Memur-sen Genel başkanı Ahmet gündoğdu, Sayın Başbakandan sözleşmeli kamu çalışanlarının kadroya geçirilmesi talebinde bulundu.
Memur-sen Genel Başkanı kadro talebinde bulunurken “Müjdeli haber bekliyoruz” diye konuşmasını tamamlamıştı.
Buraya kadar her şey normal. Sayın Başbakan herhangi bir sendikanın Genel Kuruluna katılabilir ve sendika genel başkanlarının konuşmasını da dinleyebilir, hükümet politikalarıyla ilgili genel kurulu bilgilendirebilir. Bunlara hiç kimsenin itirazı olamaz.
Sayın Başbakan Memur-sen Genel Başkanı Ahmet Göndoğdu’nun sözleşmeli kamu çalışanlarının kadroya geçirilmesi talebine hemen cevap vererek, sözleşmeli kamu çalışanlarının sorunlarını gidermek için bakanların bu konuda çalışma yaptığını, “Hazırlığı yapıp bitirdikten sonra Kanun Hükmünde Kararname’ye yetiştirilmeye çalışıyorlar. Girebilirse orada aksi takdirde 12 haziran sonrasında sözleşmelilerle ilgili kadro yolunu açmış olacağız” diyerek hemen oracıkta Memur-sen Genel Başkanına müjdeyi veriyordu. Ve böylece kısa bir süre önce 12 Haziran Genel Seçimlerinden önce Muhalefetin ihtirazına rağmen TBMM den alelacele hükümette kanun hükmünde kararname yetkisi verilmesinin nedenlerinden biri de anlaşılmış olacaktı.
Ancak anlamakta zorlandığım husus şu; aynı Başbakan 2009 yılının son çeyreğinde işletmelerin kapatılması sonucunda işlerini kaybederek 4-C ucubesine tabi tutulan Tekel İşçilerinin, İstanbul’da bir tersane açılışı sırasında dile getirdikleri “Müjdeli haber bekliyoruz” yakarışına, Sayın Başbakan’ın büyük bir öfkeyle verdiği yanıt hala hafızalarımızda “Yan gelip yatıyorsunuz, devlet malı deniz, yemeyen domuz, ben yetimin, garip gurebanın hakkını kimseye yedirmem” terslemesiyle işçileri polis gücüyle dağıtırmıştı. Ardından hak mücadelesi için Ankara’ya giden TEKEL işçilerinin 78 gün boyunca bütün dünyanın gözü önünde maruz kaldıkları dayak, cop gaz. Şiddeti henüz hafızalardan silinmemişken, aradan iki yıl geçmesine rağmen TEKEL İşçilerine yönelik bu şiddet Samsun Ballıca sigara fabrikası işçileri şahsında halen devam ederken her hangi bir Allahın kulu Başbakan ayırım yapmıyor diyebilir mi?
Sayın Başbakan’ın son yapılan TÜRK-İŞ ‘in Genel Kuruluna katıldığına şahsen tanık oldum. Ancak Genel Kurulda dile getirilen taleplere olumlu yaklaşmadığını da çok iyi biliyorum. Aynı Başbakan ileride yapılacak DİSK- KESK Genel Kurullarına da katılarak orada dile getirilecek taleplere Memur-sen Genel Kurulunda olduğu gibi hemen müjdeli haberi vereceğini görürsem kesinlikle Başbakan’ın ayırım yapmadığını söyleye bileceğim.
Yine sayın Başbakan sözleşmeli personel için yani 4-B için verdiği müjdeyi, 4-C için Genel Seçim öncesinde müjdelerse; Sayın Başbakan ayırım yapmıyor diyeceğim.
Şahsen başka alanlarda da ayırım yapıldığını düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse son dönem Doğu ve Güney doğuda demokrasi ve özgürlük talebiyle sivil ittiatsizlik ve Cuma namazlarıyla ilgili Sayın Başbakan’ın kullandığı ifadeleri, daha evel bu ülkede baş örtüsü ve inanç özgürlüğüyle ilgili gerçekleştirilen Cuma eylemlerine karşı kullanabildiğini öğrenirsem Sayın Başbakan asla ayırımcılık yapmıyor diyebileceğim. Çünkü Başbakan bu ülkede herkesin Başbakanı olmak durumundadır.
Bütün farklılıklara rağmen ileri evrensel demokrasi kültürü de, İslam hukuku da bunu emrediyor. Bizden söylemesi….