POLONEZ İŞÇİSİNE SANATÇI DESTEĞİ
Gazetemiz yazarları besteci Ekrem Ataer ve Türkolog Ece Ataer, sendikal haklarını kullanmak için 19 Temmuz gününden beri mücadele veren Polonez Gıda işçilerini ziyaret etti.
İşlenmiş gıda üreten Polonez’in İstanbul Çatalca’da kurulu üretim tesisinde yaşanılabilir ücret ve insan onuruna yakışır çalışma koşulları için Tekgıda-İş Sendikası’na üye olan işçilerden 135’i yüz kızartıcı suç işledikleri iftirası atılarak tutanak bile tutulmadan tek bir SMS ile işten çıkarıldı. Anayasa ile güvence altına alınan hakları için sendikalar Tekgıda-İş ile mücadeleye koyulan işçiler bu süreçte kolluk kuvvetlerinin sert müdahalesiyle de karşılaşmış, yaralanan işçiler olmuştu. Son olarak 28 Temmuz günü eylem alanlarının kolluk kuvvetleri tarafından abluka altına alındığını görünce Çatalca Kaymakamlığı önünde sabaha kadar nöbet tutarak başarı elde etmişti.
KARNAVALLARIN PROTEST RUHU EYLEM ALANINDA
Polonez işçilerine bir destek ziyareti de Aydınlık yazarlarından geldi. Ziyaretlerini Aydınlık’a değerlendiren Ekrem Ataer, “Çok büyük bir inanmışlık gördük ve Türkiye’nin üretiminde taşıyıcı güç olduklarının farkında olan emekçilerimizle karşılaştık.” dedi ve duygularını şöyle anlattı:
“Trakya’nın ruhunu da Polonez işçilerinin alanına girdiğimizde hissettik. Bütün kadınlar dans ediyordu. Adeta bir karnaval havası vardı. Bu görüntü beni çok etkiledi çünkü karnavalların da protest bir ruhu vardır. Bu ruhun orada yeşerdiğini ve kadınların emeklerine olan inancını gördük. En öndelerdi. İkincisi, Türkiye de emekçi sınıfının yıkarak dökerek değil Türkiye’nin gelecekteki üretim heyecanında olduğunu hissettik. Bu onarıcı inancın kavgası da var elbette ama Türkiye’yi emekçinin elleri üzerinde yükseltmeye olan inancı da çok kuvvetli. Bu ruhun önünde kimsenin durması mümkün değil. Emekçilerin elleriyle ürettiği bereketli dereler akıp nehirlerle buluşup çağlayanlar yaratacaktır.
MAHSUNİ TÜRKÜLERİNDE BULUŞTULAR
“Grev alanları hep polisin başında nöbet tuttuğu, her dakika bir olayın olacağı ve bir takım emperyalizmin oyuncağı grupların elinde olan yerler gibi bir izlenim oluşturdu yıllar içinde. Ama bu artık böyle değil. Ülkenin milli demokratik devrimine inanan insanlar önce kendi haklarını alacak sonra da bu haklarla birlikte oluşacak enerji ülkenin üretim gücünü canlandıracak. Polonez işçileri bunun mimarı olduklarını da gösterdi. Çok mutlu olduk; Mahsuni türküleri, Muhlis Akarsu türküleri söyledik. Hep birlikte ‘Yirminci yüzyılda kula kulluk yakışır mı’ dedik. Biz her alanda bu üretim devrimine inanmış emekçilerle yürüyeceğiz. Bu inancımızı da sanatın diliyle paylaştık.”
COŞKU, SEVGİ VE MİZAH
Ece Ataer de eylem alanında kadınların yoğun olduğuna dikkat çekti. Ece Ataer, eylem alanının antik dönemden kalan karnavallara benzediğini belirterek “Alanda her şeyden önce bir sevgi, coşku ve mizah var. Bu da aslında çok eski çağlardan gelen zaman zaman unuttuğumuz direniş biçimlerini bize tekrar tekrar hatırlatıyor. Anlıyoruz ki bu bir davranış biçimi olmuş. Kadınlar ve erkekler el ele bunun bize çok güzel bir örneğini gösterdi.” ifadelerini kullandı.