Üniversite bitirip ataması yapılmayan gencecik öğretmenler, güvenlik soruşturması nedeniyle işsiz kalan suçsuz insanlar, iş güvenliği açısından riskli fabrikalar, atölyeler bu ülkenin gerçeği.
Ücretli öğretmenliğe "güvenlik soruşturması" engeli nedeniyle devam edemeyince 20 gün önce işe başladığı fabrikada geçen hafta enjeksiyon makinesine sıkışarak yaşamını yitiren 25 yaşındaki Hasan Songur’un ölümü, hem ataması yapılmayan öğretmenler sorunu hem de ismi "kaza" olarak konulmak istenen iş cinayetleri ile ülkeyi bir kez daha yüz yüze getirdi.
Ölümünün ardından medyaya yansıyan diploma töreni fotoğrafındaki gülümseyen yüzüyle belleklere kazınan Hasan Öğretmen, Manisa’da yaşayan Songur ailesinin altı çocuğundan biri. Hasan Songur’un bir başka fabrikada çalışan ağabeyi Orhan Songur’la konuştuk. Yaşadıkları büyük acıyı başkalarının da yaşamaması dileğinde bulunan Orhan Songur, BirGün’e şunları anlattı:
Babam emekli maaşıyla okuttu
"Altı kardeşiz. Babam Hasan üniversiteyi kazandığı yıl emekli olmuştu ancak onu okutabilmek için çalışmaya devam etti. Hasan 2016’da mezun olduktan sonra atanamadı, aileye yük olmamak için iş aradı. Kısa süreyle bir fabrikada çalıştı. İşin çok ağır olduğunu söyleyip ayrıldı. Sonra ücretli öğretmen olarak Manisa’nın bir dağ köyünde işe başladı. Aldığı maaş bin 500, okula gidip gelebilmek için her gün ödediği yol parası ise 16 liraydı. Bir süre çalıştıktan sonra işine son verildi. Nedenini soruşturduğunda idarecilerden biri daha önce çok kısa bir süre çalıştığı fabrikanın sahibinin "FETÖ soruşturması" nedeniyle gözaltına alındığını, orada çalıştığı için kendisinin güvenlik soruşturmasının da "iyi çıkmadığını" söylemiş.
Bu arada iş aramaya devam etti ve kardeşlerimden birisinin bir yıldır çalıştığı fabrikaya girdi. Hasan, öğretmenlik yaparken cep telefonu almıştı. Taksitlerini bitirinceye kadar çalışıp sonra fabrikadan ayrılmayı düşünüyordu. Ondan sonra öğretmenlik yapabilmek için KPSS’ye hazırlanacaktı. Maaşını bile alamadan iş makinesine sıkışarak yaşamını yitirdi.
Kardeşimin ölümü hepimizi perişan etti. "Bu son olsun" demek yetmez, son olması için bir şeyler yapmak lazım. O çocukları mezun edip atamayacaklarsa kapatsınlar o okulları. 20-25 yaşına kadar elleri kalem tutan gençler, makineyi, kalıbı, pistonu nereden bilsin. Hiçbir iş eğitimi vermeden, koruyucu kapak ve sensör dahil gerekli önlemlerin bulunmadığı, nasıl açıp kapatacaklarını dahi bilmedikleri makinelerin başına gencecik insanları koymak da ayrı bir sorun. Bunun peşini bırakmayacağız, takipçisi olacağız.
Sustukça değişmez
Bizim için çok zor bir dönem. Annem, babam, tüm ailemiz perişan. Hasan’ın makineye sıkıştığı sırada başka bir yerden sesini duyarak koşan 18 yaşındaki kardeşim en kötü durumda. Psikolojik destek alıyor şu anda. Bu ölümün sorumlusu kim? Üniversite bitirip ataması yapılmayan gencecik öğretmenler, güvenlik soruşturması nedeniyle işsiz kalan suçsuz insanlar, iş güvenliği açısından riskli fabrikalar, atölyeler bu ülkenin gerçeği. Her mağduriyetin ardından biraz konuşup sonra sustukça durum değişmez. Kardeşimin ölümüyle gündeme gelen bu sorunlar ancak toplumsal bir sahiplenme olursa çözülür."