ŞEKER NÜFUZU
ARZ-talep dengesi, ekonominin en basit kuralıdır. Talep ne kadar artarsa, arzdaki artışın eşdeğerde olması halinde piyasa dengelenir. Yoksa fiyat, dengeyi sağlar. Bu üçlüden herhangi biri dengelemiyorsa, o zaman bir yerlerden kaçak veya karaborsa var demektir. Aynen şeker işinde olduğu gibi…
ARZ-talep dengesi, ekonominin en basit kuralıdır. Talep ne kadar artarsa, arzdaki artışın eşdeğerde olması halinde piyasa dengelenir. Yoksa fiyat, dengeyi sağlar. Bu üçlüden herhangi biri dengelemiyorsa, o zaman bir yerlerden kaçak veya karaborsa var demektir. Aynen şeker işinde olduğu gibi…
Bunu anlamak için devletin iki birimi; TÜİK ve Şeker Kurumu’nun resmi rakamlarına bakmak yeterli. Konunun bu kadar vahim bir boyuta ulaştığını dün ziyaretime gelen konuyla ilgili etkin ismin anlatımına kadar ben de haberdar değildim. Söze şu soruyu sormakla başladı: "Türkiye’de son 10 yılda nüfus ile paralel olarak çikolata, pasta, bisküvi, şeker tüketimi artarken, nasıl oluyor da şeker üretimi aynı kalabiliyor…" Aktardığı çerçevede dönüp TÜİK rakamlarına baktığımızda 2000 yılındaki Türkiye nüfusu 68 milyon…
Geçen yılın nüfusu ise 74 milyon… Yani % 9’a yakın, 6 milyon artış göstermiş. HİÇ Mİ ARTMADI? Türkiye’nin gelişmişlik hızını, nüfusun kentleşmesini, lüks gıda tüketimine yönelimini bir kenara bırakıp bir de şeker üretimi ve tüketimi rakamlarına bakalım… Türkiye Şeker Kurumu rakamlarına göre 2000 yılında toplam 2 milyon 535 bin ton şeker üretilmiş. Yine Kurum’a göre 2010 yılındaki üretim ise 2 milyon 531 bin ton olmuş. Yani Türkiye’de şeker üretimi 4 bin ton düşmüş… Bu da demektir ki Türkiye nüfusu % 10 artıp daha modern ve zengin bir toplum haline dönüşürken, şeker üretimi ters orantılı olarak düşmüş. Bu rakamlar gerçekçi kabul edilirse, Türk toplumu 2000 yılından bu yana daha az pasta, çikolata, şeker, gofret gibi şeker içerikli ürünleri tüketir hale gelmiş!
Oysa Türkiye’de çikolata, bisküvi, pasta üreticilerinin rakamlarına bakıldığında sonuç tam tersi; onların üretimlerinde büyük oranda artış olmuş. Bu durumda ya Şeker Kurumu’nun resmi,sitesinde yer alan rakamlar yanlış, ya da ciddi anlamda Türkiye’de kaçak şeker söz konusu… Pancar şeker ekim alanlarından üretimine kadar her şey kontrol altında olduğuna göre, demek ki bir yerlerden ciddi anlamda piyasaya kaçak şeker giriyor. Konunun uzmanı, "Piyasaya nişasta diye satıyorlar, ancak nişasta bazlı şeker sürüyorlar" dedi.
Rakamlara bakılıp, şekerin izi takip edildiğinde kimin piyasaya hangi yoldan kaçak NBŞ sürdüğünün de ortaya çıkacağını belirtip ekledi: "Kotanın çok üzerinde üretim olması bir yana, bir o kadar da kaçak giriş var. Toplum yakın gelecekte ciddi anlamda obez ve karaciğer hastası olacak…" Hatta bir adım daha atıp şu önemli iddiayı da dile getirdi: "Son yıllarda sadece NBŞ değil, daha ağır sağlık problemlerini de beraberinde getirecek olan kimyasal şeker, piyasaya çok miktarda girmeye başladı. Çin’den rahatlıkla getirilebilen bir Bond çanta kimyasal bazlı şeker, 40 bin tondan fazla pancar şekerine eşdeğer…" Sözlerini tamamladığı cümle ise daha önemliydi: "Baklavanın kilosu bir yerde 18, diğerinde nasıl 3 lira; işte bu sayede olabiliyor…" Tarım Bakanı Mehdi Eker soruna "reklam ve rant kavgası" olarak bakadursun, rakamlar gerçeği ortaya koymaya yetiyor…