Çağın yeniliklerine ayak uyduramayan işyerlerinde yeni üretim tekniklerini devreye sokamayan işveren, dijital dünyaya uyum sağlayamayan insan ya yok olur ya da toplumun çok gerisinde kalır ve yalnızlaşır.
Hayvanlar âlemi ilginçtir. Örneğin derisini değiştiremeyen yılan ölür. İnsanlar ve toplumlar da öyledir. Çağın yeniliklerine ayak uyduramayan işyerlerinde yeni üretim tekniklerini devreye sokamayan işveren, dijital dünyaya uyum sağlayamayan insan ya yok olur ya da toplumun çok gerisinde kalır ve yalnızlaşır. Sendikacılık dünyasında da aynı kural geçerlidir. İki hafta önceki yazımızda kamu sendikacılığından özel sektör sendikacılığına başarılı bir geçiş yapan Tekgıda-İş sendikasını örnek vermiştik. Eğer Tekgıda-İş bu yeni düzene geçmese, uyum sağlamasa ve başarılı olmasa bugün çoktan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktı. Oysa bu uyumu sağlamış, kendini yenilemiş ve dimdik ayakta durmaktadır.
TÜRK-İŞ KENDİNİ YENİLİYOR MU?
Sendikalarda çalışmaya başladığım 1965 yılından bu yana o günlerin tek işçi konfederasyonu olan Türk-İş’i sürekli eleştirdim çünkü Türk-İş gelişmekte olan ülke sendikacılığına uymayan partiler üstü sendikacılık modelini Amerika’dan kopya etmiş ve ısrarla sendikaların siyaseten söz sahibi olmasına karşı çıkmıştır. Bunun sonucu işçi haklarını siyasi iktidarlara karşı dizlerin üstünde, boynu eğik bir biçimde korumaya çalışma yanlışını yapmıştır. Bu nedenle çalışma yaşamında sürekli olarak işçilerin ve sendikaların istekleri değil işverenlerin ve onların etkisindeki siyasi iktidarların istekleri yaşama geçirilmiştir. Partiler üstü sendikacılık politikası ülkemizde sendikaların gerçek kimliğini kazanmalarını engellemiş, sendika özgürlüğünü rafa kaldırmış ve sendikalarda siyasi iktidara biat geleneğini gündeme getirmiştir. Bu nedenle ülkemizde sendikacılık mayası tutmamış, 18 milyonluk bir işgücünün ancak 1 milyonu sendikalı yapılabilmiştir. Bu sonucun oluşmasında ve kağıttan kaplan sendikacılığının filizlenmesinde Türk-İş’in günahı çoktur ama son günlerde Türk-İş Başkanı’nın bazı söylemleri ve Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun son bildirisi önemli bir değişimin sinyallerini vermektedir.
RAY DEĞİŞTİREN TÜRK-İŞ
Salih Kılıç dönemi kısmen hariç kalmak üzere uzun yıllar biat sendikacılığını kabullenmiş görünen Türk-İş yöneticileri sonunda biat sendikacılığının, AKP’nin arka bahçesi olmanın işçi sınıfına bir yarar sağlamayacağını anlamaya başladıkları izlemini vermeye çalışmaktadır. Bugüne kadar AKP’nin sendikal örgütlenmelere müdahalesinde, grevlerin ertelenmesinde susan Türk-İş, şeker fabrikalarının satışında AKP’nin gerçek yüzünü görmeye başlamıştır. Hiçbir tutarlı gerekçesi yokken, binlerce üreticiyi, işçiyi açlığa mahkûm etme sevdasına kapılan AKP’nin karşısında nihayet dik durmaya başlayacağı umudunu yeşertmiştir. Türk-İş Başkanı nihayet şeker mitinglerinde, “Bu fabrikaları satanlardan sandıkta hesap soracağız” demek cesaretini gösterebilmiştir. Bu önemli bir çıkıştır ve işçilere ‘Seçimlerde AKP’ye oy vermeyin’ demek istemektedir. Doğru olan da budur. İşçi dostu olmayan, yerli ve yabancı işverenlerin çıkarlarını işçi çıkarlarının önünde tutan AKP’ye işçi sınıfının sandıkta hesap sorması ve oy vermemesi gerekir. Türk-İş Başkanı’nın bu söylemi bir ilktir ve umarız arkası gelecektir.
BAŞKANLAR KURULU’NUN BİLDİRİSİ
Türk-İş Başkanlar Kurulu yaptığı son toplantıdan sonra yayınladığı bildiri ile sendikacılığımızın çok ciddi bir sorununu dile getirmiştir. Bildiride bazı sendikaların, “Biz hükümetin sendikasıyız” diyerek kamu işyerlerinde Türk-İş üyesi sendikalara üye işçileri sendikalarından istifaya zorladıklarını dile getirmiştir. Anayasanın 51. maddesi işçilerin sendikalara özgürce üye olmaya veya üyelikten ayrılmaya hakları olduğunu vurgulamıştır. Buna rağmen Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı bazı kimselerin, Memur-Sen isimli uydu bir konfederasyonla birlikte bu Anayasayı ihlal eylemini şiddetle kınamıştır. Memur-Sen’in hazin durumunu yurtdışı toplantılarda gözlemiş birisi olarak sendika özgürlüğünü bilmeyen Memur-Sen’in cahil yöneticilerinden başka bir davranış zaten beklenemezdi. Türk-İş’in zincirlerini kırmaya başlaması sendikacılığımız adına çok sevindirici bir haberdir. Umarız Türk-İş sendika özgürlüğü konusunda çıktığı yolda devam eder.