YANLIŞ HESAPLARIN ÖNGÖRÜLMEYEN SONUÇLARI!
Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin bozulduğu ve küresel ölçekte geleceğe yönelik yapay hesapların iyice karıştığı bir hafta yaşadık!
Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin bozulduğu ve küresel ölçekte geleceğe yönelik yapay hesapların iyice karıştığı bir hafta yaşadık! Kontrolden çıkma eğilimi sergilemeye başlayan jeopolitik gelişmeler, bu sonuçta belirleyici oldu. Yeni kurulan Hükümet’in yapısı ve programı kısmen anlamsızlaştı. Günü kurtarmaya ve olduğundan farklı görünmeye çalışanlar çözülürken, güvensizlik ve kırılganlık arttı.
Birileri bu hafta yaşananları önceden anlatmış olsa idi, herhalde kimse inanmaz ve deli saçması deyip geçerdi! Fakat olamaz denilen şeyler yaşandı ve gelişmeler kontrol dışına çıkma eğilimine girdi. Piyasaların fiyatlamaktan ısrarla kaçındığı jeopolitik gölge oyununun dayanılmaz ağırlığı yoğun bir şekilde hissedildi, tüm öncelikler değişmeye ve tüm hesaplar bozulmaya başladı!
Türk lirası değer kaybetti ve diğer gelişen ülke paralarını da aynı yönde etkiledi. Sermaye piyasalarımız sert satışların baskısı altında bunaldı; ülkemizin risk primi yükseldi. Bu fiyatlamalar bile, gelişmelerin vahametinin çok gerisinde kaldı! Seçim sandığından zaferle çıkan ve yaklaşık on iki yıldır ülkemizi kendi kafasına göre yönetmeye çalışan siyasi irade, hiç beklemediği tepkiler nedeniyle ne yapacağını bilemez hale geldi! Görece güçlü olanlara karşı şeklen haklı olmanın pek işe yaramadığını, bir kez daha yaşayarak öğrenmek zorunda kaldık!
CİDDİ BİR KRİZ
Olumsuzlaşmakta olan küresel koşullar sebebi ile 2016 senesi bizim açımızdan zorlu geçmeye aday bir dönemdi; Rus uçağının düşürülmesi sonrasında yaşananlar, olumsuz algılan kontrolsüz bir şekilde büyüttü. Orta Vadeli Plan hedefleri ve yeni hükümetin programı anlamını yitirdi. Ortada çok ciddi bir kriz durumu var ve iş dünyasının ufku beklenmedik bir şekilde karardı.
Rusya sergilediği kararlı tavırla, başta Türkiye ve ABD’nin Orta Doğu Bölgesi’ndeki müttefikleri olmak üzere herkesi şaşırttı! Rusya’nın tepkileri yükseldikçe, her ortamda haklılığımızı bozuk plak gibi tekrarlamak dutumu düzeltmiyor. Orta Doğu pazarındaki olumsuzluklardan sonra söz konusu ülkenin de her türlü ilişkiyi dondurmaya yönelmesi kafalan iyice karıştırıyor. Olanın kıymeti kaybedildikten sonra daha iyi anlaşılıyor! Makroekonomik görünümümüzün olumsuzlaşması ve beklentilerin iyice bozulması kaçınılmaz hale geliyor.
TELAFİSİ OLANAKSIZ
İhraç pazarları ve dış finansman olanakları iyice daralırken, Türkiye ekonomisi nasıl büyüyecek? İşsizlik ve enflasyonun artması nasıl önlenecek? Hızla olumsuzlaşan rekabet koşulan üreticilerimizi ve iç pazarımızı ne yönde etkileyecek? Bu koşullarda emeklilerin ve asgari ücretle çalışanların durumu nasıl düzeltilecek? Angajman kuralları diyerek kendi bindiğimiz dallan kestiğimizin farkında mıyız? Rus yaptırımları, ülkemizi mi yoksa mevcut siyasi iradeyi yıpratmayı mı hedefliyor? Ülkemizdeki istikrar ve kendi jeopolitik hesaplarını korumak adına Batı gereken tüm desteği verebilecek mi ve bunun geleceğimiz üzerindeki etkisi ne olacak? Bu ve benzeri soruların yanıtını Hükümet programında aramayın, bulamazsınız!
Arap Baharı sonrasında, ülkemizin Orta Doğuya ilişkin siyasi tasarruftar ekonomik dengeleri zora soktu; küresel koşulların olumsuzlaştığı süreçte sorunlarımız hızlanan bir şekilde ağırlaştı. Fakat bu son gelişme bardağı fazlası ile taşıracak gibi görünüyor! Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak galiba böyle oluyor! Enseyi kızartmayalım tavrında ısrar edenler ise saçmalamakta sınır tanımıyor!
Ne diyelim! Gerçekçi olamayan ve liyakatten çok sadakate önem verenlerin, bu türden telafisi olanaksız hatalar yapması kaçınılmaz olabiliyor! Hesapsızca birilerine yaranmaya ve komşuyu kanştırmaya yoğunlaşmanın bedeli ağır oluyor ve herkesi çok üzebiliyor!