TÜRKİYE’DE GIDA GÜVEN-SİZ-LİĞİ
Bir gıda ürünü hepsi de mevzuatta belirtilen eşik değerlerin altında kalan 5 veya 7 tane zehirli kimyasal madde içerirse ne olur veya bedenimize beslenme yolu ile birden fazla sayıda pestisit girdiğinde nelere yol açar?
Bir gıda ürünü hepsi de mevzuatta belirtilen eşik değerlerin altında kalan 5 veya 7 tane zehirli kimyasal madde içerirse ne olur veya bedenimize beslenme yolu ile birden fazla sayıda pestisit girdiğinde nelere yol açar?
Gıda güvenliği, gıda kaynaklı hastalıklara neden olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri önleyecek şekilde gıdaların işlenmesi, hazırlanması, taşınması, depolanması ve son tüketiciye sunulması sürecini ele alan bir yaklaşım.
Bu yaklaşım yeterli ve dengeli bir beslenme ile sağlıklı bir yaşam arasında köprü işlevi görür. Gıda güvenliği açısından en çok risk oluşturan unsurların başında, hastalık yapan mikro organizmalar gelir. Buna ek olarak, tarımsal üretimde kullanılan pestisitler (zehirli kimyasal maddeler) ve çevre kirlenmesinin bir sonucu olarak gıdalara bulaşan zehirli maddeler de insan sağlığını tehdit eden önemli risk unsurlarından bazıları. Gıda güvenliği kapsamında yapılan çalışmalar bu risk unsurlarını ortadan kaldırmayı amaçlar.
Greenpeace raporu
Geçtiğimiz günlerde medyada Greenpeace Almanya Ofisi tarafından yayınlanan ‘Pestisitsiz Gıda: Meyve ve Sebze İçin Alışveriş Rehberi’ adlı rapor ve ülkemizde konuyla ilgili kurum ve kişilerin bu raporda açıklanan sonuçlara yönelik değerlendirmeleri yer aldı. Raporda Türkiye’den Almanya’ya ihraç edilen bazı gıda ürünlerinde tarımsal üretimde kullanılan zehirli kimyasal maddeler tespit edildiği belirtiliyordu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri tarafından yapılan değerlendirmelerde ise raporun gerçeklere dayanmadığı ve dış ticaretimizi baltalamak için hazırlandığı açıklandı. Bir bakıma Greenpeace örgütü belli kesimlerin çıkarlarına hizmet etmekle suçlandı. Yine Bakanlık yetkilileri tarafından ülkemizde meyve sebze üretiminde gıda güvenliğini sağlamak için alınması gereken bütün önlemlerin alındığı ve tüketicilerin paniğe kapılmaması gerektiği vurgulandı.
Bu konu ile ilgili çeşitli değerlendirmeler ve Greenpeace Akdeniz Ofisi’nin suçlamalara verdiği yanıtlar internet sitelerinde mevcut ve ayrıntıları merak edenler kolayca ulaşabilir. Gıdalarda bulunan pestisit kalıntıları medyada çok sık yer alan konulardan biri ve bu yazıda konuya yeni tartışma kanalları açabilecek bir katkı sunmaya çalışacağım.
Tarım ürünlerini çeşitli zararlılardan korumak amacıyla pestisit adı verilen kimyasal maddeler kullanılıyor. Ancak bu maddeler ürünlerde kalıntı bırakabiliyor. Gıdalardaki pestisit kalıntıları ise insan sağlığını olumsuz yönde etkiler. Maruz kalınan pestisitlerin dozuna ve zamana bağlı olarak akut veya kronik çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkar. Bu sorunlara yol açmamak için gıdalarda bulunan pestisit kalıntılarının belirli eşik değerleri aşmaması gerektiği kabul edilir. Yani, bir gıda ürününde bulunan pestisit kalıntısının mevzuatta izin verilen eşik değerler aşılmadığı sürece sağlığa zararlı olmayacağı kabul edilir. Ancak son yıllarda elde edilen bilgiler bu inancın sorgulanması gerektiğine işaret ediyor.
Tarımsal üretimde kullanılan kimyasal yapıları farklı yüzlerce çeşit pestisit vardır. Hangi pestisitin hangi gıda ürününde kullanılacağı yasal kurallara bağlı. Bir gıda ürününün üretiminde farklı özelliklere sahip birden fazla sayıda pestisit kullanılabilir. Doğrusu kullanılıyor da. Böyle bir durumda ise, gıda ürününde birden fazla sayıda pestisitin kalıntı bırakacağı çok açık.
Şu anki bilimsel bilgi düzeyimizle tek bir pestisitin yol açacağı sağlık sorunlarını kısmen de olsa belirleyebiliyoruz. Ancak gıda ürünlerinde bulunan pestisit kalıntılarının sayısı birden fazla olduğunda bunun ne gibi sağlık sorunlarına yol açacağını ise çok az biliyoruz. Gün içerisinde çok çeşitli gıda maddeleri yediğimiz ve her bir gıda ürününden de çeşitli sayıda pestisit gelebileceği dikkate alınırsa, konunun önemi daha çok anlaşılacaktır.
Soru şudur: Bir gıda ürünü hepsi de mevzuatta belirtilen eşik değerlerin altında kalan 5 veya 7 tane pestisit içerirse ne olur veya bedenime beslenme yolu ile birden fazla sayıda pestisit girdiğinde nelere yol açar? Ne var ki, böyle bir durumda sağlığa zararlı etki nedir sorusunun sağlıklı bir yanıtı yok.
Avrupa ve Türkiye
Yukarıda belirttiğimiz sorun, sadece ülkemize özgü bir sorun da değil. Bir karşılaştırma ölçütü sunması açısından Avrupa Birliği üyesi ülkelerde her yıl gıda ürünlerinde düzenli olarak yapılan pestisit kalıntısı analizi çalışmalarına kısaca bakalım.
2008’de üye ülkelerde yapılan denetim çalışmalarının tamamı gözden geçirilmiş. Bu gözden geçirme Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hangi gıda ürününde birden fazla sayıda pestisit kalıntısı tespit edildiği ve bu kalıntıların düzeyinin ne olduğunu açıklığa kavuşturmalı çalışmasında, analiz edilen gıda numunelerinin yüzde 5’inde mevzuatta belirlenen eşik değerlerin üzerinde pestisit kalıntısı belirlenmiş.
Aynı çalışmalarda analiz edilen gıda numunelerinin yüzde 23’ünde ise birden fazla sayıda pestisit kalıntısı belirlenmiş. Bunun önemli bir sorun olduğu çeşitli araştırmacılar tarafından dile getiriliyor. Ülkemizde yapılan denetim çalışmalarında nedense hiç dikkate alınmayan bir değerlendirme ölçütüdür bu.
Örneğin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 2009’da 2262 gıda numunesinde pestisit kalıntısı analizi yapıldı ve yüzde 7’sinin eşik değerlerin üzerinde pestisit kalıntısı içerdiği ortaya çıktı, Ancak, gıda örneklerinin ne kadarının birden fazla sayıda pestisit kalıntısı içerdiğine yönelik bir değerlendirme yapılmıyor.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından en azından son on yıl içinde yapılan denetim çalışmalarında hangi gıda ürününde birden fazla sayıda pestisit kalıntısı tespit edildiği ve bu kalıntıların düzeyi nin ne olduğu açıklığa kavuşturulmalı. Amacım ülke ticaretini baltalamak veya çiftçilerimizi zor durumda bırakmak değil.
Kamu ve çevre sağlığı önemlidir. Her şey kontrol altındaymış veya sorun yokmuş gibi bir algı oluşturmak tansa, bunun hiç de öyle olmadığını, olmayabileceğini dile getirmek bir şeyleri düzeltmek için gerçekten neler yapılması gerektiğini düşünmemizi sağlayabilir. Medyanın bu konunun ısrarlı takipçisi olması son derece önemli. Bu konu açıklığa kavuşmadığı sürece medyada bu konuda dile getirilen her şey eksik ve yetersiz bir temele dayalı olacaktır.