Sarı Yelekliler Hareketi gelinen aşamada talepleriyle, giderek radikalleşen eylemleriyle ve yüzde 80 gibi oldukça önemli halk desteğiyle gerçek bir halk hareketine dönüşüyor.
Bugün fazla rastlamıyorum ama ilk günlerde sosyal medyada, Sarı Yelekliler Hareketinin arkasında Amerika var, ya da Soros “Fransa’da bir renkli devrim” örgütlüyor şeklinde paylaşımlar yapıldı. Neymiş efendim “Avrupa ordusunu savunan Fransa Cumhurbaşkanı Macron Trump’ın ayağına basmış ve ABD de Sarı Yeleklileri kışkırtarak Macron’u cezalandırıyormuş.” Bazen komplo teorileri ciddiye alınır ama bu kadarına da pes doğrusu. Fransa’yı yakından tanıyan sevgili Av. Onur Sinan Güzaltan Aydınlık’ta yazdığı “Paris’teki yangına Asya’dan bakmak” başlıklı yazısında ve Ulusal Kanal’da katıldığı programlarda bu iddialara gerekli cevabı vermiş.
Eğer bir kışkırtmadan bahsedilecekse o da kırıp döken, yakıp yıkan sağlı sollu kışkırtıcı gruplardır. Sarı yelek giyerek iki haftadır Paris’i savaş meydanına çeviren ve polisle çatışan bu gruplar eylemleri haksız bir zemine çekerek gözden düşürülmesine hizmet etmektedir. Aynı zamanda polise eylemlere katılan kitlelere saldırma bahanesi vermektedir. Esas düşünülmesi gereken bunların kimlerin hizmetinde olduğudur.
BİRLEŞTİRİCİ HALK HAREKETİ
40 yıla yakındır Fransa’da siyasal gelişmeleri, sendikal mücadeleleri ve halk hareketlerini izlerim. Sarı Yelekliler Hareketi Mayıs 1968’den sonra yaşanan en önemli halk hareketidir. Haklı ekonomik ve siyasal talepleriyle işçiler, emekliler, çiftçiler, esnaf ve zanaatkârlar ve işsizler gibi geniş bir halk kesimini birleştirmiştir. Sağ sol ayrımı yoktur, din ve ırk ayrımı yoktur. Siyah beyaz ayrımı yoktur. Birleştiricidir.
Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü, Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Ulusal Kanal Çıkış Yolu programında Sarı Yelekliler eylemleri için haklı olarak “Milliyetçileri ve solcuları birleştiren bir halk hareketidir” ifadelerini kullandı. Eylemler gerçektende, başından bu yana, siyasi yelpazenin sağ ucundaki Marine Le Pen ile sol ucundaki Jean Luc Melanchon tarafından destekleniyor.
HAREKETİN ZAYIF KARNI
Bir sınıf hareketi değildir. Bir halk hareketidir. Taşra kökenlidir. Küreselleşmenin biriktirdiği sorunları çözecek taleplere ve bileşime sahiptir. Tüm kendiliğinden gelişen halk hareketleri gibi, örgütsel bir bütünlük, bir komuta merkezi ve ortak bir stratejiye sahip değildir. Hareketin zayıf karnıdır bu. Henüz oluşmuş merkezi bir önderlik yoktur. Mücadele yerel önderler tarafından yürütülmektedir. Onlar da seçilmiş değil o bölgede öne çıkmış kişilerdir. Yeni yöntemler kullanılmaktadır; “örgütlenme”, “eşgüdüm” ve “yönlendirme” sosyal medya paylaşımlarıyla yapılmaktadır.
HAREKETİN TALEPLERİ
Eylemlerin tetikleyicisi ve ilk talepleri akaryakıta yapılan zamlar ve 1 ocakta başlayacak ek vergilerdi. Gelinen aşamada artık asgari ücretin, emekli aylıklarının yükseltilmesi, Esnaf ve zanaatkârların sosyal prim ödemelerinde indirime gidilmesi, lojman yardımının artırılması, servet vergisinin konulması, milletvekili aylıklarının düşürülmesi ve akaryakıt vergisi dahil çevre dönüşümü ile ilgili alınan kararın referanduma sunulması, kurum olarak Senatonun kaldırılması, Yurttaş Konseylerinin kurulması…
Cumhurbaşkanı ve hükümetin hareketin taleplerine kulağını kapatmasıyla, bu Cumartesi eylemin sloganı “Macron istifa” idi, önümüzdeki Cumartesi yapılacak eylemin sloganın “Hükümet istifa” olacağı açıklandı.
HÜKÜMET ZOR DURUMDA
24 kasım cumartesi Paris’te Champs Elysee Caddesi savaş alanına dönmüştü. 1 aralık cumartesi hükümet binlerce polisle Champs Elysee’yi korumaya aldı; eylemcileri sokmadı ama caddeye paralel ve kesişen sokak ve caddeler hatta Paris’in en işlek diğer cadde ve meydanları eylem alanına dönüştü. Her yer Champs Elysee her yer direniş olmuştu. Aynı zamanda Fransa’nın tüm bölgelerinde eylemler vardı.
İçişleri Bakanı Christophe Castaner katıldığı bir televizyon programında “olağanüstü hal” ilan etmenin kendisi için bir tabu olmadığını güvenliği sağlamak için her yola başvurabileceklerini söyledi. Bir polis sendikası olaylara ordunun müdahale etmesi çağırısında bulundu.