TOPYEKÜN BİR MÜCADELE İHTİYACI
Torba yasaya karşı mücadele, hem daha derinleşiyor hem de yayılıyor. Gerçi pek çok sendika merkezi ve Türk-İş üst yönetimi, ne torba yasayı ne de onun içeriğini umursamayan bir biçimde dursalar da
"Torba yasa"ya karşı mücadele, hem daha derinleşiyor hem de yayılıyor. Gerçi pek çok sendika merkezi ve Türk-İş üst yönetimi, ne "torba yasayı" ne de onun içeriğini "umursamayan" bir biçimde dursalar da işçi ve kamu emekçilerinin en geniş kesimlerinde endişenin arttığı, bu endişelerin sendika merkezlerine yönelik tepkilerle bir arada geliştiğini gösteren işaretler var.
"Torba yasa" içinde belediye işçilerinin iş güvencelerini ortadan kaldırarak çeşitli bakanlıklara aktarılmasına dair açık hükümler olması bu işkolundaki sendikaları, özellikle de şubeleri diğer sendikalardan daha çok harekete geçirmiş görünüyor. Genel-İş, Belediye-İş, Hizmet-İş sendikaları bazen kendi başlarına bazen de bölgesel ortak eylemler yapıyorlar.
Belediye-İş merkez yönetimi, ortak eylemlerden uzak dururken, Belediye-İş Sendikası şubeleri diğer konfederasyonlara bağlı Genel-İş ve Hizmet-İş’le şubeler düzeyinde ortak eylemlere de başvuruyorlar. Elbette ki en iyi olanı sendikaların bu ortak büyük tehlike karşısında konfederasyon farklarını, aralarında dün olan çatışmaları vb. bir yana bırakarak ortak mücadeleye atılmalarıdır.
Ama sendikal bürokrasinin bu ortak mücadeleyi baltalaması durumunda da şubelerin merkezlerdeki geri tutumlara karşın ortak mücadele etmede adımlar atmaları elbette iyi gelişmelerdir. Dahası işçiler, "torba yasa" ile ilgili toplanıp, Başbakanla görüştükten sonra bir karar alamadan dağılan ve o günden bu güne de adeta arazi olan Türk-İş üst yönetimini "göreve" çağırmaktadır.
Bu "Türk-İş nerede?" çağrılarına Türk-İş üst yönetimi bir yanıt vermezse, herhalde işçiler bu çağrılarını sertleştirecekler, hükümetin yanı sıra Türk-İş üst yönetimini de (Elbette mücadelenin önüne düşmeyen öteki konfederasyonları da) hedefe koyacaklardır. Son günlerde alanlara çıkan, işçilerin sloganlarında ve dün toplanan İstanbul Türkİş’e bağlı sendika şubelerinin temsilciler toplantısında bunun işaretleri ortaya çıkmıştır.
"Torba yasa" içinde yer alan emek düşmanı maddelerin niteliği açısından bakıldığında, bu saldırı bugüne kadar ki saldırıların en kapsamlı olandır. Çıraklardan asgari ücretli işçiye, memurlardan her işkolundan, her yaştan ve her cinsten işçiyi kapsayan sınırsız bir esnek çalışma, sağlık hakkından işsizlik fonu ve hazinenin patronlara yağmalatılmasına kadar çok geniş bir alanda saldırılar "torbayasaya" konmuştur.
Böyle geniş bir saldırıya karşı mücadelenin de aynı genişlikte ve aynı ciddiyette olması gerekir. Bu yüzden de sendikaların ayrı ayrı mücadele etmesi sadece "Hiç yoktan /y/"dir! Sendikaların ve konfederasyonların büyük çoğunluğunun inanılmaz bir aymazlıkla hükümetin ve Meclisin kendiliğinden emekçilerin aleyhine olan maddeleri torbadan çıkaracaklarını beklemek ise, gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde olmaktır! Tersine bugün bu "torba" içindeki saldırı maddelerinin geri aldırılması ancak; en geniş emekçi kesimlerin mücadelesiyle ve içinde genele grev(lerin) de olduğu bir genel eylemler ve direnişlerin hayata geçirilmesiyle olanaklıdır.
Çünkü bu geniş saldırıya karşı duracak güç birikimi, bugün mücadeleye çekilebilir tüm emek kesimlerini kapsaması gerekirken ayın zamanda mücadelenin sermaye güçlerini sindirip geri adım attırtacak kadar da sert yöntemleri kullanabilir olmalıdır.
Son yıllarda sermaye güçlerinin stratejisinin gereği olan her saldırıda olduğu gibi, "torbayasa" üstünden yapılan saldırıya karşı mücadele de genel grev ve direnişle karşılanabilirse emek mücadelesi ve emek güçleri daha ileri bir mevziye taşınabilecektir. Aksi halde sermaye saldırısının püskürtülmesi, hükümetin hedeflerinden taviz vermesi ham bir hayal olarak kalacaktır. Türk-İş üst yönetim bu haylin en somut yansıdığı sendikal merkezdir ve eğer bu yönetim sorumluluğunu hatırlayıp gerekeni yerine getirmezse, sadece bu emek düşmanı saldırının suç ortağı olamayacak, mücadeleye katılmayan öteki merkezlerin günahına da ortak olacaktır
Kaynak: İ. Sabri Durmaz durmaz@evrensel.net