TEKEL DİRENİŞİ BELGESEL OLDU
Aynur Özbakır, yine işçileri anlatıyor. Yaşam hakkı mücadelesi veren tersane işçilerinin anlatıldığı Limanların Uğultusu belgeselinin yönetmeni Özbakır´ın Direniş Sokağı belgeselinde, iş ve aş mücadelesi veren TEKEL işçileri var.
"Direniş Sokağı", 4/C güvencesizliğine karşı çıkan TEKEL işçilerinin Abdi İpekçi Parkı’nda başlayıp Türk-İş Genel Merkezi önünde devam eden 78 günlük direniş öyküsünü anlatıyor.
Direniş Sokağı çekimlerinde Etkin Haber Ajansı da vardı. 78 gün boyunca Aynur Özbakır’la dönüşümlü kaydetti direnişi. Sonuçta 30 saatlik çekimden 20 dakikalık bir belgesel çıktı. Direniş Sokağı ilk kez İşçi Filmleri Festivali’nde seyirci ile buluştu.
Daha önce "Dina K’ak’i", "Sivas Bitmeyen Yangının Şehri" gibi belgesellerin yapımında da yer alan Özbakır, konularını seçerken toplumsal olayları, toplumun sorunlarını sosyalist bir bakışla ele almaya çalıştığını belirtiyor. Ezilenlerden yana, işçilerden yana, emekçilerden yana, halktan yana sanat yapmayı amaçladığını söylüyor.
Kendisini şanslı görüyor
Yönetmen Aynur Özbakır, "78 gün süren TEKEL direnişi toplumun farklı kesimlerine çok şey kattı. Peki siz çekimleriniz esnasında neler yaşadınız?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:
"TEKEL direnişi benim için önemli bir yerde duruyor. Kendimi şanslı bir yönetmen olarak görüyorum. TEKEL gibi bir direnişe tanıklık etmek ve kaydetmek, tersane işçilerinin direnişlerine, işgallerine, grevlerine tanıklık etmek ve kaydetmek benim için önemliydi.
Bu nedenle çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Onlardan çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Ve daha öğrenecek çok şeyimiz var.
TEKEL işçilerinin direniş çadırında da çok güzel anlar ve zamanlar yaşadık. Ankara gibi bir kentin göbeğinde bir direniş manifestosu yazılıyor ve sen buna tanıklık ediyorsun bundan daha güzel ne olabilir."
Herkes için okul oldu
Aynur Özbakır, Limanların Uğultusu ve Direniş Sokağı’nın farklarına ilişkin "Limanların Uğultusu’nda sendikacıların öncülüğünde yapılan fiili bir grev vardı, burada ise işçilerin sendikaya yaptığı baskılarla yapılan bir direniş" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Başkentte bir direnişti TEKEL. İşçiler, herkesin gözü önünde, Türk-İş’in önünü evleri gibi kullandılar. Orada yatıp kalktılar, teneke sobalarda ısındılar. Açlık grevine yattılar, Ankara halkının getirdiği yemekleri yediler.
Direniş çadırları bir okuldu onlar için. Farklı illerden kesimlerden gelen işçilerin buluştuğu bir okul. Paylaşmayı öğrendiler burada. Dostun düşmanın kim olduğunu da… Her sabah önce toplanıp sloganlar atıp öyle başladılar güne ve her geçen gün direngenliklerini daha bilediler."
Son sözü direnenler söyler
Aynur Özbakır, TEKEL’in kendisi için de bir okul olduğunu belirtiyor, direnişte Türk’ün Kürt’le, Laz’ın Çerkes’le aynı işçi bayrağı altında buluştuğunu ve kardeşleştiğini ifade ediyor. Ve sözlerini, filmin son sözü ile noktalıyor: Son sözü direnenler söyler.