Türkiye 2018’e çift haneli enflasyon, çift haneli işsizlik, yüksek faiz ve hızla büyüyen dış borçla girdi. Ayrıca çifte açıkla karşı karşıya. 2017’nin ikinci yarısında gerçekleşen büyümenin de bu yıl devam etmesi zor görünüyor. Temel göstergelerin tamamına yakını bozuk. Eski Hazine Müsteşarı CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak artan cari açığa dikkat çekerken, bagajdaki risklerin hızla büyüdüğünü vurguladı. Prof. Dr. Aziz Konukman da dış borçları çevirmede sıkıntı yaşanacağını bildirdi.
Türkiye 2018’e iç ve dış politikada artan gerilimlerle girerken, döviz girişlerinde de yavaşlama başladı. Kredi Garanti Fonu (KGF) kapsamında verilen 220 milyar lirayı aşkın kredi ile yaşanan parasal genişlemenin de bu yılın tamamında sürdürülemeyeceğine vurgu yapan ekonomistler, bu yıl geçen yılın son iki çeyreğinde yaşanan büyümenin bu yıl yavaşlayacağını ifade ettiler. Türkiye 2018’e büyük sorunlarla girerken bunların başında, “çift haneli enflasyon, çift haneli işsizlik, yüksek faiz ve hızla büyüyen dış borçla…” karşı karşıya. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizler artma eğilimi gösterirken bu durum Türkiye’nin borçlanmasını da sıkıntıya sokuyor. Borçlanma maliyetlerini de önemli ölçüde artırıyor.
215 MİLYAR DOLAR BORÇ
Eski Hazine Müsteşarı CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede, 2018 için göstergelerin iyi olmadığını söyledi. Enflasyona, işsizliğe, faizlere dikkat çeken Öztrak, şöyle sürdürdü: “Bunlardan da önemlisi cari açık artıyor. ABD Merkez Bankası üç kez faiz artırmayı gündeme getirdi. Diğer ülkelerde de benzer gelişmeler var. Türkiye’nin bu yıl 215 milyar çevrilmesi gereken dış borcunun olduğu bir dönemde bu kararlar dışarıdan para bulmayı zorlaştırıyor. Para bulunsa bile maliyeti çok artacak. Özetlersek, Türkiye’nin bagajındaki riskler artıyor.”
AKP iktidarının büyüme devam etsin diye bazı kararlar aldığını, ama hesapsızca alınan kararların sorunu büyüttüğünü kaydeden Öztrak, “Kamu projelerinde dış finansman bulmada kriz yaşandığı görülüyor” dedi. “Bu ortamda sıcak paraya bağımlı bir ekonominin yavaşlaması kaçınılmaz. Uygulanan sistem risk yaratıyor. Sağlam bilinen birçok firmanın sıkıntı yaşaması da bundan. Beyin cerrahı titizliği ile yapılması gereken operasyonlar hiç düşünülmeden ve rastgele yapılıyor. Bu da ekonomide sorunları büyütüyor. Geçen yıl dolara karşı dünyada en fazla değer kaybı TL’de yaşandı. Bu da her şeyi anlatıyor.”
‘İKTİDAR EKONOMİYİ ATEŞE ATIYOR’
Prof. Dr. Aziz Konukman, 2017’de yaşanan yüksek büyümenin kimseyi yanıltmaması gerektiğini vurguladı. Bu durumun geçici olduğunu belirten Konukman, “Ekonomik veriler iyi değil, Orta Vadeli Program hedefleri de şimdiden çöktü. 2018’in zor bir yıl olacağı çok açık” dedi. Konukmana göre “Türkiye’nin ihtiyacı üretim ekonomisi” ancak “dış kaynağa dayalı bir büyüme ile yola devam etme anlayışı ile üretim ekonomisi gerçekleştirilemez”.
Dış borçları çevirmede yaşanan sorunun, ekonomide ciddi sıkıntı anlamına geldiğine dikkat çeken Konukman, siyasi iktidarın bu ciddi duruma uygun hareket etmediğini söyledi: “Bunca sorun varken iktidar, her konuyu iç siyaset malzemesi olarak kullanıyor. Yüzde 50’yi yakalamak için her türlü risk alınıyor. İktidar seçim kazanmak için ekonomiyi ateşe atıyor.”
2018’İN OLASI RİSKLERİ
•Dış kaynak girişlerinin azalması hatta net çıkış yaşanması,
•Döviz kurlarında yükselişin sürmesi,
•Dış borç çevirmede maliyetlerin artması, riskin büyümesi,
•Özellikle net döviz pozisyon açığı 212 milyar dolara ulaşan reel sektör firmalarının kur farkı yükü ile zorda kalması, bir iflas dalgası yaşanması,
•Faiz, enflasyon, işsizlik, iç ve dış açıkların hızla büyümesi.
•2017’deki büyümeyi tetikleyen teşviklerin tüketilmesi nedeniyle 2018 yılında “düşük büyüme” riski; yıllık büyüme oranı yüzde 4’ün altında kalabilir.
•Olası bir erken seçim durumunda mali disiplinde bozulma artabilir.
‘EKONOM’UM TESPİTLERİ
Ekonomi Muhabirleri Derneği yayın organı ‘Ekonom’, 2017 ekonomisini ve 2018’de bizi bekleyen sorunları masaya yatırdı. Naki Bakır imzalı araştırmada özetle şu görüşlere yer verildi:
KGF BÜYÜMESİ
2017 yılında inşaat, beyaz eşya ve mobilya sektörlerine yönelik vergi indirimlerinin yanı sıra asıl olarak işletmeleri fonlamada kullanılan Kredi Garanti Fonu (KGF) kaynakları umulanın ötesinde bir büyümeyi tetikledi. KGF’den girişimcilere 200 milyar liranın üzerinde kredi dağıtıldı, Hazine de buna 178 milyar lira kefalet verdi.
Piyasaya pompalanan paralarla yaratılan genişleme, önceki yılın aynı çeyreğindeki yüzde 0,8’lik küçülmenin baz etkisiyle de birleşince Türkiye, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 11,1’le büyüme rekoru kırdı. Ancak, TÜİK tarafından yayımlanan mevsimsel etkilerden ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme verilerine göre, baz etkisinden arındırılmış GSYH büyümesinin son dört çeyrekte sırasıyla yüzde 4,9, yüzde 1,6, yüzde 2,2 ve yüzde 1,2 olarak gerçekleştiği görülüyor. Bu da mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında, ekonomik performansın aslında yavaşladığı şeklinde değerlendiriliyor.
ENFLASYON HIZLANDI
Hükümetin 2017 yılı için belirlediği enflasyon hedefinin, yılın tümünde açık farkla sapma kaydedeceği netleşti. 2017 Programında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bazında yılsonu enflasyonu yüzde 6,5 olarak öngörülmüştü. Ancak yıl sonu enflasyonu tahminlerin çok üstünde gerçekleşti.
İŞSİZLİK ÇİFT HANEDE
2017 yılında işsizlik çift haneli oldu. TÜİK’e göre ülke genelinde toplam istihdam, 2017 eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 233 bin kişilik bir artışla 28 milyon 797 bine çıkarken, işsizlerin sayısı ise 104 bin kişi azalarak 3 milyon 419 bine geriledi.
SGK’nın aynı dönemlere ilişkin verilerine göre, son bir yılda istihdamda yaşanan artışın yalnızca 734 bin 340’ı zorunlu sigortalı işçilerden, 1 milyon 157 bin 886’sı çırak, stajyer ve kursiyerlerden kaynaklandı.
DIŞ AÇIKTA ÖNGÖRÜLER TUTMUYOR
Başlangıçta; 2017 yılı için 153.3 milyar dolar ihracat, 214 milyar dolar ithalat hedeflenmiş, yıllık dış ticaret açığı 60.7 milyar dolar olarak öngörülmüştü. Ancak bu hesap da tutmadı. Dış ticaret açığı beklenenin üzerinde oldu.
Yıllık bazda 31.8 milyar öngörülüp, son program çalışması kapsamında 39 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceği tahmini yapılan yıllık cari açık da Ekim sonu itibarıyla 41.9 milyar dolarla revize edilmiş olan hedefi bile aştı.
SERMAYE GİRİŞLERİ AZALDI
Son yıllarda gerileme eğilimi görülen Türkiye’ye net doğrudan uluslararası yatırım girişlerinde 2017’de de aynı seyir gözlendi. Buna karşılık tasfiyeler yoluyla geri götürülen sermayede 195,2’lik rekor artış oldu. Toplam net doğrudan yatırım girişi geçen yıla göre yüzde 16.9 düşüşle 8.3 milyar dolara indi.
DIŞ BORÇLARDA HIZLI BÜYÜME
Türkiye’nin toplam dış borç stoku sürekli yükseliyor. Son bir yılda kamu sektörünün dış borcu 8.1 milyar, özel sektörün 4.9 milyar dolar net artış gösterdi. Bir yıl önce yüzde 49 olan toplam dış borcun GSYH’ye oranı, yüzde 51.8’e yükseldi.
DÖVİZ SIKINTISI
Türkiye’nin gelecek bir yıl içinde 144.5 milyar doları özel sektör, 24.9 milyar doları kamu, 703 milyon doları da Merkez Bankası’nca olmak üzere Türkiye’nin toplam 170.1 milyar dolar dış borç geri ödemesi yapması gerekiyor. Özel sektörün ödeyeceği tutarın 83.7 milyarı bankalar vd. finans kuruluşları, 60.8 milyar doları ise doğrudan reel sektör firmalarına ait. Buna göre cari açık finansmanı ile birlikte gelecek bir yıl içinde Türkiye’nin en az 210 milyar dolar taze döviz bulması gerekiyor.
AKP’NİN KORKUSU
Ekonominin içinde bulunduğu durum AKP’nin erken seçim kararı verememesinde en büyük etken. Yapılan araştırmalar, Kudüs kampanyasının ve Afrin operasyonunun AKP oylarında beklenen artışı sağlamadığını ortaya çıkardı. Seçim sonuçlarını ekonominin belirleyeceği fikri öne çıkmış durumda. AKP kurmayları, seçim kararı alınmasıyla birlikte ABD’nin uluslararası finans kuruluşları üzerinden Türkiye’yi sıkıştıracak adımlar atmasından endişeli. Ayrıca Zarrab davası çerçevesinde Türk bankalarına yönelik kesilecek yüksek miktarlı cezaların da piyasaları sallamasından ve sonuçlarının seçime yansımasından korkuluyor.