TÜİK RESMİ ENFLASYON, ENAG HİSSEDİLEN ENFLASYON
Şu anda Ekonomi Gazetesi Ankara bürodayım ve cep telefonumdaki hava sıcaklığını kontrol ediyorum; bana diyor ki güneşe aldanma, hava 1 derece fakat hissedilen ise eksi 1 derece…
Ancak ben güneşin parıltısına aldanıp az kalsın ortalık güllük gülistan sanacak, açılıp saçılıp üşütecektim.
Gerçek ile hissiyat arasındaki fark; size garip gelebilir. Gelmesin. TÜİK’e de garip gelmiyor olmalı ki Ankara Temsilcimiz Maruf Buzcugil’in derlediği bilgilere göre hissedilen enflasyon, mevcudun tam tamına 2 katıymış. Yani ilan edilen son rakam %64,7 iken, hissedilen ise %129,4 olarak hesaplanmış.
VATANDAŞIN ABARTMASI İMİŞ YOKSA ENFLASYON DÜŞÜKMÜŞ
Hesaplanmış dediğime bakmayın, yöntemini bilmiyoruz ama TÜİK böyle söylüyor. Aslında bu hissedilen enflasyon, bazı AB ülkelerinde mevcudun 5 katına kadar da çıkabiliyormuş. Yani TÜİK’in verilerine duyulan güvensizliğin artması, tamamen bizlerin hissiyatından kaynaklanıyormuş.
TÜİK’e göre algılanan enflasyon ile resmi enflasyon arasındaki fark, tüketicilerin gelir seviyelerinin, harcama kalıplarının ve tüketim alışkanlıklarının kişiden kişiye farklılık göstermesi ve TÜFE oranının tespitinde, en çok kullanılan mal ve hizmetlerin, bireylere göre değişmesinden kaynaklanıyormuş.
İKİ SORU İKİ CEVAP
TÜİK ile ENAG neden bu kadar farklı? Aslında kamu bile harcamalarında TÜİK’i, ancak gelirlerini artırmada ENAG’ı kullanır olmuştu. TÜİK’e göre ENAG, enflasyonu şişiriyor, hangi veri serilerini kullandığını açıklamıyor ve veri derleme yöntemini ilan etmiyormuş. Ancak TÜİK de endeksteki malların fiyatlarını açıklamayı bırakalı çok oldu. Benim anladığım şudur; TÜİK; resmi enflasyon. ENAG; hissedilen enflasyon.
Peki ya hissedilen işsizlik? Yıllarca TÜİK’i işsizlik rakamlarını da bulandırmakla itham ettik. İlan ettiği tek haneli işsizlik, sahadaki gerçekle sürekli ters düşüyordu. TÜİK bunun “tanımdan” kaynaklandığını ve “son 4 haftadır iş aramayı bırakanları işsiz saymadığını” söylüyordu. Fakat insanların kuşkularını sindirmek için “atıl iş gücü” diye bir rakam uyduruldu ve bu da hissedilen işsizliğe sayıldı. O halde geriye şu kaldı; eğer şu iş aramakta olanları bu kötü huylarından vazgeçirsek, ortada işsizlik diye bir sorun kalmamış olacak.
not
CÜZDANDAKİ 200 LİRALIK BANKNOTU
ÇARŞIDA 20 LİRA GİBİ HİSSEDİYORUM
Acaba sorun bende mi? Türk lirasının enflasyon sebebiyle fazladan bir “0” almasında mı? Peki ya asgari ücretime ne demeli? Gerçekte 15,002 lira ama çarşıya çıkınca nedense bana 1500 lira gibi gelmesine ne demeli? Maaşımı maliye söylüyor ama ben onu nedense yarısından az hissediyor olabilir miyim?
Şu rakamları farklı hissetme olgusu; Pandemi sırasında ortaya çıktı. Ölenlerin sayısını az gösterme, zararı eksik hesaplama gibi amaçlar doğrultusunda verileri öylesine bulandırdılar ki gerçeğe ulaşmak neredeyse imkânsız hale geldi. Bu yüzden ağız birliği etmişçesine “hissedilen” diye bir dil oluşturdular.
Minik ayı; annesine soruyor; “anne, biz kutup ayısı mıyız?” –Evet yavrum. Biraz sonra yine soruyor; “anne, biz kutup ayısı mıyız?” –evet dedim ya yavrum. Yavru devam ediyor; “mademki kutup ayısıyım, neden üşüyorum? Neden soğuk hissediyorum?”
Bana göre TÜİK’in açılımı, Türkiye İstatistik Kurumu yerine; “Türkiye’yi Üzmeyen İstatistik Kurumu” olmalı. Zira bizi üzmemek için canla başla çalışıyorlar (!) ve rakamları bizim hissiyatımıza bağlıyorlar. Abartmamızın sebebi bizim hissiyatımız imiş. Etiketler, kiralar, enflasyon abartıyor olamaz mı?