TÜRK İŞ AYAĞA NASIL KALKAR
Aydınlık, Türk-İş nerede?´ dosyasıyla işçi sınıfına öncülük edemeyen Türk-İş´i tartışıyor, tartışmaya açıyor Çözümü size soruyoruz
Halk hareketi büyüyor ama sendikal hareket geriye gidiyor. Her geçen Genel Kurul’un ardından daha da sessizleşen Türk-İş’te, artık bir yönetimden söz etmek mümkün değil. İşçi sınıfına öncülük edemeyen Türk-İş’i tartışmaya açıyoruz.
Bir zamanlar Ankara’da Türk-İş vardı! Konfederasyon felç edildi Her geçen Genel Kurul’un ardından daha da sessizleşen Türk-İş’te, artık bir yönetimden söz etmek mümkün değil. Aydınlık, Türk-İş nerede?’ dosyasıyla işçi sınıfına öncülük edemeyen Türk-İş’i tartışıyor, tartışmaya açıyor Çözümü size soruyoruz
Halk hareketi büyüyor ama işçi sınıfı geriye gidiyor. AKP hükümeti sendikaların üye sayılarının arttığını açıklasa da, sendikalar giderek güçsüzleşiyor. Sendikalar, gerçek anlamda güç kaybederek, hareket kabiliyetlerini kaybetmiş bir yapıya dönüştüler. Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu Türk-İş ise tam bir teslimiyet ve suskunluk içerisinde. 8-11 Aralık 2011 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul da, Türk-İş’in teslimiyetten kurtulmasını ve işçiye sahip çıkmasını sağlayamadı. 700 bin üyeli 61 yıllık devasa Türk-İş kendisini kilitledi.
Genel Kurulun ardından geçen 1,5 yıllık sürede başkanlar kurulu bir kez bile toplanmadı. Beş kişiden oluşan yönetim kurulu dahi bir araya gelemiyor. Adeta felç olmuş durumda olan Türk-İş sendikalarını rakiplere kaptırıyor, üyelerinin hükümet baskısıyla istifasına göz yumuyor, kurumların satışına ses çıkarmıyor, kanun yoluyla işçilerin haklarının gasp edilmesini seyrediyor. İşçi sorunlarında seyirci kalan Türk-İş, hükümetin akil sendikası olarak Türkiye’nin parçalanması sürecinde bölücü anayasa yapılması için hükümete destek verdi. Türk-is yönetiminin meşruiyeti Türk-İş Yönetim Kurulu aslında bir tarafıyla da meşruiyetini kaybetti. 21. Genel Kurul’un tüm sonuçlarıyla iptali yönünde açılan dava sürüyor.
Davanın istem yönünde sonuçlanması, son genel kurulun tekrarı anlamına gelecek ve şimdiki yönetim fesholacak. Yasal değişiklikler, toplumsal olaylar ve sendikal mücadelelerde varlık gösteremez duruma gelen Türk-İş Yönetimi, hangi kayıplara neden oldu? AKP iktidarı süresince Türk-İş’te ve işçi sınıfında neler değişti? Türk-İş yeniden nasıl ayağa kalkar? Aydınlık yazı dizisiyle bu sorulara yanıt arıyor. Sendika başkanları, şube başkanları, işyeri temsilcileri, işçiler Türk-İş’i tartışıyor. Sayfalarımızı bu tartışmaya açıyoruz. Türk-is’in yetersizliği neler kaybettirdi? ? Türk-İş yönetimi çatısı altındaki sendikaların tamamına yakınının “Hayır” dediği 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu öncesinde TOBB’un öncülük ettiği girişimin içinde yer aldı ve “Evet” çağrısı yaptı.
4857 sayılı İş Kanunu ile esnek çalışma ve kiralık işçilik getirildi, 30 kişinin altındaki işyerinde çalışana iş güvencesi yasaklandı. Devletin elinde kurum, kamuda işçi kalmadı. Neredeyse bütün kurumlar satıldı, kapatıldı. İşten atmalar ve zorunlu emeklilikle kamuda işçi sayısı 300 bine düşürüldü. Mahkeme kararlarına rağmen işgal Enerji sektörü yağmalandı, elektrik dağıtım şebekeleri, hidroelektrik ve termik santrallar satıldı. İşçiler perişan oldu. TCDD’nin, altyapı ve ulaşım diye ikiye parçalanıp, yabancılara açılarak, devletin elini çekeceği özel sektör haline getirilmesi kanunu çıkarıldı. Emekli olana 5 yıl sektörde çalışma yasağı getirildi, zorla ve teşvikle emeklilik başlatıldı. ? Mahkemeler, satılan 59 kurumun özelleştirmesini iptal etti. Ama sendikalar mahkeme kararma sahip çıkmadığı için, 59 kurumda işgal sürüyor. Atılan ve haklarını kaybeden işçilerin kazandığı hukuk ise, hukuka sahip çıkmayan sendikacılar yüzünden uygulanmıyor.
Devlette taşeron dönemi başladı Devletin bütün kurumlarına taşeron sokuldu. Mafyalaşmış ekonominin soygun sistemi, azgın bir işçi sömürüsü ve sendikasız köle işçilik olarak, ur gibi yayıldı. Devleti ve özel sektörü ele geçirdi. Şimdi çıkarılmak istenen yasa ile, taşeron sisteminin önündeki tüm engeller kaldırılıyor. ? Köy Hizmetleri Kurumu yok edildi. 34 bin işçi İl Özel İdarelerine sürüldü. Taşeron soygunu, İl Özel İdarelerini ele geçirdi. Kalan 12 bin işçi başka yerlere sürülüyor. Karayolları adlı dev kurum taşeron sistemine kurban edildi. Şimdi 103 Bölge Şefliği kapatılıyor. 140 bin işçiden 10 300’e düşürülen Karayollarında, kalan işçiler başka yerlere sürülüyor.
Karayollarında, 8 bin taşeron işçisinin mahkemede kazandıkları kadrolu işçi olma hakları uygulanmıyor. Sendikalar seyrediyor. Emeklilik hayal, 4-C gerçek oldu Mezarda emeklilik yasası çıkarıldı. 4-C statüsünde köleler yaratıldı. Sendika, toplu sözleşme ve kadro hakları gasp edilen 4-C’li işçi sayısı 47 bine çıktı. Özel yasayla ve işçinin parasıyla kurulan SSK’ya el kondu. SSK eczaneleri kapatıldı. SGK batırılır, alacakları toplanmaz iken, Hükümet, 14’ü yabancılara ait 18 özel emeklilik şirketini besliyor. İşçi, SGK dan kaçırılıp özel şirketlere kurban ediliyor. Hükümet, Özel İstihdam Stratejisi adıyla, esnek çalışmayı yayacağını, kiralık işçi büroları eliyle işçi kiralanması yaptıracağını, fon kurarak kıdem tazminatını yok edeceğini ilan etti.
Belediyeler taşeron cehennemine çevrildi. Belediyelerdeki taşeron işçi sayısı 1,5 milyon oldu. Bu yetmedi. Kadro fazlası diye 32 bin belediye işçisi, sendika, toplu sözleşme ve kadrolu işçilik hakları gasp edilerek sürüldü. Sendikalar yandaşlara teslim Liman-İş Sendikası, Hükümet operasyonuyla yandaş konfederasyona geçirildi. Örman-İş, Belediye-İş ve Tekgıda-İş, T. Maden-İş, Tezkoop-İş, TÜMTİS, Tarım-İş üyeleri, hükümet baskısıyla yandaş sendikaya geçiriliyor.
Yabancıların çalışmasını kolaylaştıran yasalar çıktı ve ülkeye kaçak işçilik sokuldu. Türk işçisi kendi topraklarında iş bulamaz hale geldi. ? Türk-İş Başkanı, işçi sınıfını ve milletimizi parçalayacak bölücü Anayasa’ya destek veren Akiller arasına girdi.
Aydınlık sayfalarını bugünden baş layarak, işçi sınıfının, sendikal ha reketin ve Türk-İş’in sorunlarını tartışmaya açıyoruz. Sorulara yanıt veren ya da başkaca görüşü olan işçi, sendika temsilcisi, baştemsilci, delege, Şube Yöneticisi, Genel Merkez Yöneticisi ve Genel Başkanların yazılı görüşlerine, sayfamızda yer vereceğiz.
1- Hükümetin saldırısıyla, işçi sınıfı kazanılmış haklarını kaybederken ve köleleştirilirken, sendikacılar neden susuyor?
2- Ülke parçalanıyor, milletimiz etnik ve dinsel kutuplaşmalara sürükleniyor, bütün kurumlarımız satılıyor, yok ediliyor. İşçi sınıfı haklarını kaybederken, Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun Aralık 2011 tarihindeki son Genel Kurul’dan buyana, 1,5 yıldır bir kez bile toplanmamış olması, nasıl açıklanır? Bu doğru mudur?
3- Hükümet yandaşı olan sendikacının işçiye daha iyi sahip çıkacağı ya da çıktığı doğru mudur?
4- Sendika yöneticilerinin hükümetlerin avucuna düşmesinin, sendikada yapılan yolsuzluklarla bir ilişkisi var mıdır?
5- Türk-İş ve bağlı sendikalar, işçi sınıfını savunan bir örgüt haline nasıl getirilir?