Tribünlerde büyük boşluklar göze çarpıyordu. Soğuk hava ve karla karışık yağan yağmur endüstriyel futbol seyircisinin maça olan ilgisini düşürmüştü. Hava şartlarına bir de bilet fiyatlarının hala “yüksek basınç” alanlarında bulunması eklenince Migros kale arkası tribünde neredeyse bomboş kalmıştı. 17 bine yakın taraftarın ise sevdalısıyla buluşmasını hiçbir güç engelleyememişti.
Maçın başlamasıyla birlikte ligin ikinci yarısı seyredeceğimiz Fenerbahçe’nin işaretlerini de görmeye başladık. Hırslı, ağır sahaya rağmen pes etmeyen formasını sonuna kadar ıslatan, mücadeleden kaçmayan bir takım. Taraftar ve takım sabırla, pes etmeden, bütünleşerek oldukça güzel bir performans ortaya koydular. Bıkmadan ısrarla yapılan ataklar nihayet son 15 dakikada meyvesini verdi, takımımız bu zaman diliminde attığı 3 gol ile hak ettiği galibiyete kavuştu. Alınan bu 3 puan bir anlamda ligin ikinci yarısında yaşayacağımız güzelliklerin de ilk işaretiydi.
“Tek Büyükten Tekel’e Selam”
Maçın hiç kuşkusuz en ilginç olaylarından biri ise seremoni sırasında, günlerdir Ankara’nın soğuğunda ekmek mücadelesi yapan Tekel işçileriyle dayanışmak için, bizim bulunduğumuz bölgede açılan “Tek Büyükten Tekel’e Selam” pankartından sonra yaşananlardı. Seremoni sırasında açılan pankart toplanıp kaldırıldıktan kısa bir süre sonra okul tarafı kale arkası tribün bir anda emniyet kuvvetlerimizin yoğun ilgisine mazhar oldu. Belli ki bizim masumane bir dayanışma aracı olarak gördüğümüz pankart Türkiye’nin birlik, bütünlük ve güvenliğine kast eden dehşetengiz bir suç aracıymış. Tribünleri gözleyen kameraların başına geçildi, tek tek pankartı açan o tehlikeli insanlar teşhis edilmeye çalışıldı. Uzun çalışmalar sonrasında önce 15 yaşında genç bir taraftar pankartın yanında görüldüğü için gözaltına alındı. Ancak çalışmalar sona ermedi, diğer suç ortakları da bulunmalıydı. 90 dakika boyunca kale arkası tribün traji-komik görüntülere sahne oldu: “Bak bak pankartın şu yanında kahverengi montlu biri var, çabuk bakın bakalım kahverengi montlulara” biraz sonra bir emniyet mensubu amirim buldum diye gelir, getirilen kahverengi montlu taraftar ise maça geç girdiğini nafile anlatmaktadır. Görüntülere bir daha bakılır “amirim bunun kulağında küpe var, görüntüdekinin yok” sözüyle kahverengi montlu taraftar kurtulur ama arama çalışmaları 90 dakika devam eder. Maç sonunda ise hasbelkader seçilen bir sarı bereli taraftar ile operasyon sonuçlanır. Tribünlerimiz büyük bir tehlikeden kurtarılmıştır. Son günlerde medyada yürütülen “askeri vesayet” , “sivil diktatörlük” tartışmalarına girmek bir taraftar sitesi olarak bizim boyumuzu aşar ama maç sonunda bir taraftarımızın dediği gibi sanırız bizim tribünler çoktan “polis vesayetine” girmiş durumda.
Bir not da masa başında gazetecilik yapıp; Tekel ile dayanışma yapmaya “Çarşı’ya Yasak Fenerbahçe Tribününe Serbest” ya da “İnönü’de Yasak Saraçoğlu’nda Serbest” diye manşet atanlara. Yukarıda anlatılanlardan habersiz kendinize göre manşetler atıp haberler yapıyorsunuz. Madem yazdıklarınıza inanıyorsunuz, alın bizim serbestliğimizi verin bize İnönü’nün yasaklarını. Biz razıyız.
Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen mücadelesiyle, hırsıyla, skoruyla, tribünüyle güzel bir gündü. Bize de tek şey söylemek kalıyor: “Tekel’e selam yola devam!”