SENDİKACILIĞI BİTİRME KARARINI KENDİLERİ VERDİLER
Sendika ağaları, yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşme, Kanun Tasarısı olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı´ndaki ülke barajının sıfır olmasına engel olup en az yüzde 3 olmasını istediler.
Sendika ağaları, yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşme, Kanun Tasarısı olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’ndaki ülke barajının sıfır olmasına engel olup en az yüzde 3 olmasını istediler. Kendilerine rakip sendika olmasını, kurulmasını engellediler.
Ülkemizde 2012 yılında hiç toplu sözleşme imzalanmadı, zira ortada yasal boşluk var. Bu sebeple bir an önce TBMM’de gündeme girme sırasını bekleyen "Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı", sendikaların Türkiye barajı konusunda anlaşamaması sebebiyle yasalaşamamıştı. Şimdi, mevcut sendikalar anlaşıp "Ülke barajı yüzde 3 olsun" demişler. Örgütlenmenin önüne en büyük taşı mevcut sendika ağaları koymuşlar. Sadece kendileri olsun, başka sendika olmasın, sadece kendileri sendika yönetsin, başkaları yönetmesin istemişler.
SENDİKALI İŞÇİ SAYIMIZ YÜZDE
5 Halen 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile sendikalaşabiliyoruz (bazen de sendikalaşamıyoruz). İşçi ve işveren sendikalarımızla da 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu (TİSGLK) ile toplu iş sözleşmesi imzalıyoruz. Ancak gerek Sendikalar Kanunu’muz gerekse TİSGLK’mız ile maalesef ülkedeki 10 milyon kayıtlı işçiye karşılık sendikalı işçi sayımız 567 bin kadar. Sendikalı olup da toplu iş sözleşmesi imzalanmış işçi sayımız ise 300 bini geçmiyor.
İŞÇİLERE BARAJI SENDİKALAR İSTEDİ
Halen geçerli olan 2821 ve 2822 sayılı kanuna göre, bir sendikanın ülke barajını, sonra da işyeri barajını aşması gerekmektedir. Ülke barajı şu anda yüzde 10, işyeri barajı da yüzde 50 1 ‘dir.
Yeni yasa tasarısı özellikle ülke barajını binde 5 olarak düzenlemişti ve yasanın kabulünden sonra sendikalaşma hızlanacak, birçok sendika ve konfederasyon kurulacaktı. Esasen bakanlık, DİSK ve Hak-İş ülke barajının sıfır olmasını isterken, Türk-iş sıfır oranına karşı çıkıyordu. Şimdi mevcut sendika ve konfederasyonlar (özellikle Türk-İş), hükümetle anlaşmış ve ülke barajının yüzde 3 olmasını istemişlerdir. Bu talep sendikal örgütlenmeye en büyük baltayı vuracaktır. Kurulu bulunan sendika ve konfederasyonlara üye olmaya işçileri mecbur tutacak, yeni sendika kurulmasının önüne engel koyacaktır.
Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde 3’ünün tespitinde bakanlıkça her yıl ocak ve temmuz aylarında yayımlanan istatistikler esas alınacak. Bu istatistiklerde her bir işkolundaki toplam işçi sayısı ile işkollarındaki sendikaların üye sayıları yer alacak. SGK’nın gerçek verileri kullanılacak. Yayımlanan istatistik, toplu sözleşme ve diğer işlemler için yeni istatistik yayımlanıncaya kadar geçerli olacak. Yetki belgesi almak üzere başvuran veya yetki belgesi alan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemeyecek. Yayımından itibaren 15 gün içinde itiraz edilmeyen istatistik kesinleşecek.
İŞYERİ BARAJI YÜZDE 40 VEYA 50 YETKİSİ
Bir işyerinde yüzde 50 1 veya bir işletmede yüzde 40 1 rakamını yakaladığını düşünen işçi sendikası, TİS yetkisi almak için bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini isteyecek.
Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit etmesi halinde başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene 6 işgünü içerisinde bildirecek. Yetki koşullarına sahip olunmadığının tespiti halinde bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilecek.
DURDURUCU SEBEP OLMAMALIYDI
Yeni yasa tasarısına göre, kendilerine 43’üncü madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren, taraflardan birinin veya her ikisinin yetkili olmadıkları veya kendisinin çoğunluğu bulunduğu yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 6 işgünü içinde yetkili mahkemeye yapabilir. İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durduruyor. İşte burada da hata var. Tıpkı işkolu itirazlarında olduğu gibi yetki itirazları da binlerce çalışanı yıllarca TİS’siz bırakabilmektedir. Bu sebeple, nasıl işkolu itirazları TİS görüşmelerini durdurmayacaksa, yetki itirazları da durdurmamalıydı.