SAAT TEKEL’E BEŞ VAR…
“Biz açlığa yatmak üzereyiz, yine görmezlerse bizi ölüme yatacağız. Yazın bunu…” diyor Samsunlu TEKEL işçileri… “Bizim iş, ekmek ve onur mücadelemize ‘bunlar ideolojik’ diyenler, önce işletmelerimizi sonra bizi nasıl ideolojik olarak sattılarsa 14 Ocak’tan sonra da işçinin ideolojisini görecekler!
“Ben bir TEKEL’dir tutturmuşum
Oh ne iyi, TEKEL’li şiirler yazıp isyan ediyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi sokakların
Biraz TEKEL sürüyorum güzelleşiyor
Sözler söylüyorum, şiirler yazıyorum
TEKEL işçileri üstüne
Saatim her zaman TEKEL’e beş var
Ya da TEKEL’i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan TEKEL geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden TEKELdeyiz
Günlerden TEKELertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
İşçi kokusu sarmıştır sokakları
Onların gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onların ışığı
4-C’yi, özelleştirmeyi, BAT’ı övmeyin yanımda döverim
TEKEL işçilerini övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir sigara da sizinle içeriz, TEKEL’li iki laf ederiz
Onları siz de seversiniz benim gibi ama yağma yok
TEKEL’i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben TEKEL işçilerini düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi, ölüm bile kötü değil
TEKELsizlik kadar
Onu duymayan hükümet yıkılsın
Önünde eğilmeyen vekiller devrilsin
Onu sevmeyen AKP taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört, elde var TEKEL
Bundan böyle dünyada direnişin adı TEKEL olsun”
Bugün şanlı TEKEL direnişi 29. gününe girerken 14 Ocak’a beş kala, saatlerimiz TEKEL’e ayarlı… Kadınıyla erkeğiyle o yiğit işçilerle birlikte çarpıyor yüreğimiz… Soysuz bir çağda çürürken her şey, Ankara’da yaktıkları direniş ateşini alevlendirmeye koşuyor işçiler…
“Biz açlığa yatmak üzereyiz, yine görmezlerse bizi ölüme yatacağız. Yazın bunu…” diyor Samsunlu TEKEL işçileri… “Bizim iş, ekmek ve onur mücadelemize ‘bunlar ideolojik’ diyenler, önce işletmelerimizi sonra bizi nasıl ideolojik olarak sattılarsa 14 Ocak’tan sonra da işçinin ideolojisini görecekler! Ideolojik olarak ya öleceğiz, ya da insanca yaşayacağız . Ölmek var, dönmek yok dedik bir kere! Kefenlerimizi giyeceğiz, yaşamak için… Yaşamak direnmektir, direnmek yaşamak!.. Sizi orada görmek istiyoruz, gelecek misiniz?” diye soruyorlar.
Geleceğiz diyorum. Çünkü, siz kazanırsanız hepimiz kazanacağız. Çünkü, TEKEL işçilerinin mücadelesi demiryolları, maden işçileri, tersane, hastane işçilerinin, kamu emekçilerinin, güvencesizlerin tüm ezilenlere ışık olacak Ve belki de uzun yıllar sonra ilk kez "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" şiarı somutlanacak TEKEL direnişiyle…
Gün; sınıf kardeşlerimizle omuz omuza mücadele günüdür. TEKEL işçilerinin yaktığı direniş ateşinde birlikte yanma günüdür. İstanbul’dan, Adıyaman’dan, Diyarbakır’dan, Adana’dan, Samsun’dan TEKEL işçileri yolumuzu gözlüyor. Ankara’nın ayazında donan kardeşlerimizi, yüreğimizin ve bilincimizin ateşiyle ısıtmaya gidiyoruz.
AKP’nin 7 yıllık işçi düşmanı taşeron diktatoryasının tavizi yoksa, bizim de tavizimiz yok! 12 Eylül’den bu yana 30 kış geçirdik. Kışlarımızı 1989 bahar eylemlerinde, büyük madenci yürüyüşünde, SEKA işçilerinin direnişinde nasıl bahara çevirmeye çalıştıysak bugün de direneceğiz. Uzlaşmayacağız!.. “Silkele başkan düşüyorlar!..” diye haykırmıştı 4 Ocak 91’de Zonguldaklı maden işçileri sendika başkanlarına… TEKEL işçileri de bugün aynı sloganı haykırıyor Türk-İş’in önünde… Silkeleyecek başkanlar, başka yolu yok! Ya silkeleyecekler, ya silkelenecekler!
Belma Nur Kartal / belmanur@gmail.com