TEK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİ SONA MI ERİYOR?
Son otuz yıllık sürece damgasını vuran ABD merkezli tek kutuplu dünya ile ekonomik neo -liberalizm arasındaki ittifakla şekillenen küresel kapitalist sistem, bir yandan dökülürken diğer yandan orta doğuda devreye soktuğu yeni bir hamleyle, kendisi için itibar ve yaşam fırsatı üretmeye çalışmaktadır.
Son otuz yıllık sürece damgasını vuran ABD merkezli tek kutuplu dünya ile ekonomik neo-liberalizm arasındaki ittifakla şekillenen küresel kapitalist sistem, bir yandan dökülürken diğer yandan orta doğuda devreye soktuğu yeni bir hamleyle, kendisi için itibar ve yaşam fırsatı üretmeye çalışmaktadır.
Bu ikilinin, yani ABD ile,onun neo-liberal politikasının ilk buluşması, CİA tarafından desteklenen Milton Friedman ve “Chicago Boys”un hazırladığı neo-liberal ekonomik modelin ilk olarak Şili’nin askeri diktatörü Pinochet tarafından yaşama geçirilmesiyle başladı. Bu ilişki 1979 yılında Margaret Thatcher’in İngiltere Başbakanlığı’na seçilmesiyle ciddileşmeye başlar, ancak yeni küresel sistem 1980 yılında Ronald Reagan’ın ABD başkanı seçilmesiyle pekişir.
Bu noktadan sonra bütün dünyada, özelikle sistemin etkisi ve bağımlılığı altında bulunan rejimlerde, bir salgın hastalık gibi başlayan kamusal malların ve endüstrilerin radikal bir biçimde özeleştirilmesine yönelik ekonomik politikaların yaşama geçirilmesi, aynı anda emeğe yönelik saldırılarında devreye sokulması, içinde bulunduğumuz sürecin başlangıcı olmuştur.
Ülkemizde de12 Eylül askeri diktatörlüğün bu döneme denk gelişi, Özal’ın Başbakanlığa getirilmesi, emeğin ve demokratik taleplerin acımazsızca bastırılması ardından günümüze kadar devam eden neo- liberal politikaların tüm iktidarlar tarafından acımazsızca uygulanmasının da tesadüfi bir durum olmadığı, çok daha net bir biçimde anlaşılmaktadır.
Berlin duvarının yıkılışı, Sovyetler birliğinin, Afganistan batağına saplanması ardından inişe geçmesi, Gorbaçov döneminin değişim dönüşüm sancıları arasında reel sosyalizmin tökezlemesi, ABD ve müttefiklerini hem askeri alanda hem neo-liberal politikalarıyla rakipsiz duruma getirdi.