Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
06 Nisan 2015
TOPLUM YARARI KADINLARIN ZARARI

Tam da Davutoğlu yeni istihdam paketini açıklıyordu canlı yayında. “Toplum yararına çalışanların sayısı artırılacak, bu alanda 120 bin yeni istihdam alanı oluşturulacak” diyordu ki;

TOPLUM YARARI KADINLARIN ZARARI

Tam da Davutoğlu yeni istihdam paketini açıklıyordu canlı yayında. “Toplum yararına çalışanların sayısı artırılacak, bu alanda 120 bin yeni istihdam alanı oluşturulacak” diyordu ki; yanlışlıkla dokundum kumandanın tuşuna. Bir yerel televizyonun haber bültenine denk geldim, “Parkların melekleri” diye bir haber… “Kadın işçiler şehrin park ve bahçelerini güzelleştirmek için kolları sıvadı. Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında 7 ay önce işe başlayan 34 kadın işçi park ve bahçelerde gün boyu temizlik yapıyor, kenti güzelleştirirken aldıkları ücretle de aile bütçelerine katkı sağlıyor. Aynı zamanda görev yaptıkları parklarda bulunan araç gereçlere zarar vermeye çalışanlara karşı da mücadele veriyor. Hem de güzel bir görsellik oluşturuyorlar” diyor dış ses. 

 
Kadınlardan birine mikrofon uzatılıyor. Utana sıkıla “2 ayımız daha var, sonra yine işsizlik. Keşke sürekli olsa bu iş” diyor. Diğeri daha cevval anlatıyor derdini; “Biz iş güç peşindeyiz, kimi adamlar hakaret taciz derdinde. Yalnız kalmamak için üçer beşer dolaşıyoruz. Korkuyoruz.”
 
Dış ses araya giriyor hemen; “Artık kent onlarla daha güzel…”
 
Hem bahçıvan, hem çöpçü, hem güvenlik görevlisi, hem aile hizmetçisi, hem kentin kenar süsü…
 
Ekonominin can damarı, toplumun kölesi…  Önce yardımlara muhtaç edilen, sonra “Madem bu yardımı istiyorsunuz, o zaman hak edeceksiniz” diye neredeyse kölelik koşullarında “Toplum yararına” çalıştırılan kadınlar park bahçe işlerinden, kamu binalarının boya badana temizlik işlerine kadar her işe koşturuluyor. 
Daha geçen yıl ekonomi sayfalarının boy boy “büyüme” haberlerinin altında ezilen iki küçük haberi hatırlayalım: Kaymakamlıktan çocuklarının okul masrafları için yardım talebinde bulunan bir kadın, aldığı yardım karşılığında okulun temizliğini “toplum yararına” yaparken okulun penceresinden düşerek ölür. 12 yaşındaki oğlu, cenazede “Keşke hiç okuma yazma öğrenemeseydim anne, sen de o pencereye çıkmazdın” diye ağlar… 
“Toplum yararına” refüjlere çiçek eken bir başka kadın grubu, freni patlayan bir kamyonun altında kalır. Bir kadın oracıkta can verir. Diğer kadınlar ambulansa bindirilirken birinin ağlayan sesi duyulur; “N’olur hastaneye götürmeyin, sigortam yok, ödeyemem”… 
 
İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu eserinde Engels sokakları süpüren, hayvan pisliklerini temizleyen, ortalığa akan lağım sularını kovalarla taşıyan yoksulları betimler. Hastalıktan ve açlıktan bitap düşen kadınlar ve çocuklardır bu yoksulların çoğunluğu. Kiliseden aldıkları yardımlar karşılığında bu işleri yaparlar. Yıl 1845’tir, ve onların yaptıkları bu işlere de “toplum yararına çalışma” denir. “Toplum” her kimse bu kadınların ona yararının çok olduğu, ancak o “toplum yararından” toplumun bir gıdım faydalanamadığı çok aşikar. 
 
İlk defa 2004’te yoksulların “aldıkları yardımlar karşılığında” kaymakamlıklarca çalıştırılmasıyla başlıyor “Toplum Yararına Çalışma Programı”. 2008’in sonuna kadar yasal bir dayanağı olmaksızın uygulanıyor, sonra yasal alt yapı tamamlanıyor, bugün teşvik paketlerinin yaldızı haline getiriliyor. “Kadın istihdamının arttıracağız” iddiasıyla AKP iktidarı, işsizliğin en önemli nedeninin “eğitimsizlik” olduğu savıyla kadınları “toplum yararına çalışma programı” ile eğiteceklerini söyleyerek kılıf da uyduruyor. Oysa program ağırlıkla kapsamlı bir eğitim gerektirmeyen, kadınların her daim yaptıkları varsayılan düşük vasıflı işleri kapsıyor. TYÇP kapsamında işe alınanlar öncelikle sosyal yardım verilen kişilerden, yani kadınlardan seçiliyor. En kötü çalışma koşullarına katlanabilen, muhtaçlaştırılmış yoksul ve işsiz kadınlar çok kötü koşullarda düşük ücretlerde de olsa bir iş sahibi olmayı işsiz olmaya tercih ediyorlar. 
 
İşsizliğin tüm yükü işçinin “beceriksizliğine” yüklenir, esasen kadrolu işçilerce yapılması gereken işler angarya olarak yardım karşılığında güvencesiz, geleceksiz çalıştırılan işçilere yaptırılırken “iş” kavramı da değişiyor, olan biten “bir işim var” diyeni de tehdit ediyor. 
 
“Toplum yararına çalışanların sayısı artırılacak” demek, köle haline getirilecek kadınlar artacak demek. Bu da her türlü angaryayı üstlenmek zorunda bırakılan yığınların kendilerini işçi olarak bile göremeden, iktidarın “inayetine”, sermayenin “iyi niyetine” mahkum bir biçimde güvencesiz, geleceksiz çalışması, buna da ses çıkaramaması demek. İnsanca çalışmak ve insanca yaşamaksa derdimiz,  işi olanın da olmayanın da “bu toplum yararı bizim yararımıza değil” demesi şart. 
DİĞER HABERLER
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?

Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’de sabit tutmakla birlikte Para Politikası Kurulu metninde önceki metinlere göre epeyce bir değişiklik yaptı. Merkez Bankası’nın açıklamasındaki değişiklikler ağırlıklı olarak faiz indirimi için aralık ayına işaret edildiği şeklinde yorumlandı.

LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

20-21 Kasım 2024 tarihlerinde, Fındıklı ve Ardeşen’deki Lipton Çay Üretim Fabrikalarında çalışan üyelerimize yönelik eğitim programı düzenlendi. Programın açılışı, Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz ve Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel tarafından gerçekleştirildi.

ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?
ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?

Yıl sonuna yaklaştıkça giderek daha çok tartışılan bir konu var. “Ücretler gelecek dönem için öngörülen enflasyona endekslenerek mi belirlense, yoksa geride kalan dönemin enflasyonu dikkate alınarak mı?”

“ASGARİ” İNSANCA OLMALI
“ASGARİ” İNSANCA OLMALI

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş başkanları, emekçilerin temel hak ve taleplerini Meclis’e taşıdı.