Türkiye’nin var olan büyüme modeli üretim değil tüketim üzerine kurulu. Büyüme istihdam yaratmıyor. Sanayinin, üretimin büyümeye katkısı her geçen gün düşüyor. Tarım ülkesi olan Türkiye son yıllarda tarımın her kaleminde dışarıya bağımlı hale geldi. Yurtdışına tamamen açık olan piyasa en ufak çalkantıdan etkileniyor. Para birimi yabancı döviz karşısında sürekli değer kaybediyor. Yaratılan büyümeden halk sınıfı istenilen payı alamıyor. Gelir dağılımında büyük uçurum var. İşsizlik oranı çift haneye demirlerken 6 milyon civarında kişi işsizlikle boğuşuyor. Kadınlar ise her geçen gün iş hayatından uzaklaşıyor. Türkiye’de her 10 kadından sadece 3’ü iş hayatında. Türkiye’nin önde gelen akademisyenlerine göre 21. yüzyıl Tükiyesi için ekonomide yeni bir çıkış modeline ihtiyaç var.
Yüzde 7 yakalanmalı
Bugün ve yarın yapılacak olan CHP’nin 36. olağan kurultayı için geçen hafta CHP’li Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner çağrı yaparak “Sınıf temelli, emekten yana sol siyaset” önerdi. Bu öneriye de işaret eden ve aralarında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan ve Prof. Dr. Korkut Boratav’ın da olduğu akademisyenler, 21. yüzyıl Türkiye’si inşa edilirken emekten yana sosyal demokrasinin özüne dönük bir açılım yapılması gerekitiğine dikkat çektiler. Türkiye’nin var olan ekonomi modelinden çıkması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un değerlendirmeleri şöyle:
-Türkiye var olan ekonomi modeliyle 21. yüzyıla giremez. Akıl, nitelik ve bilgi meselesinde Türkiye geri kalmış durumda. Türkiye çıkışı da şimdiden düşünmek zorunda. Uzunca bir süre yüzde 7’nin altına düşmeyen büyüme modeli şart.
-Herkesin çalışma yaşamına katılması gerekiyor. Kadınlar evden çıkıp iş hayatına girmeli. Anne çalışma yaşamına katılmazsa sağlıklı nesiller de yetişmez.
-İstihdam ile büyüme hızı birleştirilmeli.
-Daha öncesi sanayi devrimlerinin bilgisinin sindirilmesi gerekiyor. Tarım ve sanayi birlikte hareket etmeli. Tarım 80 milyonu besleyecek şekilde yeniden organize edilmeli.
-Borçlar disiplin altına alınmalı. EĞİTİM, kültür ve sağlığa GSYİH yüzde 10 pay ayrılmalı. Toplum adına burada sosyal yatırımların yapılması ve çalışacak iyi kadroların oluşturulması gerekiyor. Bütün bunlar planlama olmadan olmaz.
Emekten yana politika
-Büyüme hızı, işsizliği azaltacak düzeye çıkarılmalı ve bu dönüşüm dış bağımlılık hafifletilerek gerçekleştirilmeli. Bu sorunları aşmak için, bugünkü neoliberal modelin dışa dönük kurallarını reddeden, sermaye birikim oranını, üretken kamu yatırımlarının katkısıyla anlamlı boyutta yükselten ve sanayinin ithal bağımlılığını hızla aşağı çekmeyi hedefleyen planlamacı bir perspektif gerekmektedir.
-Merkez Bankası enflasyonu tutturma hedefinden vazgeçmeli. Bağımsız bir döviz kuru benimsenmeli.
-Ekonomisi dışarıya sonuna kadar bağlı ve kuralsız olan ülkeler yurtdışındaki en ufak çalkantılardan en büyük yarayı alırlar. Türkiye bu durumda. Ekonominin ithal bağımlılğını bitirmek üretime odaklanmak gerekiyor.
-Emek korunmalı. Sendikalaşma ve örgütlenme ile olur bunlar. Bunlar siyasi iktidardan beklenmemeli. Sosyal demokrasi şart. Ama bu sermayeye teslim olmuş bir politikayla olmaz. Sola açık, emekten yana politikalar gerekiyor. Bu adımlar mutlaka bir planlama dahilinde yapılmalı.
Ayrımcılığa karşı durulmalı
Prof. Dr. Erinç Yeldan bilgi ve inovasyona dayalı planlamaya işaret ederek 21. yüzyıl Türkiye’si için şu önerilerde bulundu:
-Kamu sektörü öncülüğünde 21. yüzyıl için stratejik öneme sahip, bilgi ve inovasyona dayalı gerçekçi bir plan oluşturulmalı.
-Finansal spekülasyonların yıkıcı etkilerinden arındırılmış ulusal tasarrufların öncülük ettiği istikrarlı bir yatırım ortamı kurgulanmalı.
-Makro ekonomik politikaların amacı öncelikle genç işsizliğiyle mücadele olmalı.
-21. yüzyılın ana vizyonu etnik cinsiyet ve her türlü ayrımcılığa karşı çıkan, eşitlikçi, laik ve her türlü düşünceye saygı duyulması olmalı.
-Türkiye’nin mevcut kırılganlık ve dışa bağımlılık sorunları birdenbire oluşmadı. Bunlar yıllarca sürdürülen neoliberal, muhafazakâr ekonomi politikalarından kaynaklandı.
-Neoliberal ekonomik politikaların getirdiği devleti küçülten, piyasaları kuralsızlaştıran, her türlü sosyal hizmeti (eğitim, sağlık) ticarileştiren yaklaşımlardan vazgeçilmeli.