Ocak – Temmuz, 7 aylık dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre üçte iki oranında geriledi. Geçen senenin ilk 7 ayında 48.8 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu sene 18.1 milyar dolar oldu.
Dış ticaret açığının daralmasında ithalatta gerileme daha etkili oldu. Zira Bu sene yedi ayda ihracat yüzde 2.7 oranında artarken, ithalat yüzde 18.3 oranında geriledi.
İhracatın artmasının bir nedeni iç talebin daralmasıdır. Bir başka nedeni de TL’nin yüzde 25 dolayında değer kaybetmesi ve bu nedenle ihracatta rekabet gücümüzün artmış olmasıdır. Ancak bu şartlarda ihracatta daha büyük artış beklenirdi. Düşük artış, ihracat malları üretiminin yüksek oranda ithal ara malına bağımlı olmasıdır.
Söz gelimi toplam ihracatta artma olurken, toplam ihracat içinde ilk sırayı alan motorlu kara taşıtları ihracatı yüzde 3.7 oranında daraldı. Bunun nedeni motorlu kara taşıtları üretiminde ithal girdi oranının çok yüksek olmasıdır.
7 ayda toplam dış ticaret açığımızın yarısına yakınını (yüzde 48.6’sını) Çin’e karşı vermişiz. Rusya ve Çin’e karşı vermiş olduğumuz dış ticaret açığı, 19.3 milyar dolardır. Bu açık toplam dış ticaret açığımız olan 18.1 milyar doların üstündedir. Rusya ve Çin’e olan açığımızın bir kısmını Avrupa ile olan dış ticaret fazlamızdan karşılıyoruz.
GATT’nın Uruguay toplantısında kotalara sınır getirilmesine rağmen, ABD ve Çin , kur savaşları veriyor. Karşılıklı vergi koyarak dış ticaret savaşları veriyorlar. Avrupa japon arabalarına kota uyguluyor. Bu ülkeler ulusal çıkarlarını koruyor. Biz Çin’den bavul ithal etmeyelim derken, itirazlar oluyor. Çin değil, dünyadan incik, boncuk, deri eşya, bavul ithalatına kota koymalıyız veya zorlaştırmalıyız.
Tekrar ediyorum bu korumacılık değil, ulusal çıkarlarımızı korumaktır. Bizde iktidar ve muhalefet bırakın ulusal çıkarlar, ulusal kelimesine karşı bile antipati duyuyor.
Öte yandan üretimde küçülme, ithalat mallarına olan talebi de düşürdü. Temel mesele olan üretimin ithalata bağımlı olması ise devam ediyor.
İthalatta daralma oldu ve fakat toplam ithalat içinde üretimde kullanılan aramalı ithalatının payı da arttı. (Aşağıdaki tablo)Çünkü daralmaya rağmen ithal aramalı olmazsa üretim de yapamayız.
Sonuç olarak; dış ticarette her zaman dayak yiyoruz. Çünkü milli bir dış ticaret politikamız yok. Bu sonuçlar ”Geçmişte ve Bu gün ithalattan spekülatif kar edenler mi, Türkiye’nin ulusal çıkarları mı daha önemlidir?” sorusunu sormamıza neden oluyor.