ŞARAP TURİZMİ VE ELAZIĞ
ŞARAP TURİZMİ VE ELAZIĞ
Kültür ve Turizm Bakanlığı geçenlerde Seferihisar’da bir şarap çalıştayı düzenlemiş. Teos Şarap ve Bağ Çalıştayı’nda, basında çıkan kısıtlı sayıda yazıdan öğrenebildiğim kadarıyla, şarabın Türk mutfağındaki yeri ile şarap ve bağcılığın turizm amaçlı kullanımı konuları üzerinde durulmuş.
Basından öğrenebildiğim kadarıyla diyorum çünkü Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sitesinde çalıştayda neler konuşulduğu ile ilgili doğru düzgün bir kaynağa rastlayamadım.
Yine basından öğrendiğim kadarıyla, çalıştayda konuşulan konular "slow food" kapsamında ele alınmış. Şarabı endüstriyel gıda ürünlerine Don Kişotvari bir savaş açan romantik bir akımın kapsamında ele almanın absürd bir durum olduğunu belirtip, geçelim.
Şarabın Türk mutfağındaki yeriyle ilgili arayışlar yeni değil. Kayra bu konuda iki yıl önce "Türk Mutfağı’nda Şarap Algısı" isimli bir platform kurdu ve iki önemli arama konferansı düzenledi. Her iki konferansa da hem konuşmacı hem dinleyici olarak katılıp, yakından izlemiştim. Toplantılarda, şarabın Türk mutfağındaki yeri ve algısıyla ilgili ortak bir aklın oluşması yönünde çok önemli adımlar atıldı.
Konuyu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da sahiplenip çalıştay konusu yapması olumlu bir gelişme kuşkusuz. Bakanlığın şarap ve bağcılığın turizm amaçlı kullanılmasına yönelik arayışı da ümit verici.
Çalıştay’a AKŞAM pazar ekinde özellikle Ege mutfağı ve yemek kültürü üzerine gastronomik yazılar yazan sevgili Nedim Atilla da katılmış. Yazısından öğrendiğime göre, şarap ve bağcılığın turizm amaçlı kullanılması için daha çok şehirden şehre gezilen bazı şarap turizmi güzergahları üzerinde durulmuş.
Şarap turizmi, bu işi en iyi yapan Fransa, İtalya, ABD gibi ülkelerde bölgeseldir oysa. Şarapçılığın geliştiği Bordo, Toskana, Napa gibi bölgelerde, o bölgenin eko-sistemi içinde yapılır. O şehirden bu şehre paket turlarla gezerek yapılmaz.
Şarapseverler aynı zamanda iyi yemekten hoşlanan, yaşamdan zevk almayı bilen kişilerdir. Sadece şarap peşinde seyahate çıkacak turist sayısı çok kısıtlıdır. Şarapsever için şarap hayatın mutlu anlarına eşlik edecek bir renktir, hayatı mutlulaştırmak için kullanılan bir araç değil.
Dolayısıyla, şarapsever turistleri çekmek için şarap mutlaka lezzet, estetik ve keyifle birleştirilerek paketlenmelidir.
Bordo’da, Toskana’da, Napa’da yapılan da bu. Türkiye’de de bu şekilde pazarlanmaya aday pek çok bölge var. Ancak kiminde şarapçılık gelişmişken, kiminde turizm gelişmiş. Şarapçılığın geliştiği bölgelerde gusto beklentisi olan turiste hizmet verecek turizm altyapısı eksik, turizm altyapısının geliştiği bölgelerde şarap üretimi kalitesi yetersiz.
Turizm kalitesinin yüksek olduğu İstanbul, Antalya, Güney Ege gibi bölgeler şarap bölgelerine uzak. Bir tek Kapadokya var hem turizm hem şarapçılık bölgesi olan ama orada da hem turizm altyapısının hem şarapçılığın kalitesinin artırılması lazım.
İstanbul yakınındaki Şarköy, ulaşım olanakları artırılıp, örneğin hızlı feribot seferleriyle desteklense, Türkiye’nin Napa’sı olabilecek kapasitede.
Güney ilçesini içinde barındıran Denizli’nin ise Türkiye’nin Bordosu olma potansiyeli var.
Elazığ, Diyarbakır, Mardin’i barındıran bölge ise turistlerin bir yandan keyifle gezip, bir yandan yöresel lezzetleri ve nefis şarapları tadabileceği Türkiye’nin Toskanası olabilir rahatlıkla. Tabii bunun için bölgeye topyekün bir turizm yatırımı yapılması, halkın turizm konusunda bilinçlendirilmesi ve en önemlisi şarap servisinin yerel lezzetlerle kucaklaşmasının sağlanması gerekir.
Geçen hafta Kayra’nın davetlisi olarak Elazığ’daydım. Kayra’nın modern Elazığ şarap fabrikasını ve birkaç ay önce kaybettiğimiz efsane üzüm yetiştiricisi Şükrü Baran’ın bağlarını gezdik.
Kayra Tekel’den devraldığı Elazığ’daki fabrikayı modernleştirip, baş şarap yapıcısı Daniel O’Donnell’in çabalarıyla bağcıları eğiterek çevredeki bağlara da çağ atlatmış. Şükrü Baran bağları ve Kayra Şarap Fabrikası’na ek olarak, Harput’taki tarihi eserler de, şarap turizmini destekleyen yönleri Elazığ’ın.Ve tabii yöresel mutfağı. Öğle yemeğinde tattığımız Elazığ mutfağına bayıldım. Yörede yetiştirilen üzümlerden üretilen şaraplar da mükemmel uyum sağladılar bu mutfağa.
Hele Şükrü Baran’ın bağlarının hasadından seçilen en iyi üzümlerden üretilen bir şarap vardı ki, Elazığ’ı ziyaret eden şarapseverlerin bavullarını Kayra Vintage Öküzgözü 07 ile doldurmadan kentten ayrılmayacağına eminim.
Not: Şükrü Baran’la ilgili ayrıntılı bilgiye www.kayrawinecenter.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Akşam Gazetesi