VATAN NE ZAMAN AKLA GELİYOR?
Mustafa Kemal Paşa´nın 1919 yılı Haziran ayında Havza´da yaşadığı olay bilinir. Bir köylü, vatanı kurtarma mücadelesinden söz eden Kemal Paşa´ya, benim için vatan, tarlamın sınırlarında biter türü bir söz eder.
Mustafa Kemal Paşa’nın 1919 yılı Haziran ayında Havza’da yaşadığı olay bilinir. Bir köylü, vatanı kurtarma mücadelesinden söz eden Kemal Paşa’ya, "benim için vatan, tarlamın sınırlarında biter" türü bir söz eder.
Ancak Yunanlılar’in saldırısının vahşeti ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğindeki millici güçlerin çabaları, bu biçimde düşünen köylüleri, vatanın bütünlüğünü korumak için canını bile feda edebilme noktasına getirdi.
Peki, günümüzün işçilerinin büyük çoğunluğu, vatan savunması konusunda 1919 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın konuştuğu köylüden çok daha ileri bir noktada mı? Bu soruya hemen tepki göstermeyin. Biraz düşünün.
TEKEL vatandır vatan satılmaz!
TEKEL işçileri Aralık 2009-Mart 2010 döneminde Ankara’ya gelip "TEKEL vatandır, vatan satılmaz" diye haykırdığında çok mutlu olduk. Bu işçi arkadaşlarımız, TEKEL’e yönelik saldırı esasında vatanımıza yönelik saldırının bir parçası olduğunu anlamışlardı. Gerçekten çok sevindik, özelleştirme saldırısının gerçek amacının ne olduğunu yıllardır anlatmaya çalışanlar olarak büyük mutluluk duyduk. Bu işçilerin eylemine destek verdik. Bu işçilerin 78 günlük şanlı direnişi hakkında (haklı olarak) kitaplar yazıldı.
Bu eylemi hâlâ konuşur ve överiz. Ama bir soruyu da sormamız gerekir. TEKEL işçileri vatan savunmasına ne zaman geçti? Havza’daki köylüden bir farkları var mı? TEKEL işçileri ancak düşman kendi tarlalarına girdiğinde vatan savunmasına geçti. Teslim olmamaları, kararlı bir biçimde direnmeleri gerçekte övgüye değen Birçok işçinin ve sendikanın, düşmanın kendi tarlasına girdiği, işyerlerini özelleştirdiği durumda yaşadığı teslimiyeti ve hatta işbirlikçiliğini hatırladığımızda, bu direniş daha da önem kazanıyor. Ancak düşman kendi tarlalarına girmeden ve tarlaya el koyduktan sonraki sessizliği de unutmamak gerekir.
TEKEL’in içki, sigara ve yaprak tütün işletmelerinde özelleştirme öncesinde 1980 yılında 49.792 işçi ve 6.783 memur çalışıyordu. Bu işçilerden kaçı, TEKEL’in diğer işyerlerinin ve hatta kendi işletmelerinin özelleştirilmesi öncesinde "TEKEL vatandır, vatan satılmaz" diyordu? Kaçı bu sloganı kullandıktan ve mücadelede yenildikten sonra, vatanımızın başka yerlerindeki düşman saldırılarına karşı, kendi tarlası dışındaki vatan toprakları için mücadele etti ve ediyor? Vatan yalnızca sizin işyeriniz değildir! Böyle davranan işçinin Havza’daki köylüden farkı nedir? 1919 yılında Havza’da yaşayan köylü büyük olasılıkla okuma yazma bilmiyordu. Gazete ve kitap okumuyordu. Radyo dinlemiyordu. Televizyon seyretmiyordu. İnternet kullanmıyordu. Cebinde cep telefonu yoktu. Bilgiye ulaşamıyordu.
2000’li yılların TEKEL işçisi ise bütün bu olanaklara sahip olarak, dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri izleyebiliyordu. Ama her ikisinin vatan konusundaki tepkisi aynıydı. Ne yazık ki hayat böyle. İnsanlarda "vatan" duygusunun gelişmesi, yaşanan sıkıntılara karşı kendiliğinden gelişen tepkilerin siyasi müdahale ve önderlikle örgütlenmesiyle ortaya çıkıyor. Vatan duygusu da, sınıf kimliği ve bilinci de böyle. Bugün Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy elektrik santrallarının ve Yatağan madenlerinin işçileri "Yatağan vatandır, vatan satılmaz" diyor. Çok güzel. Gerçekten bizim yıllardır savunduğumuz anlayışı, çok farklı siyasal görüşlerden insanlardan oluşan Yatağan işçisinin sahiplenmesinden mutlu oluyoruz. Yatağan işçisinin mücadelesine saygı duyuyoruz, onları destekliyoruz. Ancak vatanın yalnızca kendi tarlalarından oluşmadığını anlamalarını; kendi tarlalarını kurtarsalar da, kaybetseler de, vatan mücadelesini sürdürmelerini diliyoruz. Desteğimizi hak etmenin, mücadelelerine destek verenlere olan borçlarım ödemenin yolu budur.