SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCESİ VAR MI?
Bu düzenleme insanca, hakça bir düzenleme değildir. İşçilerin büyük bölümünün sendika güvencesinden yoksun olduğu, işyerlerinin sendikanın işyerine getireceği güzelliklerden yararlanamayacağı bir toplumda çalışma barışının olmayacağı, sosyal huzursuzluğun sürgit devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası uluslararası yoğun eleştiriler nedeni ile değiştirildi. Yapılması gereken ve beklenen bu yasa ile işçi haklarının daha ileri götürülmesi ve sendika özgürlüğünün kullanım alanının genişletilmesi idi.
Yasa sendika üyeliği ve üyelikten ayrılmalarda e-devlet uygulaması getirerek sağlılıklı bir sendika-üye- yetki üçgeni kurmaya çalışmış, sendika temsilcilerinin ancak haklı nedenle iş sözleşmelerinin feshedilebileceğini ve sendika yönetimine seçilenlerin işyeri ile ilişkilerinim yasal ve hakça bir düzenleme ile tartışma konusu olmaktan çıkarmıştır.
Sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması durumunda süreyi kısaltan, grev yasaklarını daraltan, caza-i yaptırırdan yumuşatan yaklaşımlar yeni yasanın olumlu yanlandır. Grev hakkının kullanımı, azaltılmasına rağmen grev yasaklannın, grev ertelemelerinin devam etmesi, burada ayrıntısına girmeyeceğimiz başka kısıtlamalar işçi sendikalannın işveren üzerinde ki baskı gücünü yok etmeye yönelik düzenlemelerdir.
Çalışma yaşamını düzenleyen yasaların temel amacı güçlü sermaye karşısınde güçsüz işçiyi ve onun sendikasını korumak olmalıdır. Oysa yasa bu düzenlemelerle işçinin yaptınm gücünü ciddi olarak aşındırma çabası içine girmiştir ve bu davranış çalışma yasalannın temel ilkesine aykındır.
Yeni yasada ki bir yeni düzenleme işçilerin sendika özgürlüğünü temelden sarsacak niteliktedir. 6356 saylı yasanın 25.maddesinin başlığı "sendika özgürlüğünün güvencesi" olarak belirlenmiştir. Maddenin 1.-3. bendleri işverenin işçiler arasında sendikal nedenlerle hiçbir ayırım yapamayacağını belirtmiş ve 4. bend bu hükümlere aykınlık halinde "işçinin bir yıllık ücretinden az olmamak üzere sendikal tazminata hükmolunur" hükmünü getirmiştir.
Aşil’in topuğu yada dananın kuyruğunun koptuğu yer maddenin 5. bendindedir. Buna göre sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı İş Yasasının 18,20 ve 21. maddelerine göre dava açma hakkına sahip olacaktır. Bu maddeler iş güvencesi hükümleri ile ilgilidir ve ancak altı aylık kıdemi olan ve otuzdan fazla işçi çalıştıran işyerlerinde uygulanabilen maddelerdir.
Bu demektir ki sendikal nedenlerle iş sözleşmesi sone erdirilen bir işçi ancak altı aylık kıdem sahibi ise ve otuzdan fazla işçi çalıştıran bir işyerinde çalışıyorsa bu haktan yararlanabilmek için dava açabilecektir. Bu şartlara sahip değilse sendikal nedenle işten çıkarıldığı için dava açamayacaktır ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanma hakkı zaten yoktur.
Sadece sendikal tazminat için dava açabilecektir. Bu düzenleme ülkemizde sendika özgürlüğünün güvencesini neredeyse yok eden bir uygulamadır. Bizdeki sayılara göre ülkemizde 1 milyon 504 bin 481 işyeri vardır. Bu işyerlerinin % 97.7’sini oluşturan 1 milyon 440 bin 827 işyerinde otuzun altında işçi çalıştınlmaktadır.
Bu nedenle ülkemizde ancak işyerlerinin % 2.3’ünde çalışan işçilerin sendika özgürlüğü güvence altında olacaktır. Bu son derece haksız ve kasıtlı bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre otuz işçiden az işçi çalıştıran işyerlerinde işverenler sendika üyesi olduğundan şüphe ettiği işçi ve işçileri işten çıkarabilecek ve 4857 sayılı yasaya göre bunlar işe iade davası açamayacak sadece, sendikal tazminat isteyebilecektir.
Bu koşullarda hangi babayiğit işçi sendika üyesi olmaya veya arkadaşlannı sendika üyesi yapmaya cesaret edebilir. Yasa işverenlerin eline açık kart vermiş ve işyerlerinin büyük bölümünde işçilerin sendika üyesi olma heves, istek ve çabasının önüne çelik bir duvar örmüştür. Bu düzenleme ile giderek üye sayısı azalan sendikaların üye sayısının dibe vurması kaçınılmaz olacaktır. Böyle işverenlerin büyük bir bölümü işyerlerinde sendika korkusu olmadan rahatça, işçiyi ezerek ve sömürerek çalışmalannı sürdürecektir.
Bu düzenleme insanca, hakça bir düzenleme değildir. İşçilerin büyük bölümünün sendika güvencesinden yoksun olduğu, işyerlerinin sendikanın işyerine getireceği güzelliklerden yararlanamayacağı bir toplumda çalışma barışının olmayacağı, sosyal huzursuzluğun sürgit devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.