Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
16 Ekim 2023
TÜRKİYE’DE İŞVEREN DERNEKLERİ-MÜSİAD

Türkiye’de özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde güçlenen mütedeyyin işveren çevrelerinin ülke çapındaki dernek örgütlenmesi Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’dir (MÜSİAD). MÜSİAD, bir ölçüde TÜSİAD’a bir alternatif olarak 9 Mayıs 1990 tarihinde kuruldu.

TÜRKİYE’DE İŞVEREN DERNEKLERİ-MÜSİAD

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ

Derneğin ilk on yıllık döneminde Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın desteği önemli oldu. MÜSİAD özellikle 2002 yılından itibaren ülkemizdeki işveren örgütlenmeleri içinde büyük önem kazandı.

Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin bu raporunda MÜSİAD’a ilişkin özet bilgiler sunulmaktadır.

MÜSİAD’ın günümüzde 13.000’i aşan üyesi vardır. Bu üyeler yaklaşık 60.000 işletmeyi temsil etmektedir. Bu işletmelerde yaklaşık 2 milyon kişi istihdam edilmektedir. MÜSİAD’ın yurt içinde 84 irtibat bürosu, yurtdışında ise 71 ülkede ilişkileri bulunmaktadır.

MÜSİAD kendisini şu şekilde ifade etmektedir:

“Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD); hakkın ve hukukun, adaletin ve eşitliğin, barışın ve güvenin, refahın ve mutluluğun sağlandığı; tarihe ve topluma mal olmuş mahalli ve evrensel değerlerin gözetildi, kendi içinde bütün, bölgesinde, ekonomik ve siyasi alanda etkin, dünyada saygın bir Türkiye hayaliyle yola çıkan hassasiyet sahibi iş adamlarının, 9 Mayıs 1990 tarihinde İstanbul’da kurdukları bir ‘İşadamları Derneği’dir.

“İş dünyasına olduğu kadar toplumun diğer kesimleri için de örnek bir eğitim, rehberlik, danışmanlık merkezi haline gelen, uygulama ve çalışmalarını profesyonel düşünce zeminine oturtan, entelektüel birikimini paylaşıma açan, ‘kamu yararına dernek’ statüsüne sahip güçlü bir ‘Sivil Toplum Kuruluşu’dur.

“MÜSİAD’ın misyonu; ulusal ve uluslararası düzeyde bağımsız ve bağlantısız hareket eden bir işadamları derneği olarak, önceden belirlenen ilke ve değerleri paylaşan üye sayısını artırmak, üyeleri arasındaki dayanışmayı geliştirmek ve kendi içinde sağladığı bur birlik ve beraberlik ruhuyla ülkemizin maddi ve manevi yönden gelişmesine katkıda bulunmaktır.”

MÜSİAD belgelerinde örgütün amaçları da şu şekilde belirtilmektedir:

“İş insanlarının ve istihdam ettikleri elemanların kişisel donanımlarını artırmayı; onların sanayinin ve ticaretin tüm fonksiyonları bakımından daha verimli çalışmasını sağlamayı hedefler.

“Küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin iş ve işleyiş sistemlerinin geliştirilmesini ve insan-bilgi-para unsurlarının denge ve uyum içinde daha iyi sevk ve idare edilmesini sağlar.

“Tüm sektörler için, iç ve dış pazarların, piyasaların araştırılmasına, geliştirilmesine; üreticiden tüketiciye, satıcıdan alıcıya uzanan yolların açılmasına öncelik verir.

“Ülkemizin ekonomik ve sosyal meselelerinin yanında; bölgesel, sektörel ve uluslararası meseleler ile ilgili birçok araştırma yapar ve bunları kamuoyu ile paylaşır.”

MÜSİAD’ın tarihine ilişkin en önemli çalışma, Yaşar Bülbül ve diğer yazarların hazırladığı MÜSİAD, Türkiye’nin Yüz Akı, 25. Yıl, (MÜSİAD Yay., İstanbul, 2015) kitabıdır.

2015 yılında yayımlanan bu kitapta, dönemin MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak’ın “Takdim Yazısı”nda örgütün amaçlarına ilişkin olarak şu değerlendirme yapılmaktadır:

“İhmal edilmiş ve ötekileştirilmiş Anadolu sermayesini toparlayarak bir çatı altında birleştiren MÜSİAD, iş hayatında dar bir zümrenin tekelinde olan statükoyu kırıp, güçlü bir tez olarak, Anadolu Sermayesinin önünü açtı, özgüven aşıladı.

“MÜSİAD’ı var eden en önemli farklılıklardan birisi, Zihni Altyapısıdır. MÜSİAD, günümüzde dayatılan, Acımasız İnsan ve Ekonomi anlayışını reddederek, hem Erdem ve Ahlak gibi değerlere sahip çıkarak, hem de yerelden uluslararasına iş yaparak başarmanın mümkün olduğunu gösterdi. Bunu yaparken, piyasalarda olduğu kadar gönüllerde de yer etmeye çaba gösterdik.” (Bülbül,2015;7)

MÜSİAD’ın kuruluşunun 25. yılı vesilesiyle Adem Dönmez tarafından hazırlanıp MÜSİAD tarafından yayımlanan 25 Yılın Hikâyesi, MÜSİAD (MÜSİAD Kültür Kitaplığı No.3, İstanbul, 2015) kitabında da MÜSİAD’ın kurucuları ve yöneticileriyle yapılan görüşmeler yer almaktadır. Bu tarihte MÜSİAD Genel Başkanı olan Nail Olpak’ın kitaba yazdığı “Takdim” yazısında şu görüşler belirtilmektedir:

“ ‘Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni / Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez yeni’ diye yazıyordu 1947 yılında, Üstad Necip Fazıl Kısakürek. O, umudun tohumlarını ekti. Evet, 1950’li yıllar bu tohumların mümbit topraklara saçıldığı yıllardı. 1980’li yıllar ise büyüyen tohumlardan yetişen ağaçların meyve vermeye başladığı bir dönem olarak tarihe geçti. Adnan Menderes’ten Necmettin Erbakan ve Turgut Özal’a, günümüzde ise Recep Tayyip Erdoğan’a uzanan değişim ve gelişim çizgisinde Türkiye, Anadolu insanının geleneksel değerleri ve evrensel ilkeleriyle; hem kendi geleceğinde, hem de ülkesinin geleceğinde söz sahibi olma mücadelesine şahit oldu.” (Dönmez,2015;5)

MÜSİAD’ın 25. kuruluş yılı vesilesiyle hazırlanan kitapta MÜSİAD’ın amaç ve çalışmaları şu şekilde dile getirilmektedir:

“MÜSİAD bu topraklarda yaklaşık 1,5 asır önceden beri yapılmaya çalışılan ve artık küllenen bir hususu, İslamî hassasiyetleri olan, inançlarına bağlı girişimcileri örgütleme ve azınlık olmaktan çıkarma heyecanının külünü yeniden ve bu kez iddialı bir şekilde yakmıştır. MÜSİAD mensupları, bu zor görevi gönüllü bir şekilde üstlenip başarıyla yerine getirmenin yanı sıra, bir rüyanın da peşindedirler o rüya bu toprakların, bu kültürün eskimeyen bir rüyasıdır: İslam ekonomisi. Mevcut sistem içerisindeki yoğun ve büyük fedakarlıklar gerektiren tempo, MÜSİAD’ın bu rüyanın peşinden gitmesine asla mani olmaz.” (Bülbül,2015;19)

“O sanayiciler, müteşebbisler baktılar ki -zorunlu üye oldukları Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve illerdeki odalar hariç- sivil girişim niteliğindeki TÜSİAD’ın yapısıyla uyuşmuyorlar. TÜSİAD’da hakim olan o entegre büyük sanayici kitlesi ve İstanbul-İzmir ağırlıklı yapı karşısında fikriyat ve zihniyet olarak ve değerler itibariyle daha birleşebilecekleri bir çatı arayışına girdiler. O bir iki yıllık arayıştan sonra da 1990’da MÜSİAD kurulmuş oldu. (…) MÜSİAD’ın kuruluşu hem içerideki ekonomideki değişen müteşebbis yapısı, hem de dünyadaki gelişen ve büyüyen yükselen İslamî hareketin değerleriyle birlikte oldu. Bu iki unsurun etkisiyle MÜSİAD’ın doğumu 1990’a denk geldi.” (Bülbül,2015;21)

“MÜSİAD esas olarak mütedeyyin girişimciye, Anadolu sermayesine dayalı bir dernek olurken, TÜSİAD ise hep suyun öteki tarafındaki dernek olarak bilinecekti.” (s.28-29)

“Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) bir sivil toplum okulu olarak gelecek nesilleri ‘inanç, ahlâk, ilke, değer’ zincirinde yetiştirmek amacıyla 9 Mayıs 1990 tarihinde bir grup kanaat önderi, aydın, işadamı ve sanayici tarafından kuruldu.” (Bülbül,2015;28)

“Kurucu Başkan Erol Yarar, o yılları anlatırken, çok önemli bir tespitte bulunuyor ve MÜSİAD’ın kuruluşu öncesinde mütedeyyin camianın iki önde gelen siyasetçisinin bu yönde beklentileri olduğunu beyan ediyordu. Bu iki siyasetçi, Türkiye’deki siyaseti derinden dönüştüren hareketin liderleri olarak öne çıkacak olan Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan’dı. Her iki lider de, özellikle Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki dönüşümün siyasi arenadaki öncüleri olurlarken, MÜSİAD da bu dönüşümün iş dünyası tarafını temsil edecekti.” (Bülbül,2015;26)

“Siyasi alanda ise MÜSİAD’ın kuruluşu dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı heyecanlandırmış ve her türlü desteğini vermişti.” (Bülbül,2015;26)

“MÜSİAD’ın kuruluşunu takip eden yıllarda en çok tartışılan konu, kısaltmanın başındaki MÜ’nün neyi ifade ettiğiydi. Müstakilliğin ilk harfleri olan MÜ kimilerince, Müslümanlığı ifade ediyordu. Kurucu Başkan Erol Yarar, Müslüman olarak tanımlanmanın kendilerine gurur verdiğini, ancak MÜ’nün Müslüman anlamında kullanılmasının maksatlı bir uygulama olduğunu belirterek, müstakillik kelimesine vurgu yapıyordu. Aslında bu husus, MÜSİAD’ın 2004’teki bir raporunda çok net bir şekilde vuzuha kavuşturulmuştu: ‘Biz piyasada Müslüman Sanayici ve İşadamları olarak da algılanıyoruz. Bizim Müslümanlıktan bir rahatsızlığımız yok. Ancak, Türkiye gibi nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman olduğu bir ülkede Müslümanlık artı bir ayıraç olamaz.’

“Derneğin kuruluşundan itibaren Dernek içerisinde hep aktif rol üstlenen Ömer Bolat’a göre, bu tabirin ilk kullanımı bir cami imamına aitti: ‘TÜSİAD’ın eğitim raporuyla alakalı kamuoyunda bir infial oluşuna bir gün Tahtakale’de camilerin birinde Cuma namazında imam vaaz verirken cemaate oldukça tepkili. Ve Tahtakale’de, Sultanhamam’da da birçok mütedeyyin esnaf düzeyinde, tüccar düzeyinde girişimciler var. İmam cemaate çıkışıyor, diyor ki; onların TÜSİAD’ı var da siz niye MÜSİAD’ı kuramıyorsunuz, kursanıza MÜSİAD’ı. Bu gerçek bir hikâye. Ben bu hikayeyi o vaazda bulunan bir cemaat mensubundan dinlemiştim.’ “ (Bülbül,2015;32-33)

MÜSİAD kendilerini mütedeyyin iş insanları olarak tanımlayan işverenlerin örgütüdür. MÜSİAD’ın önde gelen yöneticilerinden Abdurrahman Esmerer, 2015 yılında kendisiyle yapılan görüşmede şunları söylüyordu: “MÜSİAD kurulmadan yanılmıyorsam 5-6 sene önce SEDAV adı altında Müslüman ve duyarlı iş adamlarının oluşturduğu bir yapı vardı.” (Dönmez,2015;28)

A.Esmerer, MÜSİAD’ın kuruluş sürecini de şöyle anlatıyordu:

“O tarihlerde siyasi olarak Erbakan Hocamızın ciddi atak dönemleri vardı. O atak dönemlerinin içinde iş adamlarından oluşan, duyarlı Müslümanların oluşturduğu bir yapıya ihtiyaç olduğu çok aşikârdı. Rahmetli bu konu üzerinde çeşitli istişareler yapmışlar ve o zamanki İstanbul İl Başkanı Tayyip Bey’e sorumluluk vermişler. Tayyip Bey konu ile ilgili olarak Erol Bey ile görüşmüşler.” (Dönmez,2015;28)

“MÜSİAD’ın temel kuruluş amacı; İslami duyarlılığa sahip olan işadamlarının kabuklarını kırıp uluslararası bir bakış açısına savuşması, vizyonlarını geliştirmeleri, ortaklık kültürünün oluşması, devlet idarecilerine yönlendirici çalışmaların yapılması ve duyarlı olmalarıdır.” (Dönmez,2015;46)

MÜSİAD’ın kuruluş süreci, Müslüman girişimcilerin esnaflıktan işverenliğe geçiş süreciyle yakından bağlantılıydı. MÜSİAD’ın kurucu ve 1990-1999 dönemi genel başkanı Erol Mehmet Yarar bu gelişmeyi şöyle anlatmaktadır:

“Rahmetli Erbakan Hoca’ya bir toplantıda 1970’leri sordum. ‘İş camiası neden 70’lerde oluşmadı?’ dedim. Çünkü 1990’lara geldiğimizde yine esnaf yoğunluklu bir ortam vardı. İşadamı olamamıştık. Rahmetli o bilgili tavrıyla, hiç unutmam, ‘Erolcuğum biz bakkal Mehmet ile yola çıktık’ demişti. Yani o dönemde kendi İslami toplum ekseninde yola çıkarken bir işadamını bulamadığını, kedisinin yanında sadece bakkal Mehmetler olduğunu söylemişti. Bakkal Mehmet’ten işadamı Mehmet’e geçmek ve uluslararası işadamı vizyonuna geçmek diyerek MÜSİAD’ın kuruluşunu hazırlayan o günleri özetleyebilirim. 1970’ler bakkal dönemiydi. 1990’lardan sonra bunu MÜSİAD farklılaştırdı.” (Dönmez,2015;31)

Erol M. Yarar, TÜSİAD ile MÜSİAD’ın farkını da şöyle özetliyordu:

“O zamanlarda iş dünyasının bir bölümünü temsil eden bir TÜSİAD var. TÜSİAD’ın karşıt görüşünü ifade etmek için de MÜSİAD kelimesi kullanılıyordu. Tekerleme gibi. Fakat o mim çok şey değiştiriyordu, hem anlam yüklüyor, derinlik kazandırıyor hem da farklı bir algı, metafor oluşturuyordu. Seküler bir TÜSİAD’ın karşısında daha İslami değerlerle mücehhez bir MÜSİAD olgusunu oluşturuyordu.” (Dönmez,2015;39)

Erol M. Yarar, Türkiye’nin önde gelen politikacılarıyla ilişkilerini şöyle anlatıyordu:

“Rahmetli Özal döneminde MÜSİAD basının gündemine gelmişti. Rahmetli Özal MÜSİAD ile yakın ilişki kurdu. Bizi Çankaya’da kabul etti, yurtdışı gezilerine götürdü. Özal ile birlikte Türk Cumhuriyetlerine gittik. Bu önemli bir geziydi, lakin döndükten bir hafta sonra vefat etti. Son gezisinde 15 gün birlikteydik. Çok konuşmalarımız, sohbetlerimiz oldu. O vefat edince 1993’te siyasi hava Demirel ile beraber değişti. Demirel MÜSİAD’a hiç şefkatli davranmadı. Çok mesafe koydu. MÜSİAD’ı siyaseten Özal ve Erbakan Hoca’ya daha yakın görüyordu. Bu yüzden bizi kendisine yakın görmedi. İlişkilerde bulundu ama hep göstermelik oldu. Tansu Çiller, Erbakan Hoca’yla ortak olduğu için 1996’da MÜSİAD’a çok yakın durdu. Sonraki süreçte de yakın durdu. Mesut Yılmaz ile rahmetli Özal’dan sonraki süreçte ne uzak ne yakın ilişkiler kurduk. Siyasetin MÜSİAD’a karşı belirli tavırları vardı. Ama MÜSİAD, tepede kim olursa olsun hiçbirine karşı bir tavır, bir tepki göstermedi.” (Dönmez,2015;96-97)

28 ŞUBAT SÜRECİNDE MÜSİAD

1995 yılında yapılan milletvekili genel seçimlerinde Necmettin Erbakan’ın başkanlığındaki Refah Partisi en yüksek oyu aldı. 1996 yılı Temmuz ayında Refah Partisi ile DYP’nin oluşturduğu koalisyon hükümeti güvenoyu aldı; Necmettin Erbakan başbakan, Tansu Çiller başbakan yardımcısı oldu.

28 Şubat 1997 günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında “irtica” karşıtı bir metin onaylandı. Bir süre sonra Necmettin Erbakan görevinden istifa etti. Batı Çalışma Grubu adıyla oluşturulan birim, tarikat ve cemaatler konusunda çalışmalar yaptı.

Bu süreçte hedef olan kuruluşlardan biri de, Refah Partisi ile yakın ilişki içinde olduğu ileri sürülen MÜSİAD idi.

MÜSİAD Genel Başkanı Erol M. Yarar ve MÜSİAD hakkında davalar açıldı; ancak bunların hepsi beraatle sonuçlandı. (Dönmez,2015;118,127)

MÜSİAD’ın 1997 yılında üye sayısı 2.823’e ulaşmıştı. Ancak 28 Şubat süreciyle birlikte, üye sayısı 2002 yılına kadar 1800’e düştü. MÜSİAD, 28 Şubat sürecinde üyelerinin yaklaşık yüzde 40’ını kaybetti. (Bülbül,2015;38)

28 Şubat süreci, MÜSİAD’ın 2012 yılında toplanan 21. Olağan Genel Kurulu’nda ele alındı. Bu süreç MÜSİAD, Türkiye’nin Yüz Akı, 25. Yıl kitabında şu şekilde anlatılmaktadır:

“28 Şubat sürecinden zarar görenlerden biri de dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Türk siyasetinin parlak ismi olacağına halkın daha o tarihlerde inandığı Başkan Erdoğan, bu süreçte yargılanarak hapse mahkum oldu. Yıllar sonra, 2012 yılında, MÜSİAD’ın 21. Olağan Genel Kurulu’na başbakan olarak katılan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında o günlere de yer verdi. Anadolu sermayesine yapılan baskıları hatırlatan Başbakan Erdoğan, 28 Şubat’ın Anadolu iş dünyasına, MÜSİAD’a karşı yapılan bir müdahale olduğuna dikkat çekti.

“ ‘(…) Ne zaman ki Anadolu sermayesi gücünü birleştirdi; Anadolu sermayesi heyecanını, coşkusunu, ideallerini hayata geçirdi; işte o zaman Anadolu’nun aslanlarından, Anadolu’nun kaplanlarından korkmaya başladılar. ‘Ben artık fırın satmayacağım, ben fırın üreteceğim’ diyen, ‘ben fırın ihraç edeceğim’ diyen iş adamı, hesapları altüstü etti. ‘Ben Kayseri’ye, Çorum’a, Konya’ya, Denizli’ye, Gaziantep’e hapsolmayacağım, bin New York’a, Sidney’e, Pekin’e, Bişkek’e, Paris’e, Londra’ya açılacağım’ diyen Anadolulu iş adamı, bütün pazarları bozdu. Hiç kimse kusura bakmasın: 28 Şubat, aynı zamanda Anadolu’nun işte bu başarılı iş adamlarına karşı yapılmış bir müdahaledir. 28 Şubat, MÜSİAD’a, MÜSİAD’ın üyelerine karşı, o üyeler gibi nice başarılı iş adamının kolunu kanadını kırmak için yapılmış bir müdahaledir. ‘Şu markayı almayacaksınız,’ ‘şu markayı şuraya sokmayacaksınız’ bunlar yaşandı.’

“Başbakan Erdoğan, baskı dönemleri ve 28 Şubat sürecinde MÜSİAD’ın neler yaşadığına en yakından tanık olduğunu belirttiği konuşmasında, bu baskıların nedenini de, ‘sırtını devlete dayayanların Anadolulu iş adamlarını üreten değil, onların ürünlerini satan bayiler’ olarak görmek istemeleri olduğunu belirtiyordu. Başbakan Erdoğan, şöyle devam ediyordu: ‘MÜSİAD’ın, bugünlere gelene kadar, hangi çileleri çektiğini, hangi badireleri atlattığını, hangi engelleri aştığını, yıldırmalara, baskılara nasıl göğüs gerdiğini çok ama çok iyi biliyorum. Statükocuların ve sırtını devlete dayayan sermaye çevrelerinin, Anadolu’nun genç, dinamik, cevval iş adamlarını, sadece ve sadece bayi olarak görmek istiyorlar.’ “(Bülbül,2015;39-40)

2007 YILINDA E-MUHTIRA’YA İLK TEPKİ

Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığı 27 Nisan 2007 tarihinde gece yarısı 23.20’de bir e-muhtıra yayınladı ve cumhurbaşkanı seçimine müdahale etti.

Bu muhtıraya ilk karşı çıkış MÜSİAD’dan geldi. MÜSİAD’ın 28 Nisan 2007 tarihli açıklamasında yer alan bazı bölümler aşağıda sunulmaktadır:

“Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Anayasa hükümleri esastır. Seçim sürecinin adresi TBMM’dir. Milli iradenin temsil yeri olan TBMM’nin kararına sahip çıkılmalı ve siyaset ile ekonomideki istikrar süreci baltalanmamalıdır. Siyaset alanında doğabilecek kaos ortamının, ekonomideki hassas dengeleri bozabileceğini ve son beş yılın fedakarlıkları ile ekonomide, demokratikleşme ve AB’ye uyum sürecinde güçlükle elde edilen kazanımların tehlikeye düşürebileceğini hiç kimse unutmamalıdır. Böylesi olumsuz gelişmelere yol açanlar tarih önünde sorumlu olacaktır. (…)

“İş dünyası olarak beklentimiz, demokrasinin önünün tıkanmaması, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin Anayasa hükümleri doğrultusunda kesintiye uğramadan TBMM’de tamamlanması, siyasi ve ekonomik istikrar ile kazanımların baltalanmamasıdır.”

Prof.Dr.Fatih Savaşan, Doç.Dr.Mehmet Saraç ve Doç.Dr.Temel Gürdal’ın gerçekleştirdiği ve 2013 yılı Kasım ayında yayımlanan “Dindar/Muhafazakâr İşadamları Perspektifinden İslam Ekonomisi ve Katılıp Bankacılığı” çalışmasına göre, bu tarihte bu nitelikteki örgütlerin üye sayıları aşağıda sunulmaktadır (s.3):

MÜSİAD      3.300

ASKON           580

TUSKON   45.000

TÜMSİAD 10.000

MÜSİAD’IN VAKFI: ULUSLARARASI TEKNOLOJİK, EKONOMİK VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR VAKFI – UTESAV

MÜSİAD’ın yan kuruluşlarından biri olan Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) 14 Kasım 1995 tarihinde kuruldu.

UTESAV’ın amacı, Vakfın belgelerinde şu şekilde ifade edilmektedir:

“İşadamları, üst düzey yöneticiler ve çalışanlara yönelik eğitim seminerleri düzenlemek; işletmelere ihtiyaç duydukları konularda danışmanlık hizmeti vermek,

“Teknolojik, ekonomik ve sosyal alanlarla ilgili cep kitapları hazırlatıp yayınlamak,

“Teknolojik, ekonomik, yönetim ve sosyal alanlarla ilgili makalelerin yer alacağı akademik bir dergi yayınlamak,

“Ulusal ve uluslararası düzeyde sempozyumlar, konferanslar ve paneller düzenlemek,

“Yurt içinde ve yurt dışında kardeş araştırma kurumları ve üniversiteler ile karşılıklı yayın alışverişi yapılmasının imkanlarını araştırmak,

“Kişi ve kuruluşlara başarılı oldukları alanlarda ödüller vermek (teknoloji ödülü, çevre ödülü, vs.),

“ÜSİP (Üniversite Sanayi İşbirliği Projesi) çalışmalarını etkin şekilde yürütmek,

“Yeni icat ve buluşlar ortaya koyan kişilerin çalışmalarını -oluşturulacak komisyon tarafından değerlendirerek- kayda değer bulunanları kamuoyuna duyurmak,

“Üniversite öğrencilerine yönelik staj çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmek,

“Üniversitelerin ilgili bölümleri ile ilişki kurarak, yüksek lisans ve doktora düzeyinde yapılan araştırma konularının Türkiye’nin sorunlarına alternatif çözümler üretecek şekilde seçilmesini sağlamak,

“Öğretim görevlisi, öğrenci ve işadamlarından oluşturulacak gruplara, ilişkilerin geliştirilmesi maksadıyla, yemekli istişare toplantıları düzenlemek.”

MÜSİAD SANDIĞI

MÜSİAD’ın etkinliklerin biri de örgüt bünyesinde bir yardımlaşma ve dayanışma kurumunun oluşturulmasıdır. Bu yapıya “Karz-ı Hasen Sandığı” adı verilmektedir.

MÜSİAD’ın belgelerinde bu konuda aşağıdaki bilgi yer almaktadır:

“MÜSİAD üyeleri arasındaki yardımlaşma ve dayanışma kültürünü kurumsal bir yapıya dönüştürmek ve tüccarımızın ticaretini kolaylaştırmak düşüncesi MÜSİAD Sandığının ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

“MÜSİAD Sandığı, medeniyetimizin güzel değerlerinden biri olan ‘Karz-ı Hasen’ kavramını, ilkelerini günümüz ticaret hayatının gündemine taşımış, yardımlaşma ve dayanışma kurumunu kurumsallaştırmıştır.

“ ‘Karz-ı Hasen’ Sandığı’nın temel hedefi Allah’ın emrettiği bu borç ilişkisini uygulayabilmek ve uygularken bu kurumun toplum hayatında aktif olarak sistemleşmesini sağlamaktır.

Bu sayede ülkemiz ticaretindeki birikim oranını artırarak, tüccarın zor günlerinde dayanışma sergilemesini ve ticaretin üzerindeki yüklerden biri olan faiz olgusunu ‘Karz-ı Hasen’ mekanizması ile tüccarın üzerinden kaldırarak bereketi artırmayı amaçlamaktadır.

1.Karz-ı Hasen Nedir?

“Karz-ı Hasen güzel borç demektir. Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de 5 farklı surede; Müzzemmil Suresi 20.Ayet, Bakara Suresi 245.Ayet, Maide Suresi 12.Ayet, Teğabün Suresi 17.Ayet, Hadid Suresi 11 ve 18.Ayetlerde geçen Karz-ı Hasen, Allah için verilen güzel borç olarak ifade edilmektedir. Hz. Peygamber, 4 Halife, Endülüs, Selçuklu ve Osmanlı döneminde ve dolayısıyla medeniyetimizin köklerinde esaslı bir yere sahip olan, hâlihazırda uygulamada bir müessese olarak sürdürülemeyen Karz-ı Hasen toplumsal bir olgudur. Emin ellerde adaletle dağıtılan Karz-ı Hasen, ifsat olmuş toplum hayatının ıslahına vesile olabilecek bir kurumdur.

“Karz-ı Hasen, borcu olan ihtiyaç sahibi kişiye haramlardan uzak durması ve harama bulaşmaması için ihtiyacını giderecek meblağı faizsiz olarak ve sırf Allah rızasını kazanmak için temin etmektir. Günümüzde hayatımızın her alanına giren faizli işlemlerden sıyrılarak helal yollardan ticaretin geliştirilmesi için hak yol üzerinde olan Karz-ı Hasen uygulamasının geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekliliğinden hareketle MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığı kurulmuştur.

2.MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığı’nın amacı nedir?

“Karz-ı Hasen Sandığı Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği üyesi olan kişiler arasında yardımlaşma ve dayanışma kültürünü sağlamak amacıyla kurulmuştur. Temel hedefi Allah’ın emrettiği bu borç ilişkisini uygulayabilmek ve uygularken bu kurumun toplum hayatında aktif olarak sistemleşmesini sağlamaktır. Ayrıca ölen üyenin geride kalan eş ve çocuklarına da yardım etmek, sosyal ve kültürel her türlü ihtiyacıyla ilgilenmek, hak ve çıkarlarının korunmasını sağlamayı da kendine ilke edinmiştir. Üyelerin ihtiyaç maddeleri ile diğer mal ve hizmetlerini karşılamak, üyelerine veya ölen üyelerin eş ve çocuklarına karşılıksız yardımlar yapmak da Sandığın gerçekleştirmek istediği hedefleri arasındadır.

3.Sandığa Kimler Üye Olabilir?

“Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’ne üye olan üyelerimiz Karz-ı Hasen sandığına üye olabilirler. Bu kapsamda derneğin asil ve gençlik kurulu üyeleri sandık üyesi olabilirler. Sandık üyeliği isteğe bağlıdır. Derneğe üye olmayan kişiler Sandığa üye olamayacaklardır. Sandığa üye olabilmek için öncelikle dernek üyesi olmak, Sandık Üye Müracaat Formu ile Sandık Yönetim Kurulu’na başvurmak gerekmektedir.

MÜSİAD asil üyelerinden;

-3.500 TL alınır
-1.750 TL giriş üyelik bedeli
-1.750 TL yıllık aidat

MÜSİAD gençlik kurulu üyelerinden;

-1.750 TL alınır

-875 TL giriş üyelik bedeli

-875 TL yıllık aidat

(Giriş bedeli ve yıllık aidat her yıl sandık yönetim kurulu tarafından yeniden belirlenir.)

4.Sandık Bünyesinde Oluşturulan Fonlar Nelerdir?

“Karz-ı Hasen Sandığı bünyesinde Karz-ı Hasen Fonu, Bireysel Karz-ı Hasen Fonu ve Sosyal Yardım Fonu olmak üzere üç farklı fon kurulmuştur.

1.Karz-ı Hasen Fonu, dernek üyelerinin karşılıksız olarak giriş aidatı ve yıllık aidat ödemelerinin %70’i bu fonda toplanır. Bu fondaki paralar sandık üyesi ihtiyaç sahiplerine ödünç olarak kullandırılmaktadır. Sandıktan ödünç alan üye, Sandık Yönetimince belirlenecek sürenin sonunda almış olduğu miktarı sandığa geri ödemektedir.

2.Bireysel Karz-ı Hasen Fonu, sandık üyesi olan veya olmayan kişilerin verdiği borçlardan oluşmaktadır. Dernek üyelerinin düzenli olarak ödedikleri aidatlar bu fonda değerlendirilmez. Bu fondan borç alan kişi sandık yönetimi veya borç veren kişinin belirlediği sürenin sonunda almış olduğu miktarı fona geri ödeyecektir. Borç veren kişiye, belirlenen süre sonunda ödediği miktar fon tarafından geri ödenir.

3.Sosyal Yardım Fonu, dernek üyelerinin karşılıksız olarak giriş aidatı ve yıllık aidat ödemelerinin %25’i bu fonda toplanır. Sandık üyeleri ve ölümü halinde eş ve çocukları yararlanabilir. Bu fondan yararlandırılacak kişilerden geri ödeme alınmayacaktır. Yani bu fondan yapılan yardımlar karşılıksızdır.

Kimler Yararlanır?

“Karz-ı Hasen Fonundan; Bir yılını doldurmuş Karz-ı Hasen sandığı üyeleri yararlanır.

Sosyal Yardım Fonundan; İhtiyaç halindeki üyeler, üyenin ölümü halinde eş ve çocukları karşılıksız olarak yararlanır.

“Bireysel Karz-ı Hasen Fonundan; İhtiyaç halindeki üyeler, bu fona verilen borçtan genel karz-ı hasen şartları çerçevesinde yararlanır.

Üyelerin yükümlülükleri nelerdir?

“Sandığa üye olan kişiler aidatlarını zamanında ödeyeceklerini, Sandığın kuruluş amacına aykırı hareket etmeyeceklerini kabul ve taahhüt ederler. Üyeler Sandık bünyesinde var oldukları sürece Karz-ı Hasen Sandığının varlığına aykırı tutum ve davranış da bulunmayacaklardır.

“Zimem Defteri; Bugünkü adıyla veresiye defteri, alınan bir malın satıcı tarafından not edilerek alıcının ileriye dönük borçlandırılmasını ifade ediyor.

“Alan elin veren eli bilmediği, hayırda yarışmanın, yardımlaşmanın zarif usûlü Zimem Defteri; MÜSİAD üyeleri tarafından yaşatılıyor.

“Osmanlı’da varlıklı kişiler, içinde yazılı olan tüm borçları ödeyerek zimem defterlerini satın alırdı. Zimem Defteri uygulaması, MÜSİAD’ın 5’inci Genel Başkanı Nail Olpak’ın girişimleri ve üyelerimizin teveccühüyle yeniden başlatılmıştır. Yalnızca Ramazan Ayı’na özel bir olarak başlayan Zimem Defteri uygulaması, MÜSİAD 6’ncı dönem Genel Başkanı Abdurrahman Kaan’ın üyelerimize ve varlıklı kişilere, bu kıymetli geleneği yılın 12 ayı boyunca sürdürmeleri yönündeki çağrısıyla, bir aya özel olmaktan çıkarılmıştır.

“Uygulamayı özel kılan noktalardan biri, ‘sağ elin verdiğini sol el görmeyecek’ hadisine sadakatle, borçlu ile borcu ödeyen kişinin birbirlerini görmemeleri, bilmemeleri oluyor. Günümüzde bu güzel geleneğin devamlılığına katkı sunarak, var olan ihtiyacın idrakine makes olmak, MÜSİAD olarak bizleri gururlandırmanın ötesinde, yardımlaşma ruhunun yaşatılması bakımından umudumuzu güçlendirmektedir.”

DİĞER HABERLER
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?

Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’de sabit tutmakla birlikte Para Politikası Kurulu metninde önceki metinlere göre epeyce bir değişiklik yaptı. Merkez Bankası’nın açıklamasındaki değişiklikler ağırlıklı olarak faiz indirimi için aralık ayına işaret edildiği şeklinde yorumlandı.

LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

20-21 Kasım 2024 tarihlerinde, Fındıklı ve Ardeşen’deki Lipton Çay Üretim Fabrikalarında çalışan üyelerimize yönelik eğitim programı düzenlendi. Programın açılışı, Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz ve Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel tarafından gerçekleştirildi.

ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?
ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?

Yıl sonuna yaklaştıkça giderek daha çok tartışılan bir konu var. “Ücretler gelecek dönem için öngörülen enflasyona endekslenerek mi belirlense, yoksa geride kalan dönemin enflasyonu dikkate alınarak mı?”

“ASGARİ” İNSANCA OLMALI
“ASGARİ” İNSANCA OLMALI

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş başkanları, emekçilerin temel hak ve taleplerini Meclis’e taşıdı.