasadaki faizlerin %7,75 yerine %9 olmasını sağlarım dedi. Yani sağ eliyle sol kulağını gösterdi, doğrudan değil dolaylı yoldan faizleri arttırdı. Ne var ki bugün ekonomide alınan kararları iktisadi bir bakış açısıyla yorumlamak veya düzenin diliyle bile değerlendirebilmek artık pek mümkün değil.
Belli ki piyasanın algısıyla hükümetin algısı bugünlerde denk düşmüyor. Bunun elbette tek bir açıklaması var, iktidar içi çatışma bugün ekonomi arenasında öyle bir kızışıyor ki, kararlar iktisadi bağlamdan gittikçe koparak salt siyasi bir nitelikle öylece ortada kalıyor. Ekonomi yönetimi ise bu karara kılıf biçmenin arayışında.
Gerek MALİye Bakanı Şimşek, gerekse de Ekonomi Bakanı Zeybekçi’nin açıklamalarında net döviz açığının yüksek olmadığı ve kurdaki yukarı yönlü hareketin ekonominin temel dengelerine zarar vermeyeceği tekrarlanıp duruyor. Velhasıl rakamlar hiç de öyle demiyor.
Bugün Türkiye ekonomisinde enflasyon sorunu giderek büyümektedir. Karşımızdaki enflasyon da talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonudur. Yani kurdaki artış, üretimde kullanılan girdilerin ve enerjinin maliyetini arttırmakta, bu da enflasyonist baskıyı pekiştirmektedir. Türkiye ekonomisi, büyümesini sıcak para girişine endeksleyen bir ekonomi olmasaydı, olası bir faiz artışını maliyet artışını daha da tetikleyebilen ve bugünlerin bir tartışma konusu olan stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) riskinin gerçekleşmesine ekonomiyi bir adım daha yaklaştırabilen etkisiyle açıklamak yeterli olabilirdi. Fakat, bugün dış dünyadan gelecek sermaye akımlarına muhtaç bir ekonomi var karşımızda. Ve bu kaynağı ülkeye çekmenin maliyeti de faiz. Faizler enflasyona göre düşük kaldığında, bu para kaçıyor.
Bugüne kadar AKP de ekonomide yarattığı büyüme albenisini bu faizleri yüksek tutarak dış dünyadan çektiği kaynağa borçlu. Peki bugün faiz artışından kaçınmanın maliyeti ne? Kurdaki yükseliş enflasyonu tetiklediği gibi bir de özel kesimin dış borç stokunu şişirdikçe şişiriyor. Özel kesimin elindeki dış borç 2013 3. çeyrek itibariyle 255 milyar doların üzerinde. Bu, önlem alınmaz ise şirketleri ciddi bir maliyet kısma yoluna itecektir ki bunun Türkiye’deki pratiği işten çıkarmalar olmuştur.
MALİye Bakanı Şimşek’in "o kadar da riskli değil" dediği kısa vadeli net döviz açığı ise patlamaya yakın bir dinamit gibi. Kısa vadeli dış borç stoku, kasım ayı sonu itibariyle 2012 yılı sonuna göre yüzde 28,7 oranında artışla 129,4 milyar dolara yükseldi bile. Kurdaki tırmanış önlem alınmaz ise ilk buradaki dinamiti patlatacak, buna kuşku yok. Kuşkusuz faiz artışı, toplumun emekçi kesimleri için arzu edilen durumlar yaratmaz.
Faizlerin artması, toplam gelirde emeğin payından faiz gelirlerine doğru bir transferi meydana getirir. Dolayısıyla artışın savunulacak bir yanı yoktur. Bu artışın kaçınılmaz hale gelmesi sadece her yanı göçük haline gelmiş, askıda duran ekonomilere özgü bir hadisedir. Şüphesiz lobi gibi yarattığı sahte canavarlar üzerinden yazdığı sahte kahramanlık hikayeleriyle hükümet bu işi çözemez. Artık bunu dünya kamuoyu da yemez.
Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal olduğunu bildiği için, artık sadece karizmayı kurtarmanın peşinde olduğu da bir gerçek. Esasında artmış olan faizleri "artırmadığı" için Merkez Bankası’na Brüksel’den aferin veren Erdoğan’ın davranışları başka nasıl açıklanabilir ki?

DİĞER HABERLER
SENDİKADAN BEKLENEN
SENDİKADAN BEKLENEN

Yıl 1965. 1952 yılında kurulan Türk-İş’in yönetiminde genel başkan olarak Seyfi Demirsoy ve genel sekreter olarak Halil Tunç var. Bu ikilinin yönetiminde Türk-İş altın yıllarını yaşıyor.

ASGARİ ÜCRETTE SİHİRLİ SAYI 25 AMA HANGİ 25?
ASGARİ ÜCRETTE SİHİRLİ SAYI 25 AMA HANGİ 25?

Ekonomi Gazetesi Ankara Haber Müdürü Hüseyin Gökçe, Ankara Günlüğünde asgari ücretle ilgili masadaki rakamları kaleme aldı.

İSTANBUL’DA YAŞAMANIN MALİYETİ ASGARİ ÜCRETİ 4’E KATLADI
İSTANBUL’DA YAŞAMANIN MALİYETİ ASGARİ ÜCRETİ 4’E KATLADI

İstanbul Planlama Ajansı, ekim ayı rakamlarına göre İstanbul’da yaşamanın maliyeti asgari ücretin 4 atına çıktı. Buna göre bir ailenin yaşama maliyeti 10 ayda 20 bin liradan fazla artış gösterdi.

EMEKÇİNİN GÜNDEMİ ASGARİ ÜCRET
EMEKÇİNİN GÜNDEMİ ASGARİ ÜCRET

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanmasına kısa süre kala zam tartışmaları yoğunlaşmaya başladı. Emekçi komisyondan çıkacak karara odaklandı.