SIK sık Avrupa’da ve Amerika’da dana etinin ucuz olduğu, fakat Türkiye’de pahalı olduğu gündeme gelir.
Bunun sebepleri çoğunlukla aracılara ve pazarlama sistemine bağlanır. Bu kısmen doğru olabilir. Ancak gerçek sebepler bundan farklıdır.
Birinci sebep: Türkiye’de, özellikle İç ve Güneydoğu Anadolu’da coğrafi sebeplerle yeterli yağış yoktur. Yağış az olunca buna bağlı olarak çok sayıda olumsuzluk ortaya çıkar. (Bu bölgelerdeki yıllık yağış ortalaması 400 mm civarındadır.) Yeterli ot veya saman olmaz (kaba yem) veya fiyatı yüksek olur. Avrupa’nın, Amerika’nın pek çok ülkesinde yıllık yağış 800 mm veya çok daha üzerindedir. Bu sebeple ot bol ve ucuzdur. Hatta bedava bile olabilir. Genç dana 250 kg ağırlığa kadar fazla masraf yapmadan gelişir.
İkinci sebep: Türkiye’de hayvan başına düşen mera yüzölçümü yetersizdir. Mevcut olan meralar ise aşırı otlatma nedeniyle çok zayıflamıştır ve mevcut olan meralarda yetişen bitkilerde besin maddeleri analizi yapılmamıştır. Bu sebeple besi günü gelen danalar, verimsiz meralar ve düşük ot kalitesi sebebiyle yeterli ağırlıkta değildir. Zayıf hayvanlara büyük bedel ödenir. Ot veya samanın fiyatı (kaba yem) et maliyetini Türkiye’de % 15-50 etkiler ve yükseltir. Bu durum Avrupa ve Amerika’da % 5 altındadır. Neticede yetersiz yağış ve verimsiz meralar önemli bir pahalılık sebebidir.
DENGELİ YEM ÖNEMLİ
Üçüncü sebep: Türkiye’de dana besisi yapanların büyük kısmı bu işi bilgisizce yapar. İyi yapanlar vardır, ancak bunlarda birinci ve ikinci sebeplerden mutlaka etkilenir. Türkiye’de dana besisi yapanlar dağınık, küçük ve teknolojik noksanlık içindedir. Bilgi noksanlığı maliyeti % 100 artırabilir. Bu işletmelerin teknoloji ve uygulama seviyelerinin yükseltilmesi büyük bir zaman, maliyet ve sabır meselesidir. Bu noktada açıklayıcı bir örnek faydalı olur sanırım. Besicilikte, hayvanların şişmanlatılmasında, dengeli yem kavramı çok önemlidir. Bu dengenin sağlanması tamamen bilgili çalışmaya dayanır. Göz kararı tahmini yem karışımları asla verimli olmaz. Yem içindeki tek bir maddenin noksanlığı bütün yem değerini ve gelişmeyi etkiler. (Mesela protein noksan ise diğer maddelerin fazla olması bir işe yaramaz sadece gübre olur.) Elinizde 50 torba çimento ve bir kova su olsa, sadece bir kova suyun yettiği kadar beton yapabilirsiniz, fazla olan çimentolar bir işe yaramaz. Et üretimi de böyledir. Et, yemde bulunan en az gıda maddesi oranında oluşur. Bu sebeple et üreten hayvanların yediği yemin çok dengeli yapılmış olması gerekir. Dengesiz bir yem, kaynak israfından başka bir şey değildir.
Bu durumda ne yapılması gerekir?
ÇÖZÜM NEDİR?
Ülkemizdeki yağış miktarını artıramayız, meraları uzun bir zaman süresi içinde ıslah edebiliriz fakat genişliğini artıramayız. Bu ve benzer sebepler ile Türkiye’de sadece yerel kaynaklara dayanan dana eti daima az ve pahalı olacaktır. En başta yağış olmak üzere kaynaklar ileri derece yetersizdir. Çözüm, dana eti yerine, dana eti-tavuk eti arasında bir lezzette ve pembe renkli hindi etinde olabilir.
Hindi eti üreten işletmelerde kaba yem (ot) ve mera ihtiyacı yoktur. Dengeli yem ihtiyacı ve teknoloji transferi kolayca karşılanabilir.
1.8-2 kg dengeli yüksek enerjili yem tüketen tavuk, 1 kg canlı tavuk eti üretir.
3.5 kg dengeli yüksek enerjili yem tüketen hindi 1 kg canlı hindi eti üretir.
4 kg dengeli yüksek enerjili yem tüketen kuzu, 1 kg canlı kuzu eti üretir.
8 kg dengeli yüksek enerjili yem tüketen dana 1 kg canlı dana eti üretir. Bu verilen sayılar üretim ekonomisi ortaya koyan en önemli gösterge sayılarıdır. (Yem çevirme oranı.)
Geçmiş yıllarda Ziraat Bankası’nın özel destekleri ile tavuk eti üretiminde büyük sıçramalar sağlayan Köy-Tur, Mudurnu gibi çalışmalar örnek alınabilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bilimsel verileri de dikkate alarak bu konuda öncülük etmelidir. Neticede, hindi etinin üretiminin artması ile birlikte dana etine fazla ihtiyaç olmaz. Halk ucuz, lezzetli bir et kaynağına kavuşmuş olur.
Eşref YÜCELYİĞİT
Zir. Yük. Müh,
MS Oregon-ABD Emekli-
Danışman USFGC ABD
Tarım Bakanlığı