TMMOB Makina Mühendisleri Odasının her ay hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 37’ncisini “Sanayide kadın emeği” konusuna ayırdı.
TÜİK, SGK ve çeşitli bakanlık verileri kullanılarak yapılan analizde, kadının işgücü piyasasındaki, özellikle imalat sanayisindeki yerine dikkat çekildi. Kadının kayıtdışı çalıştırılmasının, ücrette uğradığı cinsiyet ayrımcılığının vardığı boyutlara dikkat çekilen araştırmada ortaya çıkan sonuçlar şöyle:
TMMOB Makina Mühendisleri Odasının her ay hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 37’ncisini “Sanayide kadın emeği” konusuna ayırdı.
TÜİK, SGK ve çeşitli bakanlık verileri kullanılarak yapılan analizde, kadının işgücü piyasasındaki, özellikle imalat sanayisindeki yerine dikkat çekildi. Kadının kayıtdışı çalıştırılmasının, ücrette uğradığı cinsiyet ayrımcılığının vardığı boyutlara dikkat çekilen araştırmada ortaya çıkan sonuçlar şöyle:
İŞGÜCÜNE KADIN KATILIMI
Türkiye’de özellikle son yıllarda hızlanan dış kaynağa bağımlı büyüme süreci, kırdan kente göçü hızlandırdığı gibi, kentlerde işgücüne kadın katılımını da artırdı. 2008’de 15 yaş üstü kadınlardan işgücü piyasasına çıkanların oranı yüzde 24.5 iken 2012’de bu oran yüzde 30’u ve 2017’de de yüzde 34’ü buldu. 10 yıl içinde 9 puana yakın bu artış yaşandı.
HİZMET SEKTÖRÜ ÖNDE
Kadın çalışanların tarım dışındaki sayısı 2004-2017 arası 13 yılda 2.5 milyondan 6.5 milyona çıkarak 4 milyon arttı. Kadın istihdamının sektörlere dağılımına bakıldığında tarımın payının gerilediği, tarım dışının ise payının hızla arttığı ama daha çok da hizmetler sektöründe kadının kendisine istihdam olanağı bulduğu görüldü.
Daha çok kayıtdışı istihdamın olduğu ve niteliksiz emek isteyen işyerlerinde iş-aş olanağı bulabilen kadınlar, toplam istihdamdaki yerlerini niceliksel olarak artırmış görünseler de nitelikli bir katılım henüz söz konusu değil.
ÜCRET ERKEKLERİN GERİSİNDE
Dışa bağımlı büyüme süreci, sanayileşmeden çok inşaat ve hizmet odaklı geliştiği için sanayide kadına istihdam imkanları da sınırlı ölçüde yaşandı. Kadın, daha çok giyim, gıda, tekstil gibi nitelikli emek gerektirmeyen sektörlerde ağırlıkla istihdam edildiği, üretim hiyerarşisinde daha çok yönetilen ve karar süreçlerinin dışında tutulan bir pozisyona sıkıştırıldığı tespit edildi.
Kadın çalışanların çoğunun ücretleri de erkek ücretlilerin gerisinde tutuluyor. Kadınların kazançları, erkeklerinkinin ancak yüzde 83’ünde kalıyor. Erkeğe 100 ödeniyorsa, kadına 83 ödeniyor. Bu eşitsizlik, bazı alt sektörlerde artış gösteriyor. Örneğin rafineride 100’e 68’e; tütün-sigara işyerlerinde 100’e 73’e, makine ve kimya sanayilerinde 100’e 77’ye varıyor.
SGK verilerine göre, 2010’da 590 bine yaklaşan kadın ücretli istihdamı, 2017’ye gelindiğinde 893 bine kadar çıktı. Son 7 yılda imalat sanayisinde 303 bin yeni iş, kadınlar için açılırken, ekonominin genelinde kadınlara 1 milyon 656 bin yeni iş yaratıldığı dikkate alındığında, imalat sanayisinden kadına çok az iş çıktığı söylenebilir. Son 7 yılda kadınlara yaratılan güvenceli işlerden ancak yüzde 18’i imalat sanayisinde söz konusu oldu.
İmalat sanayisinde kayıtlı kadın ücretli sayısı 893 bini bularak, imalat sanayisindeki toplam ücretlilerin ancak yüzde 24.3’üne ulaştı.
YÖNETİMDE YOKLAR
Türkiye’de iş sahibi nüfusun yüzde 5’i yönetici olarak iş sürecinde yer alıyor. Çalışanların yüzde 31’ini oluşturan kadınlar, yönetici pozisyonunda olanların ancak yüzde 14’ünü oluşturuyor. Yani yöneticilerin yüzde 86’sı erkek… Teknisyen pozisyonunda da kadınlar kendilerine dörtte birlik bir yer bulabiliyor.