AKP’nin yaptığı kadar zulmü hiçbir hükümet yapmadıysa, işçi erimekte olan AKP’yi son anda neden kurtardı? Soru bu.
AKP cidden eriyor muydu? Önce ona bakalım:
2011’de oyu yüzde 49.95 idi. 7 Haziran 2015’te yüzde 40.9’a düştü. Dokuz puan. 5 ay sonra, 1 Kasım’daki seçimlerde ise kaybettiği oyu geri aldı. Yüzde 49.5 oy. Nasıl oldu?
2002’den 2015 Haziran seçimlerine kadar AKP mitinglere Türk bayrağı yok gibidir. Kasım’da bayrağa sarıldı AKP. Kaybettiklerini toparlayan bir etken budur.
Bayrağa sarılmaya zorlayan asıl etken ise, haziran yenilgisinden sonra PKK’ya operasyonlara başlamasıydı. 2002’den beri açılımcı olan, BOP Eşbaşkanlığı ile övünenler, BOP treninden inmiş, açılımı terk etmişlerdi. Bayraksız olmazdı elbette bu.
Derinleşen ekonomik krizi 2011’de AKP de hissetti. İktidar korkusu başladı. Daha çok kurum satmaya, krizi işçinin sırtına daha sert yüklemeye koyuldular. İstihdam stratejileri ürettiler. Ama inmedi işsizlik.
İşte bu yüzden, 2015 Haziranı sonrası sadece açılımı terk etmediler. “Yatırım-üretim” de demeye başladılar. Fıtratları tersiydi oysa, devleti her yerden çekmekti. Ama bu açılım gibi kolay değil. Ekonomide ray değiştirmek başka vazgeçmeleri gerektiriyor. Finans, iletişim, petrokimya, elektrik, ağır sanayi gibi ekonominin motoru olan stratejik sektörler satılmış. Dahası yabancıya verilmiş. O zaman yatırım üretim lafta kalır. Kaldı da.
Ekonomi daha da kırılganlaştı. İşçiye daha çok saldırdılar. OHAL’i grevleri yasaklamada kullandılar. Ücretleri bastırdılar. Sömürünün daha çok, örgütlenmenin daha az olduğu çalışma biçimlerine daha da sarıldılar. Köle ticareti yapacak şirketlere bile yol verdiler.
Yine olmadı. Uçurum yaklaşıyor. İşçi umurlarında değil, iktidar tehlikede. Geçen zaman aleyhe işliyor. Anketler suratları daha da düşürdü. Panik başladı. İşçiler başta olmak üzere millet AKP’den uzaklaşıyordu hızla. Ebedi iktidar sanılan ANAP gözlerinin önüne geldi. Sessiz at çiftesini hazırlıyordu sanki.
Ve baskın seçim, 24 Haziran…
Fıtratını çiğneyip ezdiği büzdüğü kitlelere rüşvetler dağıtmaya başladı.
300 binden 4 milyona çıkardığı taşeron işçisinin 1 milyonuna kadro verdi. Kadro sahte ve bazı haklar gasp ediliyor. Ama bu bile 16 yıldır işçiye zulmeden için değişiklikti.
DSP-MHP-ANAP emekli maaşını çalışırken alınan maaşın yüzde 70’ine düşürmüş, AKP’de yüzde 30’a indirmişti. Fıtrattan vazgeçip emekliye ikramiye çıkardılar.
Üçüncü rüşvet, kurumlara personel alımı… 170 bin kişi.
Dördüncüsü, köle tacirine çevrilen İŞKUR, kiralık da olsa, 6 ay için de olsa işçi alımı başlattı. Yılda yaklaşık 200 bin kişi.
Bütün bunların AKP’den uzaklaşmaya başlayan işçi ve emekliyi bir miktar etkilediği söylenebilir.
AKP’ye yeniden kredi açmalarının asıl sebebinin bunlar olmadığı, satılan şeker fabrikalarının olduğu yerlerdeki önceki seçime göre oy farkından da anlaşılıyor. Afyon’da 8.94, Burdur’da 8.41, Çorum 10.21, Erzincan’da 13.00, Erzurum’da 9.26, Kastamonu’da 8.77, Kırşehir’de 10.59, Kütahya’da 13.58, Yozgat’ta 12.55 oranında oy kaybetti. Ülke çapındaki kayba yakın.
O halde AKP, oy kaybındaki derinliği rüşvetlerle değil, başka bir şey ile kapattı.
Emeklilerle beraber milletin yüzde 80’ini eden işçi sınıfı, AKP’yi yakasından silkmeye hazırlanırken, son anda tavır değiştirdi, bir kredi daha açtı. Sebep şu ki, milli güvenlik, ulusal bütünlük ve bunları tehdit eden emperyalizm ve PKK terörü, ekonomiden canı yanan milletin vicdanını, milli duygularını harekete geçirmiştir.
İşçi sınıfı ve millet, Amerika’nın üzerimize çevirdiği namluları düşündü. 5 bin 250 TIR silah desteğindeki PKK/HDP’nin Meclis’e sokulmak istenmesini gördü. “La havle” dedi, son dakikada AKP’ye bir şans daha verdi.
Olan biten aynen budur.
AKP bu şansı “ebedi destek” sayarsa çok yanılır. 2011’den beri tırmanan kriz, işçi sınıfının canına tak demek üzeredir, sessiz duran at çiftesini hazırlamaktadır.
Özelleştirmeden vazgeçer, stratejik kurumları kamulaştırır, üretilmesi mümkün malın ithalatını yasaklar, yerli üretimi destekler, devleti yeniden yatırımcı ve üretimci olarak ekonominin merkezine yerleştirirlerse ne ala.
Sizce bunca fıtrat değişikliğini yapar mı AKP?
Özal’ın deyişi ile “aççık ve seççik söyleyeyim ki”, değiştirmezlerse işçi sınıfı kendilerini değiştirir. 89 Baharını, işçi sınıfının ANAP’ı kaç ayda terk ettiğini hatırlayın. Bizden söylemesi.