Türkiye İstatistik Kurumu, Eylül ayı perakende satış endekslerini açıkladı.Aylık olarak … Eylül ayı mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış endeksi, bir önceki aya göre yüzde 4.6 oranında azaldı.Yıllık olarak … Takvim etkilerinden arındırılmış, sabit fiyatlarla 2015 bazlı perakende satış hacmi endeksi Eylül 2017 yılında 112.4 iken Eylül 2018 yılında 110.5′ geriledi. Yüzde 3.4 azaldı.Bu sene ilk 8 ayda bu endeksler geçen senenin üstünde seyretti. İlk defa Eylül’de geçen senenin altına geriledi. Eğilime bakarsak düşme devam edecektir.Son bir yılda perakende satış endekslerinde en fazla gerileme yüzde 27.6 oranı ile Elektrikli eşya ve mobilyada oldu. Geçen sene seçim popülizmi olarak, bu gurupta vergiler indirildi. Bol kredi dağıtıldı. Tüketici alacağını aldı. Kaldı ki ekonomik krizlerde tüketici önce dayanıklı tüketim malları alımını erteler.Aslında Türkiye’nin nüfusu da her yıl yüzde 1.20 oranında artıyor ve da talebe yansıyor. Bu artışa rağmen satışlar geriledi.
Tabloya bakarsak, satışlarda hızlı gerileme durgunluğu gösteriyor.
Öte yandan; Üretimde de gerileme yaşıyoruz.Üretimde yıllık gerileme … TÜİK’in verilerine göre, Eylül ayında takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir yıl öncesine göre yüzde 2.7 oranında düştü.İmalat sanayiinde düşme ise daha yüksek yüzde 3.2 oranında oldu.Merkez Bankası imalat sanayiinde Ekim ayı kapasite kullanım oranını da açıkladı. Geçen sene yüzde 79.7 olan kapasite kullanım oranı, yüzde 5 .4 oranında düşerek, bu sene yüzde 75.4′ e geriledi.Yüksek döviz kuru nedeniyle Ağustos’ta ithalatta gerileme yaşandı. Sonrasında da yaşanacak. İthalatın yüzde 73’ünü üretimde kullanılan hammadde ve aramalı ithalatı oluşturuyor. İthalat gerileyince, ikame olarak içerde aramalı üretiminin artması gerekirdi. Tersine aramalı üretiminde düşme daha yüksek, yüzde 4.4 oranında oldu. Bunun bir nedeni üretimde düşme, bir nedeni de aramalı üretirken bile girdi olarak ithal malı kullanıyor olmamızdır.Öte yandan sermaye malı üretiminde yüzde 4.1 oranında düşme de, yatırımlardaki gerilemeyi gösteriyor.
Özetle, üretimde ve yatırımlarda gerileme, düşük büyüme ve durgunluk demektir.
Mart seçimleri için siyasi iktidar yine bütçeden para dağıtarak, KOBİ ve esnaf kredilerini artırarak, konut satışlarına destek vererek, vergi indirimlerini devam ederek, ekonomiyi bir süre götürebilir. Ancak popülist politikalar her zaman topluma getirdiğinden daha fazla götürmüştür.Seçim sonrasına kalır mı bilmem… Ancak bütçeden adeta yatırım yapılmıyor ve hatta 2019 bütçesinden ayrılan yüzde 6.7 oranındaki yatırım payı mevcut yatırımların amortismanına dahi yetmez. Dış borçla ve halkı borçlandırarak proje yapmanın da sonuna geldik. Zira dış borçlarda risk yüksektir. Türkiye yüksek faizle ancak dış borç buluyor.Siyasi iktidar açıkladığı projeleri ve altyapı yatırımlarını bu defa borç alarak değil de, doğrudan yabancı bir fona verirse ve geliri de yabancı tahsil ederse, düyunu umumiye gibi bir uygulama ortaya çıkar ve bunun altından kalkamayız.
Bu sorunlar toplumun geleceğini ilgilendiren ciddi sorunlardır. Algı yaratmakla veya beklentileri yönetmekle çözülmez. Doğru tespitle, doğru tedavi gerekir.