POLONEZ İŞÇİLERİ KARARLI: KİMSE BİZİ YIKAMAZ
Polonez işçilerinin halaylarla, türkülerle sendikal hakları için verdiği mücadelede 22 gün geride kaldı. Aydınlık’a konuşan işçiler, ‘Bu artık onur meselesi. Hiçbir zaman ödün vermeyeceğiz.’ dedi
Polonez Gıda’da işverenin sendikaya üye olduktan sonra yüz kızartıcı suç işledikleri iftirasıyla işten çıkardığı 135 işçinin mücadelesi Tekgıda-İş Sendikası öncülüğünde 19 Temmuz’dan bu yana sürüyor. Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, sanatçıların yalnız bırakmadığı Polonez işçileri, fabrikaya sendikalı olarak girecekleri gün için kararlılık ve coşkuyla fabrika önünde mücadele ediyor.
Sendikal örgütlenme sürecinin en başından beri içinde olan ve ilk işten çıkarılan işçilerden Engin Gürbüz ve Nuh Kaya ile konuştuk. Polonez işçilerinin gücünü Gürbüz ve Kaya’nın azimli karakterlerinde bir kez daha gördük.
17 YILLIK PERSONELİ POSTAYLA İŞTEN ÇIKARDI
Engin Gürbüz, 17 yıl fabrikaya emek vermiş. Fakat vardiya amirliği yaparken memleketine hasta ziyaretine gitmek için çıktığı yıllık izni sırasında bir gün evine gelen posta ile işten çıkarıldığını öğrendi. Gürbüz, şöyle anlattı süreci:
“Özellikle kadın arkadaşlarımızın hem ücret dengesizliği hem de iş yoğunluğundan serzenişi vardı. Biz de arkadaşların desteğiyle sendikalaşma yoluna gittik. İzindeyken işten çıkarıldığım noter aracılığıyla evime gelen bir postayla bana bildirildi. Üzüldüm çünkü 17 yıllık bir geçmişimiz vardı şirkette. Şirketin tam donanımlı elemanlarından biriyim. Hijyenden ilk yardıma iş güvenliğine kadar birçok eğitimim, sertifikam var.
‘HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR’
“Küçülmeye gidiyoruz’ diye beni işten çıkardılar ama ondan sonra taşeron işçilerle yerimizi doldurmaya çalıştılar. Bunun için mücadele ettik. Polis zoruyla bizim direnişimi kırmaya çalıştılar. Biz de sendikamız öncülüğünde mücadele ettik. Sendikamız bizi hiç yalnız bırakmadı. Kaymakamlığa da yürüdük, eylem yerimizi de yeniden aldık. Direnişimize dört bir yandan destek var. Başarıya da kavuşacağız.
“İşimizi de markamızı da seviyoruz. Halka hizmet için elimizden geleni yapacağımızdan herkes emin olsun. Sadece yoğun tempo hepimizin canına yetmişti. Bir söz vardır: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Her zaman benimsedim bu sözü. Arkadaşlarımın yanında olmayı tercih ettim. Arkadaşlarımız da hiçbir zaman yalnız bırakmadı, onlarla da gurur duyuyorum. Böyle kardeşlik içinde mücadelemize devam edeceğiz.”
SÜRGÜNDEN SÜRGÜNE
Nuh Kaya, iki senedir Polonez Gıda’da çalışıyordu. Önceden çalıştığı iş yerlerinden tecrübeli örgütçü; sendika temsilcilikleri yapmış. 2009 yılının Aralık ayında başlayan büyük TEKEL işçi direnişine destek vermiş; üç gün üç gece eylem alanında uyuyup uyanmış. Kaya “Ben devletçiyim, emekçiden yanayım bu yüzden arkadaşlarıma sendikayı anlattım. Sonra da beni sürmedikleri yer kalmadı fabrikada.
Kasaphaneden üretime, üretimden kalıp sökmeye, sonra fırınlara sürdüler. En son baharathanedeydim. Ama yılmadık. Benim kiram 15 bin lira 20 bin lira maaş alıyordum.” dedi.
‘KİMSE BİZİ YIKAMAZ’
Sabahtan akşama kadar fabrika önündeki alanda direniş kolay değil. Temmuz, ağustos… Hava sıcak, güneş tepede. Kaya ile konuşurken şunları anlattı:
“Geçen gün oğlum ‘Baba sen yanmışsın, yanmıyordun.’ dedi. Oğluma ağlayarak cevap verdim. ‘Arkadaşlarla tatile gidiyoruz.’ dedim. Biz emekçiyiz. Bu saatten sonra iş onu meselesi. Bir markanın etiketi bellidir ama insanın emeğinin fiyatı olmaz. Bu birlik bizde olduğu sürece kimse bizi yıkamaz. Buradaki arkadaşlarımız 15-20 yıllık personel. Hijyenden gıdaya türlü eğitimler aldılar. Bizim tek amacımız var o da gönül rahatlığıyla eve ekmek götürmek.
“En çok zorumuza giden de 20 yıllık elemanı hiçbir gerekçe göstermeden bir SMS ile kapı dışarı etmeleri oldu. Hem de Kod-46 ile. Yani yüz kızartıcı suçlarla… Yahu senin şahidin, kamera kaydın, tutanağın var mı? Bir insana bu lekeyi nasıl vurabilirsin? İşte bu yüzden biz de hiçbir zaman inancımızdan ödün vermeyeceğiz.”