TÜRK-İŞ GERÇEKTEN BİR İŞÇİ ÖRGÜTÜ MÜ?
Hükümet, 31 Ocak 2012 tarihinde Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasansı´nı TBMM Başkanlığı´na iletti.
Hükümet, 31 Ocak 2012 tarihinde Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasansı’nı TBMM Başkanlığı’na iletti.
Türk-İş de 10 Şubat 2012 günü, bu tasanya ilişkin görüşlerini internet sitesinde duyurdu.
Önce büyük bir ciddiyetsizlik söz konusu.
Türk-İş‘in görüşlerinin 22. maddesinde Tasannın Geçici 4. Maddesi’nden söz ediliyor.
Tasarının "Geçici 4. Maddesi" YOK.
Tasarının yalnızca 1 tane geçici maddesi, onun da 4 fıkrası var.
Böyle hata yapılan bir metin ciddiye alınır mı?
Hadi diyelim acemisiniz, böyle bir hata yaptınız.
Peki, şu aşağıdaki talebe ne demeli?
Aşağıda okuyacağınız istek, Türkiye İşveren Sendikalan Konfederasyonunun talebi değildir.
Aşağıda okuyacağınız, 12 Eylül darbecilerinin talebi değildir.
Türk-Iş‘in talebidir.
Gerçekten, bir işçi örgütünün böyle bir isteği gündeme getirmesini anlamakta büyük zorluk çekiyorum.
Türk-İş, değerlendirmesinin 18. maddesinde, tasannın 62. maddesinde grev hakkının şöyle düzenlenmesini istiyor: "Grev ve lokavtın yasaklanması. Madde 62- (1) Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze ve defin işlerinde; elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi, dağıtımı ile nafta veya tabii gazdan başlayan petrokimya işlerinde; bankacılık hizmetlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ile şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz.".
Ayıp.
Bir işçi konfederasyonu, elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi, dağıtımı ile nafta veya tabi gazdan başlayan petrokimya işlerinde, bankacılık hizmetlerinde, kamu kuruluşlan tarafından yürütülen şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinde grev yasağını nasıl savunabilir?
Türk-İş‘te 1983 öncesinde yürürlükte bulunan 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununu bilen tek bir hukukçu veya sendikacı kalmadı mı?
Ayıp.
12 Eylül öncesinde "doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi, dağıtımı ile nafta veya tabii gazdan başlayan petrokimya işlerinde", "bankacılık hizmetlerinde" ve "kamu kuruluşlarınca yürütülen şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinde" grev yapmak mim.
Bunları darbeciler yasakladı.
Türk-İş bugün bunlan savunuyor; öneriyor.
Ayıp..
Türk-İş‘teki sendikacılar ve hukukçular, Anayasa’nın 90. maddesinde 2004 yılında yapılan değişiklik sonrasında onaylanmış uluslararası sözleşmelerin doğrudan uygulanırlık kazandığını hâlâ mı öğrenmediler?
8 yıldır yürürlükte olan, yüzlerce kere gündeme getirilmiş olan, Yargıtay ve Danıştay kararlanyla desteklenmiş olan bu düzenlemeyi öğrenmemeyi nasıl başarabildiniz?
Yazık.
Türk-İş‘in bu maddeyle ilgili olarak talebi şöyle olmalıdır: "Genel grev, dayanışma grevi, iş yavaşlatma, hak grevi, işçilerin sendika karan olmaksızın yapacaklan grevler, işyerini terketmeme eylemi gibi her türlü eylem, banşçıl olmak, salt siyasal hedefler içermemek, temel hizmetleri aksatmamak koşuluyla, serbesttir."
Bu öneri, Türkiye tarafından onaylanmış 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin gereğidir ve günümüzde Türkiye’de zaten bir hak olarak mevcuttur.
Bunlan hâlâ öğrenemediniz mi?
Ayıp.
Yazık.
Bir işçi örgütü hangi mantığa dayanarak, hangi pazarlığın sonucunda böyle kısıtlı bir grev hakkı isteyebilir?
Bir işçi örgütünün hukukçulan gelişmelerden bu kadar mı uzak olurlar?
Bir işçi örgütünün yöneticileri hangi kaygıyla ellerindeki sendikal haklan kullanmaktan bu kadar çekinirler?
Lütfen, biraz kendinize gelin; ya da ilk genel kurulda adınızı değiştirin; adınızdaki "işçi" ifadesini çıkann. Adınız "Türkiye Sendikalar Konfederasyonu" olursa, hiç olmazsa "işçi" sözcüğünün itibannı zedelememiş olursunuz.