YAPIŞKAN ENFLASYON, YOLDAN ÇIKARIYOR
Son vaka, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda yaşanıyor. Emekli maaşı alabilmek için eşinden boşananların sayısındaki artıştan yola çıkan kurum; boşandığı eşiyle yaşamaya devam eden 2 bin 418 kişi belirledi.
Yetmedi; sigortalının vefat etmesi durumunda çocukların aldığı ölüm aylığına dair hileler raporlandı.
Pos makinesi kullanmak yerine, IBAN üzerinden ödeme, başka bir “vergiden kaçınma” yöntemi… Kaçırma da diyebiliriz ancak Maliye duruma uyanana dek, yasalar içinde kalıp “vergi ödemekten kaçınma” şeklinde tecelli ediyor. Paranın izini süren Maliye şimdi bu kaçak göçeklerin peşine düştü.
ENDEKSTİR İNER DE ÇIKAR DA…
Enflasyonu yapışkan hale getiren, zihnimizde yer etmesi ve bir kıymık gibi kafamıza yerleşmesi… Fiyatların daha da artacağı beklentisi yüzünden herkes, her kesim, enflasyon külfetini bir başkasına devretme gayretinde… Oysa endeks, anti enflasyonist politikalarla, 18-24 ay içinde gerileyebilir.
Fakat geriye 2 tortu bırakır; 1-hayat pahalılığı ve 2-ahlak yoksunluğu… Enflasyon, fiyat artış hızıdır ve sıfır dahi olsa, marul 50 liralık fiyatını devam ettirecektir. Yine de sıfır olmasa da tek haneye inebilir fakat giden ahlakın geri gelmesi için aylar yıllar değil, nesiller gerekecektir. En büyük yıkımımız budur.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Yoldan çıkmaya dair…
Yasalar işe yaramıyor mu?
Bir yere kadar yarıyor. Ancak sorun şu ki yasaların yaptırımları olmayınca, yoldan çıkanları cezalandırmadığımız için etkisini yitiriyor. Türkiye şu anda “uyulmayan kurallar cehennemi” durumunda. Eğer toplumda yasalar çalışmaz ve adalet çürümüşse, kuraldan geçilmez olur.
Peki, çözüm nedir?
Çözüm, öncelikle bataklığı kurutmaktır. Sivrisinekler daima olacaktır bataklık kurutulmadığı sürede… Bataklık ise enflasyonun bizzat kendisidir. Her ne kadar bataklığı kurutma söylemleri ortaklığı kaplamış olsa da doludizgin harcamalar, israflarla enflasyon ahlaksızlığını bizzat kamu üretiyordur.
Not:
BELEDİYELERDE SAÇ TIRAŞI ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Şu sıralar belediye binalarının duvarları, “devralınan borçlar listesi” ile dolu… Kimi milyonlarca kimi de milyarlarca borç yükü devralmış. Hele ki bazı borçlar, kaybedeceğini anlayan eski yönetimlerin, giderayak kendi yakınlarına, gizli ortaklığı olan şirketlere ve yandaşlarına verdiği ihalelerden…
Misal İstanbul’un en yoksul ilçelerinden Sancaktepe’nin belediye makam odalarının 6 bin metrekare (6 dönüm) inşası ve tefrişatı için 810 milyon lira müteahhit borcu oluşmuş. 8 başkan yardımcısı ve başkan odalarındaki şatafat, Bakanlar Kurulu’nda, Beştepe’de veya Büyükşehir binasında yok. Önerim odur ki belediyelerin yeni yönetimi, duvarına astığı borçları yeniden yapılandırsın. Ödemesin diyemiyorum zira gerekli veya gereksiz de olsa hizmet alınmış. Fakat ortalama 5 katı fiyatlandırma ile müteahhit üzerinden cepleri doldurulmuş, altındaki arabaları yenilenmiş, evlenmiş, barklanmışlar. Saç tıraşı dediğim, bu borçların yeniden yapılandırılmasıdır. Alacaklı müteahhitlerle masaya oturulur, alınan hizmetin gerçek piyasa değeri o günkü fiyatlardan hesaplanır ve belediyenin ödeyeceği fatura, adaletli, hakkaniyetli hale getirilir. Bu da yaklaşık olarak 5’te birinin ödemesine denk gelecektir. Bu sayede gidenlerin yedikleri yemeklerin, bindikleri otoların, oturdukları villaların faturası, bizlerin sırtına yüklenmemiş olur. Tasarruftan söz ediyorsak, gerçek tasarruf, hırsızlara ödeme yapmamaktır.