TÜRK-İŞ’TE NELER OLUYOR
Bu köşede çalışma yaşamında güvencesiz, asgari ücretin bile altında, esnek çalışma şartları altında çalıştırılan milyonlarca emekçinin örgütlenme sorunlarını gündeme getiriyoruz.
![TÜRK-İŞ’TE NELER OLUYOR](https://www.tekgida.org.tr/wp-content/uploads/2020/12/VEYSİÜLGEN-ÖZGÜRGÜNDEM_3270.jpg)
Sendikaların güvencesiz milyonları örgütleyemediğine işaret ediyoruz. Bu temelde yapılan tartışmaları okuyuculara ulaştırmaya çalışıyoruz.
Bu tespitler kişisel tespitlerden çok işçi sınıfına yön veren dinamiklerin ve önderlerinin ortalama görüşüdür. Güvencesizlerin örgütlenme çabası içinde olan amatör önderler mevcut sendikal örgütlenme biçiminin aşılmasına vurgu yapıyorlar. Buna karşı sendikaların hala en önemli örgütlenme olup mevcut haliyle korunmasını, alternatif arayışların imkansız olduğunu savunanlar da var.
Çalışma yaşamında bu iki farklı yaklaşım ekseninde tartışmalar devam ederken Türkiş’e bağlı 10 sendikanın genel başkanı 1 Temmuz 2011 günü Türk-iş’in mevcut politikalarını eleştiren ve alternatifler geliştirmeye çalışan bir deklarasyon yayımladı.
Tek Gıdaiş, Belediye-iş, Petrol-iş, TÜMTİS, Kristal-iş, Hava-iş, Tez Koop-iş, Basın-iş, Deri-iş, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın genel başkanlarının imzasıyla yayınlanan deklarasyon "alternatif sendikal hareket" yaratmak iddiasını da taşıyor. Deklarasyondaki tespitler doğrudur. Hatta eksik olduğunu söylemek mümkündür. Bu konu ile ilgilenen kesim ve kişiler bu tespitleri yıllardır yapmaktadırlar. Bunların sendika başkanları tarafından söylenmesini ilk bakışta olumlu buluyorum. Nitekim yıllardır Türk-iş’i eleştiren bir kısım sendikacı, yazar ve akademisyenler de bu çıkışı olumlu karşıladı. O halde bu çıkış tek başına yeterli midir? Deklarasyona imza atanlar neredeyse 20 yıl civarında genel başkanlık yapıyorlar. Ancak bunlar geleneksel statükocu sendikacılık anlayışının en iyi temsilcisi Türk-iş’i eleştirirken örneğin genel başkanlıklarından istifa ederek adım atabilirlerdi. Böylece bu adımla geleneksel sendikacılığın diğer kurumlaşmalarını da işaret edip alternatif sendikacılığa işaret etmeleri daha anlamlı olurdu. 1989 baharında işçi sınıfı mücadeleyi yükseltirken öncülük eden birçok işçi genel başkanlığa kadar yükseldi. Ancak mevcut sendikal yapı onları da bürokratlaştırdı. Bizzat bu çıkışın kendisi bile sorunun mücadelecilerin genel başkanlığa getirilmesi ile çözülemediğini gösteriyor.
Türk-iş’in sadece yapısal sorunu bulunmuyor. İşçi sınıfının haklarını korumada uzlaşmacı, işçiye siyaseti yasak etmesi, ülkenin en temel sorunlarında oligarşi gibi düşünme ve davranma tutumu da sorun teşkil ediyor. Deklarasyon yayınlar bu konuda da farklı hir pratik sergilemiyorlar. Oysa mesele söylem- , sel değil pratikleşmedir. Bu nedenlerle ki bunlara sendika içinde muhalefet edenler bu çıkışı samimi görmediklerini kamuoyuna deklare ettiler.
Ancak onların da bu çıkışı doğru yöne çevirecek çalışmalar yapması gerekiyor. Salt mahkum ederek bir yere varmak doğru değildir. Bir kısım sendikacı ve yazar ise bu tartışmaların sendikaların bölünmesine neden olacağı zaten zayıflamış olan sendikaların daha da zayıflayacağı yönündedir. Buna örnek olarak 1970’li yıllarda Türk’İş’ten ayrılmaları gösteriyorlar.
1970’li yıllardaki sendikal hareket birçok yönde eleştirmek mümkündür. Ancak sendikalarla ilgili tartışılacak onca başlık içinden sadece ayrılma ve bölünmeyi öne çıkarmak, bunu neden göstermek yetersiz kalmaktadır. Bölünmeye işaret edenleri haklı çıkaracak tek nokta tartışmaların salt sendika genel başkanları ile sınırlı kalması olacaktır. Ki bugün için başta güvencesizler hareketi olmak üzere soruna anlayışsal olarak yaklaşan dinamiklerin olması sürecin olumlu yürüyeceğini gösteriyor. Türk-İş’te başlayan tartışmaların olmasına karşı çıkmak yerine daha fazla pratik adım istemek en doğrusu olacaktır. Sorunların tartışılmayıp askıya alınması durumunda sendikal erime devam edecektir. Bu açıdan bölünme endişesi tartışmaların önüne geçmemelidir. Sonuç olarak Türk-iş’teki tartışmalar olumlu ancak yetersizdir, işçi sınıfının örgütlenme sorununu çözecek her adım dikkate alınmalı, eleştirel ve ilerletici önerilerle yaklaşılmalıdır.
VEYSİ ÜLGEN – ÖZGÜR GÜNDEM