TEKEL İŞÇİLERİ DEVRANI DÖNDÜRÜYOR
Kamu çalışanları ve TEKEL işçilerinin de son dönemdeki katkılarıyla devran dönmekte ve yeni bir gün gelmektedir. Bu yeni günde AKP’nin eski konumunda olmayacağı açıklık kazanmaktadır.
Kamu çalışanları ve TEKEL işçilerinin de son dönemdeki katkılarıyla devran dönmekte ve yeni bir gün gelmektedir. Bu yeni günde AKP’nin eski konumunda olmayacağı açıklık kazanmaktadır.
Uzak şehirlerden otobüslere doluşup aileleriyle birlikte geldiler. Kaybedecekleri pek bir şey kalmamıştı. Bunu ilerleyen günlerde daha iyi kavrayacaktık. Tarihsel anlamda en eski kamu kuruluşlarından biri olan işyerleri özelleştirilmiş, çalışma statüleri tamamen değiştirilerek iş güvenceleri ellerinden alınmış ve ücretleri açlık düzeyine kadar geriletilmişti.
Sorumlu kim
Söz konusu olan TEKEL işçileriydi. Karşılaştıkları olumsuzlukların başlıca sorumlusunun mevcut siyasi iktidar olduğunu düşünmekteydiler. Bu nedenle Ankara’ya geldiklerinde soluğu bütün engellemelere rağmen AKP Genel Merkezi’nde aldılar.
AKP Genel Merkezi belki de tarihinde ilk defa protestocuların kuşatması altına alındı. İlk gelenlere yeni katılımlar olmaya ve işçilerin direnişine kamuoyunun desteği artmaya başlayınca iktidarın gerçek yüzünü görme fırsatını yakalamış olduk. Tıpkı demokratik açılımda veya 25 Kasım uyarı grevine yönelik tehditkâr ve cezalandırıcı tutumunda olduğu gibi…
Önce işçilerin AKP Genel Merkezi’nde birleşmeleri engellendi. Sonra şehir merkezindeki bir parka sıkıştırıldılar. Ve en sonunda da coplar, panzerler, tazyikli sular ve gaz bombaları eşliğinde kaba şiddet uygulanarak soğuk bir kış gününde ellerinde bir somun ekmek ve gaz bombalarının boş fünyeleriyle Ankara’da “denize döküldüler.”
Sendika yöneticileri ve bazı işçiler gözaltına alındı. Pek çoğu soğuktan donma tehlikesi geçirdi. Bir kısmı hastanelerde tedavi görmek zorunda kaldı. Yılmadılar. Yeniden bir araya geldiler. Direnmeyi seçtiler. Kefen giymeyi bile göze aldıklarını gösterdiler. En çok kullandıkları slogan “Ölmek var, dönmek yok”tu. Zaten mevcut durumları ölmekten halliceneydi.
İnsan hakları
Bu gelişmelere televizyon aracılığıyla tanıklık edip de vicdanı sızlamayan olmuş mudur? Gönül rahatlığıyla olmamıştır diyemiyorum. Engelli vatandaşlarımızın İstanbul’daki şehir içi ulaşımla ilgili en temel taleplerine karşı “ev hapsini” öneren “engelsiz” vatandaşlarımızın duyarlılık düzeyini görünce, insanın en temel insan hakları konusundaki ezberi de bozulabiliyor.
Hak arama
Üstelik liberal söylemin, küresel kapitalizmin nimetlerinin, özelleştirmenin faziletlerinin, AKP’nin özgürlükçülüğü ve demokratlığının kamuoyunu oluşturan hâkim çevrelerce yıllardır vurgulandığı ve buna karşılık sendikalara, hak aramaya ve emek hareketlerine yönelik düşmanlıkların yaygın olarak körüklendiği anımsanınca, TEKEL işçilerine reva görülen muamelenin sade vatandaşın vicdanını sızlatması konusunda insanın içinde yine de bir şüphe kalabiliyor.
Ancak bu kez farklı bir durumla karşı karşıyaymışız gibi gözüküyor. Toplumu ortadan ikiye bölen ayrılıklar, küresel bunalımın etkilerinin reel ücret ve maaşların azalması, işsizlik ve yoksulluğun artması şeklinde yansıması, demokratik açılım adı verilen sürecin yerini kitlesel bir kıyıma bırakacağı endişesi ile birleşince, mevcut iktidara yönelik kabullerin de hızla değişime uğramaya başladığı anlaşılmaktadır. Farklı bir ifadeyle, geniş kitlelerin geleceğe yönelik kaygıları artmakta ve değişim istemleri yoğunlaşmaktadır.
Bunun en güzel kanıtını kamu emekçileri ve demokratik kitle örgütlerinin TEKEL işçilerine yönelik dayanışma ziyareti sırasında halkın tepkilerinden çıkartmak olanaklıdır. “TEKEL işçisi direnişin simgesi”, “TEKEL işçisi yalnız değildir”, “İşçi-memur el ele genel greve” gibi sloganlarla Ankara’nın en işlek mekânlarından geçen korteje belki de uzun yıllardan beri ilk kez alkışlarla, ıslıklarla gönülden destek verilmiştir. Bu yeni ve üzerinde düşünülmesi gereken toplumsal bir durumdur.
Emekten yana
İnsanın aklına AKP iktidarının uygulamalarına yönelik olarak çalışan kesimlerin irili ufaklı hemen her gösterisinde söylemekten bıkmadıkları bir slogan gelmektedir. “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!” Bu slogan eğer hâlâ kullanılmaya devam edecekse zaman kipinin güncellenmesi gerekmektedir. Kamu çalışanları ve TEKEL işçilerinin de son dönemdeki katkılarıyla devran dönmekte ve yeni bir gün gelmektedir. Bu yeni günde AKP’nin eski konumunda olmayacağı açıklık kazanmaktadır. Önemli olan yerine kimin geleceği değil devranın nasıl olacağıdır. Bu noktada barış, özgürlük ve emekten yana olan güçlerin ortak çabası anlam kazanmaktadır.
Kaynak: Cumhuriyet Portal / Hakan Mıhcı