Gıda zincirinin ilk halkası olan tohum, biyolojik ve kültürel çeşitliliğin temelini oluşturur. Kaliteli tohumun verimliliğin ve üretimin artırılmasında, üretim maliyetinin düşürülmesinde çok önemli bir rolü vardır.
Kaliteli tohum verimi yüzde yüz artırıyor
Kaliteli tohumluğun verimi artırmadaki payı hububat ve baklagiller gibi kendine döllenen bitkilerde yüzde 20-30 düzeyinde, mısır ve ayçiçeği gibi yabancı döllenen bitkilerde ise yüzde 100’lerin üzerindedir.
Piyasa 41 milyar dolarlık değere sahip
Küresel tohum piyasası yaklaşık 41 milyar dolarlık bir değere sahiptir. Ticari tohum pazarında yüzde 26’lık (10,7 milyar $) paya sahip olan monsanto en büyük şirkettir. Onu yüzde 21’lik (8,6 milyar $) pazar payı ile dupont pioneer ve yüzde 8 (3,3 milyar $) ile syngenta izlemektedir. Dow yüzde 4 (1,6 milyar $) ve bayer ise yüzde 3 (1,2 milyar $) paya sahiptirler. En büyük yedi arasında yer alan diğer şirketler limagrain (yüzde 5) ve kws’dir (yüzde 4). 2016 Yılında alman kimya ve ilaç devi bayer, tohum ve tarım ilaçları üreticisi amerikan monsanto firmasını 66 milyar dolara satın aldı. Bayer’in dünya tohum piyasasındaki payı yüzde 29’a yükseldi. Böylelikle bayer dünyanın en büyük tohum ve tarım ilacı üreticisi haline geldi.
Öte yandan amerikalı kimya devleri dupont ile dow chemical 130 milyar dolar karşılığında birleşme kararı aldılar. Dev birleşme sonucunda şirketin küresel tohum piyasasındaki payı yüzde 25’e yükseldi.
1980’de özel sektörün kontrolüne geçti
Türkiye’de, 1980’li yılların başlarında tohumculuk sektörüne ilişkin politikalarda önemli değişiklikler yapılarak, kamuya dayalı bir tohum tedarik sisteminden özel girişime dayalı bir tohum endüstrisi modeline geçilmiştir.
Neoliberal ekonomiye geçilmesi ile birlikte tohumluk dış ticaretindeki kısıtlamalar kaldırılarak özel sektör yatırımlarının önü açılmış, yerli veya yabancı pek çok tohumculuk şirketi ya doğrudan veya ortaklıklar yoluyla sektöre girmiştir.
Tablo
Kamunun faaliyeti sınırlı
Türkiye tohum tedarik sistemi içerisinde kamu tohumculuk kuruluşları buğday, arpa ve bazı yem bitkileri gibi kendine döllenen bitkilerle sınırlı bir üretim ve dağıtım faaliyeti içerisindedir. Özel tohumculuk şirketleri son yıllarda bu türlerde de pazar paylarını önemli ölçüde arttırmaya başlamışlardır.
Tohum ithalatı 200 milyon dolar
Türkiye’nin 2002 yılında tohum ithalatı 55 milyon dolar iken 2016 yılında 202 milyon dolara ulaşmıştır. 2016 Yılı tohum ithalat değerinin en önemli kalemini yüzde 55 ile sebze tohumları oluştururken, bunu patates (yüzde 10), hibrit mısır (yüzde 9), ayçiçeği (yüzde 7), yem bitkileri (yüzde 5) izlemektedir.
Türkiye’nin ihracatı 150 milyon dolar
2002 Yılında 17 milyon dolar olan tohum ihracatı 2016 yılında 154 milyon dolara yükselmiştir. 2016 Yılı tohum ihracat değerinin en önemli kalemini yüzde 48 ile ayçiçeği tohumu oluştururken, bunu hibrit mısır (yüzde 25), sebze tohumları (yüzde 15) oluşturmaktadır.
Önemli olan kimin ürettiği
2002 Yılında 145 bin ton olan tohum üretimi 2016 yılında 958 bin tona yükselmiştir. Yani son 15 yılda tohum üretimi yaklaşık 7 kat artmıştır. Ama önemli olan tohumu kimlerin ürettiğidir.
Türkiye’de toplam 791 tohum şirketi bulunuyor. Bunların 739’u yerli, 30’u yabancı, 22’si ise yerli ve yabancı ortaklı şirketler. Nicelik olarak her ne kadar yerli sayısı fazla gözükse de önemli olan şirketlerin niteliği. Başka bir deyişle az sayıdaki yabancı ve yabancı ortaklı şirketin toplam pazardan aldıkları pay.
Yabancı şirketlerin payı yüzde 90’a ulaşıyor
Örneğin yabancı şirketlerin mısır, şeker pancarı ve ayçiçeği tohumunda pazar payları yüzde 90’a ulaşıyor. Sebze tohumunda ise yüzde 40 civarında.
Mısır tohumluğu pazarında en büyük pazar payına sahip olan şirket pioneer (yüzde 34). Onu sırasıyla yüzde 31’lik pazar payı ile monsanto, yüzde 11’lik pazar payı ile kws izledi.
tablo2
Şirketlerinin payı büyük
Yağlık ayçiçeği tohumluğu pazarında yüzde 38’lik oranla en yüksek payı limagrain aldı. Limagrain’i yüzde 27’lik pazar payı ile pioneer ve yüzde 16’lık pazar payı ile syngenta izledi.
Köylünün tohum ve fide satması yasak!
2006 Tarihli ve 5553 sayılı tohumculuk kanunu ile çokuluslu şirketlerin hakimiyetine açık bir döneme girilmiştir. Bu kanunla köylülerin kendi tohumluklarını ve bunlardan üretilen fideleri satmaları yasaklanmış; çiftçi çokuluslu şirketlerin üzerinde patent koyarak tekel kurduğu hibrit tohumlara mahkûm edilmiştir.
Tohum, çokuluslu şirketlerin elinde!
Tohumculuk kanunu’nun “yetki devri” başlıklı 15 inci maddesi ile tohumlukların üretim izni, sertifikasyonu, ticaret izni ve piyasa denetiminin türkiye tohumcular birliği’ne (dolayısıyla çokuluslu şirketler veya onların yerli ortaklarına) devredebileceği hükmü getirilmiştir. Nitekim 3 nisan 2012 tarihinde çıkarılan tohumculuk hizmetlerinde yetki devri yönetmeliği’nin 18/a maddesiyle piyasa denetim yetkisi birliğe devredilmiştir.
Sadece sertifikalı tohuma destek var!
Önceki tarım bakanı faruk çelik “2018 yılından itibaren tüm tohumların sertifikalı hale getirilmesine ilişkin karar alındığını, 2018’de sertifikalı tohum kullanmayan çiftçilerin destek alamayacağını” duyurdu. Ardından türkiye tohumcular birliği bu kararla “çiftçinin, tarımın ve ekonominin kazanacağını” açıkladı. “Çiftçi”den kasıt endüstriyel üretim yapan büyük işletmeler. “Tarım” denilen ise birçoğu çokuluslu şirketlerden oluşan kendi üyeleri. “Ekonomi” ise büyük marketlere ürün satan tedarik zincirleri.
Geçimlik tarım yapan küçük aile işletmelerinin elbette bu işten bir kazancı olmayacak. Atalarından kalma yerel tohumlarla yetiştirdiği ürünlerini pazarlamaya çalışan küçük çiftçiler bu düzenlemeden sonra suçlu muamelesi görecekler.
Amaç yerel tohumun yayılmasını önlemek
Bu politika yerel tohumların yayılmasını engelleme amacını taşımaktadır. Oysa yerel tohumlar gerek hastalık ve zararlılara dirençli olmaları nedeniyle tarım zehirlerinin daha az kullanılması, gerekse gıda içeriklerinin zenginliği ile büyük avantajlara sahiptirler. Daha da önemlisi bu tohumlar kuraklığa daha dayanıklıdır.
Dünyayı küçük aile işletmeleri doyuruyor
Dünyadaki toplam 570 milyon tarım işletmesinin yüzde 90’ından çoğu 20 dekarın altında toprağa sahip küçük aile işletmeleri olup, bunlar dünyada gıda ihtiyacının büyük kısmını karşılamaktadır.
Çiftçilerin kendi tohum ve fidelerini satmaları engellenemez
Uluslararası bitki genetik kaynakları anlaşması’nın 9’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasına göre çiftçilerin tohum veya fidelerini satmaları engellenemez.
Yerel tohumların kökünü kazımaya yönelik çabalar durdurulmalı; sertifikalı tohumlar yerine yerel tohumların ıslahına ağırlık verilmeli; çiftçiler bilgi ve parasal desteklerle yerel tohum üretimi için teşvik edilmelidir.
Doğa ve insan dostu üretim modelleri olan sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Bizim köylülüğe dayanan teknolojilere ihtiyacımız bulunmaktadır, şirket biyoteknolojilerine değil.