SAĞLIK BALONU PATLIYOR
Namerde muhtaç olmamak diye bir laf vardır. Hastalanırsanız. Paranız yoktur. Namerde muhtaç olursunuz.
"Namerde muhtaç olmamak" diye bir laf vardır.
Hastalanırsanız. Paranız yoktur. Namerde muhtaç olursunuz.
Böyle bir durumda sizi namerde muhtaç etmeyene kendinizi borçlu hissedersiniz.
AKP 2012 yılının başlarına kadar bu işi iyi yaptı.
Ancak 2012 yılında sağlık balonu patladı.
Türkiye Cumhuriyeti, çok kısıtlı olanaklara karşın, başından itibaren parasız, nitelikli ve erişilebilir bir sağlık hizmeti vermeye çalıştı; koruyucu hekimliği geliştirdi.
Emperyalizm, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren sağlık hizmetlerini özelleştirmeye, yerelleştirmeye ve bir bütün olarak çökertmeye çalıştı. Bu nedenle, kamu sağlık hizmetlerine aynlan olanaklar sınırlandınldı. Birçok zorluğa ve bazı eksikliklere karşın, kamu sağlık hizmeti nitelikli ve düşük maliyetliydi.
AKP ise, kamu yerine özel sağlık hizmetlerini yerleştirmeye çalıştı.
SSK sağlık hizmetleri çökertilirken Türk-İş‘in SSK Yönetim Kurulundaki temsilcileri ise hükümetle işbirliği yaptı.
AKP ne yaptı?
SSK hastanesinde eczane önünde ilaç almak için sıra bekleyen hastanın sorununu çözdü.
SSK eczacısı sayısını mı artırdı? Hayır. Özel eczaneleri devreye soktu. Bizim sigortalılanmız da bundan çok memnun kaldı.
Peki, sonra ne oldu?
Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaç giderleri 2002 yılında 4,3 milyar TL iken, 2010 yılında 13,5 milyar TL oldu.
Bu terazi bu ağırlığı çekememeye başladı; sağlık balonu patladı.
Ayakta tedavide ilaç giderinin yüzde 20’sini ödeyen sigortalı, aynca reçetedeki ilaç sayısına göre ilaç parasına katkıda bulunmaya başladı. Bazı ilaçlar da sosyal sigortalann kapsamı dışına çıkanldı.
Bugün homurdanan sigortalı, genel seçimlerden önce hayatından memnundu ve sıra beklemeden eczaneden ilacını kolayca almasını sağlayan AKP’ye oyunu veriyordu.
Sigortalımız SSK hastanesinden şikayet ederdi. AKP onu filmlerde gördüğü sağlık hizmetine kavuşturdu. İstediği özel hastaneye gidebildi. Özel hastanenin personeli, müşteri kaçırmamak için, ona çok nazik davrandı. Gerekli gereksiz bir sürü tahlil, ameliyat yapıldı. Yıldızlı otellere benzeyen odalarda yatıldı. "Allah bize bu imkanlan sağlayan Ak Partiden razı olsun" dendi.
Ama sağlık hizmetlerinin özel sektör eliyle sürdürülmesinin yüksek maliyetinin acısı 2012 yılında çıkmaya başladı.
2012 yılında göreceğiz bakalım, kamu sağlık hizmetleri mi iyiymiş, özel mi?
Bu terazi artık özel sektör eliyle yüksek maliyetli sağlık hizmetinin yükünü de çekemiyor. Gereksiz ilaçlar, analizler, ameliyatlar ve benzerleri, ilaç tekellerinin, hastane tekellerinin ve bazı doktorlann kasasını dolduruyor; ancak insanlan namerde muhtaç ediyor. 2012 yılında nasıl bazı sağlık hizmetlerinin sosyal sigortalann kapsamı dışına çıkanldığını, bazılannda katkı paylannın nasıl arünldığını göreceğiz.
Bizler zaten bunu yıllardır biliyor ve söylüyorduk.
Özel eczaneden ilacını hemencecik alabilen, özel hastanelere gidebildiğinde yüzünde gülücükler açan, yeşil karttan yararlanan ve AKP’ye hayır dualar eden vatandaşlarımız, 2012 yılından itibaren kamu sağlık hizmetlerini fellik fellik arayacak.
Artık namerde muhtaçlar.
Sağlık balonu patladı.
Ya bizim yanımıza gelecekler ve devlet tarafından sağlanan, parasız, nitelikli, erişilebilir bir sağlık hizmeti sisteminin kurulması için emperyalizme, kapitalizme ve AKP’ye karşı birlikte mücadele edeceğiz.
Ya da çaresizlik içinde bir cemaatin kulu olup, sadaka gibi lütfedilen bir sağlık hizmetinden yararlanabilmek için sürünecekler veya sayılan çok fazla olan namertlere öyle bir muhtaç olacaklar ki, felekleri şaşacak.