TAKSİM NEDEN KUTSALDIR?
Erdoğan´a bağlı TDK´nın tanımına göre Türkiye işçi sınıfı mücadeleleri açısından en kutsal meydandır. Yasaklamayı düşünmek bile gayri meşrudur.
Ne kutsalı ya" diye sordu, oradan başlayalım. Türk Dil Kurumu, Başbakan’ın seçtiği bir başkan tarafından yönetiliyor. Bu kurumun çıkardığı Büyük Türkçe Sözlükte ‘kutsal’ın dört tanımı var.
Yalnızca sonuncu tanım "Tanrı’ya adamış olan."
İlk tanım ‘dini saygı uyandıran kişi ya da şey.’
İkinci, uğruna hayat verilecek kadar sevilen şey.’
Üçüncü tanım şöyle: ‘Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen…’
Sözlük bu tanımı Necati Cumalı’dan bir örnekle açıklanmış: "Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur." Necati Cumalı doğru söylemiş.
Taksim’de 1 Mayıs, Türkiyeli emekçilerin en doğal, en kutsal hakkıdır. Erdoğan’ın pazarlık konusu yaptığı şey de tam bu ‘hak’. Ama Allah anlamında değil, hukuk bağlamında..,
1 Mayıs ne?
Öncelikle 1 Mayıs’ın bir gösteri yürüyüşü, protesto ya da miting olmadığını anımsayalım. 1 Mayıs resmen bir bayramdır. Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da yapılan 22 Nisan 2009 tarihli değişiklik şöyle der: "1 Mayıs günü Emek ve Dayanışma Günü tatilidir." Gerçi yürüyüş ya da miting de olsa bir değişiklik olmazdı, Taksim Meydanı kentin en önemli meydanıdır, gösteriler elbette orada yapılır. Bu, yalnızca bir gelenek değil şehrin sosyolojisinin ve tarihinin bir gereğidir.
Meydanlar, kentlerin hafızasıdır. 12 Eylül darbesine direnişi ve demokrasi mücadelesini mümkün kılan en önemli şey, böyle meydanların sosyal hareketler için bir mücadele geleneğini muhafaza etmesidir. Erdoğan’ın aslen yok etmeye çalıştığı bu gelenektir. Kendisini muhafazakâr demokrat diye tanımlayan ve aslen yeni İslamcı bir otoriter olan Erdoğan’ın attığı en ironik adım, Türkiye’nin Tahrir’i Taksim’in hafızasını yok etmektir, 1 Mayıs yasağının esas sebebi budur.
Neden Yenikapı değil?
Geçen sene Taksim’i "Ortalıkta çukurlar var" diye yasakladılar. Sonra onlarca insanı gaz fişekleriyle yaraladılar. Ondan önce 2010,2011 ve 2012’de üç kere üstü üste, kimsenin burnu kanamadan emekçiler 1 Mayıslarını Taksim’de kutladı. Bu sene çukur mukur yok. Ama hem Kadıköy hem Taksim yasak. Son anda Kadıköy’e bir kereliğine izin çıktı.
Türk-İş Başkanı Erdoğan’a ne dedi bilmiyoruz. "Ama bir yıllığına olsun bakalım, git kutla" diyen bir zihniyete ‘hayır’ demek için bile insan Kadıköy’e gitmez.
Yenikapı ya da başka bir kent köşesine çekilmemek için onlarca neden var. Yenikapı tarzı taşımalı, yemekli mitingler, vesayet demokrasisinin eseridir. Sandığa bir kere oy at, gerisine karışma zihniyetinin sonucudur.
Demokrasi iki sandık arasında yapılan sivil siyasetin kısa adı. Eylemler sivil siyasetin en önemli aracıdır ve her zaman kent meydanında yapılır. İhvan’a "Rabia’ya gitme, git piramitlerin orda yap mitingini!" demek neyse, emekçilere "Taksim’e gitme, Yenikapı’da gözden uzak kutla bayramını" demek odur.
Kutsallık
Taksim Meydanı onlarca emekçinin "Uğruna hayat verilecek kadar sevdiği şeydir." Taksim Meydanı "Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen bir yerdir." Yani Erdoğan’a bağlı TDK’nın tanımına göre Türkiye işçi sınıfı mücadeleleri açısından en kutsal meydandır. Yasaklamayı düşünmek bile gayri meşrudur. Üzerine, yasaklanması suçtur. İç hukuka, anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamak haktır. Demokrasi içinse haklar kutsal…