TEKEL DİRENİŞİNİN AÇTIĞI YOL
TEKEL işçileri, direnişlerinin ilk gününden itibaren ortaya koydukları kararlılık ve inatla yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi duran işçi hareketine yeniden bir canlılık getirdiler.
TEKEL işçileri, direnişlerinin ilk gününden itibaren ortaya koydukları kararlılık ve inatla yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi duran işçi hareketine yeniden bir canlılık getirdiler. Direnişteki işçiler, ilk günden bu yana, hem bilinçlenme hem de mücadele deneyimi kazanma açısından normal koşullarda onlarca yıl sürebilecek bir mesafe aldılar. Öyle ki, TEKEL işçilerinin azim ve kararlılığı, tüm sendika ve konfederasyon yöneticilerini ciddi anlamda zorladı, hatta işçiler çoğu zaman sendikacıları aşan derecede ileri tutumlar aldılar.
TEKEL işçileri, direnişleriyle işçi kültürünü, sınıf dayanışmasını ve nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gösterdiler. İnsanca yaşam ve özlük hakları için birlikte mücadelenin zorunluluğu ve önemini çok iyi kavradıklarından, yaşadıkları tüm zorluklara karşı insanüstü bir güç ve inançla direniyorlar. Ne kadar kararlı ve örgütlü davranırlarsa, o kadar etkili bir güç olabildiklerini her geçen gün daha iyi anladılar.
İşçilerdeki dayanışma ve sınıf olarak birbirlerine bağlılığın gücü ilk günden itibaren direniş yerinde bulunanlar tarafından canlı bir şekilde hissediliyor. Zaten işçilerin AKP hükümetine, Başbakan’a ve mücadelelerini farklı yönlere çekmeye çalışan sendika bürokrasisine karşı öfkesi de bu bilinç ve kararlılığın bir yansıması. TEKEL işçileri kararlı oldukları kadar, sorunun çözümünün bu kadar uzamasından dolayı da oldukça öfkeliler. Öfkelerinin hedefinde yaşadıklarından sorumlu olan AKP hükümeti olduğu kadar, bugüne kadar gereğini yapmaktan çekinen sendikacılar da var.
AKP Hükümeti, emeğe saldırı gündeminde cepheyi her geçen gün genişletirken, direnişi bölmek ya da etkisizleştirmek için bütün imkanlarını kullanıyor. Uyguladığı politikalarla Türkiye’deki milyonlarca emekçiyi birbirine düşürmeye ve onları kendi çıkarları doğrultusunda kamplara ayırmaya çalıştığı bir dönemde TEKEL işçilerinin mücadelesi birleştirici bir rol oynadı.
TEKEL işçilerinin mücadelesinin sınıfsal yönü 17 Ocak mitingi ve sonrasında yeni bir yola girmiş durumda. Direniş bir taraftan kararlılıkla sürdürülürken, diğer taraftan tüm sınıf ve siyasetleri yeniden saflaştıran önemli bir işlev de görüyor. Bu anlamıyla TEKEL direnişi artık kendisinin de ötesine geçen, hatta ülke sınırlarını aşan etkisiyle, emekçinin gündemini uzun bir aradan sonra yeniden ülkenin gündemi haline getirdi.
AKP hükümeti ve Başbakan, başka nedenlerin yanı sıra, TEKEL direnişinin de etkisiyle tahminlerin ötesinde bir yıpranma yaşıyor. Başbakan ve bakanlarının en temel insani değerlerle bile uyuşmayan çirkin ifade ve yaklaşımları, emek ve işçi düşmanı gerçek yüzlerinin bir kez daha tüm açıklığıyla görülmesini sağladı. Bu kadar hırçın ve saldırgan olmalarının nedeni AKP’nin, emek hareketini eskiden olduğu gibi kolayca bölebilecek ve yaşanan gündemi diğer sorunlar gibi “idare edebilecek” durumda olmamasından kaynaklanıyor.
TEKEL direnişi ve direniş boyunca yaşanan sınıf dayanışması örnekleri işçi hareketinin önümüzdeki dönemdeki yönelimine mutlaka olumlu anlamda etki edecek. Bu açıdan TEKEL direnişinde bundan sonra yaşanacak gelişmeler hangi yönde olursa olsun, hem direnen işçiler, hem de sendikalar açısından pek çok şeyin geçmişe göre çok daha farklı olacağı muhakkak. TEKEL işçileri yeni bir saflaşmanın ilk adımını attı.
Bugünden sonra mücadele eğilimi olan işçilerle, bu eğilimi boğmak isteyenlerin birbirine karşı geliştireceği hamlelerin ne yönde olacağını hep birlikte göreceğiz.
TEKEL direnişi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, direnişin açtığı yol, işçi sendika hareketinin yürümesi gereken yolu gösteriyor. Bu nedenle günlerdir direnen TEKEL işçileri, bundan sonra yürünecek yolun kilometre taşlarını en sağlam şekilde döşedikleri için büyük bir teşekkürü hak ediyorlar.